Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hürriyet
"Nihayet şu kanaata vardım ki, ona hiç kimsenin ihtiyacı yoktur. Hakikaten muhtaç olsaydık, hakikaten sevseydik, o sık sık gelişlerinden birinde adamakıllı yakalar, bir daha gözümüzün önünden, dizimizin dibinden ayırmazdık. Ne gezer? Daha geldiğinin ertesi günü ortada yoktur. Ve işin garibi biz de yokluğuna pek çabuk alışıyoruz. "
Hürriyet her yerde her şart içinde daima istenecek şeydir.O insanlığın merhalesidir.Hürriyet için icabında her şey feda edilir, o bir terbiyedir,idealdir.
Reklam
Çok partili sistemin tek başına hiçbir işe yaramadığının en açık örneği Osmanlı Devleti’nin 1908’den sonraki II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet’in 1946’dan sonraki II. Cumhuriyet(!) dönem­leridir. Meşrutiyet Dönemi’nde Osmanlı’da “İttihat ve Terakki Partisi”, “Hürriyet ve İtilaf Fırkası”, “Mutedil Hürriyetperveran Fırkası”, “Ahrar Fırkası”, “Ahali Fırkası”, hatta “Osmanlı De­mokrat Fırkası” gibi çok sayıda siyasi parti kurulmuş olmasına karşın ne yazık ki Osmanlı demokratikleşememiştir.
Sayfa 190Kitabı okudu
BUGÜN PAZAR Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olması şaşarak kımıldamadan durdum. Daha sonra saygıyla yaşadığım için dayandım, sırtımı kaydım. Bu anda ne düşmek dalgalara, ne kavga, ne hürriyet, ne karim. Toprak, güneş ve ben Bahtiyarım..
helbestek ku bingeha dewleteke dihejîne
Musa Anter, kıyısından, kenarından Kürdleri konu alan siyasi hiciv yazıları yazınca, gazete ve M. Anter ile ilgili peş peşe davalar açıldı. Musa Anter'in 16 Haziran tarihli köşesi, "Ji bo Xwedê sedeqaké (Allah için bir sadaka)" şeklinde Kürdçe bir başlıkla çıkınca soruşturma açıldı. Birkaç gün sonra da, Yara- salar başlığıyla
Hürriyet, sadece el değiştiren mülkiyet ve iktidar değildir, dünün mazlumlarının bugünün zalimleri olup çıkması hiç değildir.
Reklam
Krallığın hükmü yok, tam hürriyet devrisin, Saltanatım yıkılmış, cumhuriyet devrisin, Özgürlük, bağımsızlık, medeniyet devrisin, Seçmeye, seçilmeye isteyenin hakkı var... Yanılmışım ilk günden, düzü yokuş etmişim, Beni almışsın benden, değiş tokuş etmişim, Neyin kıymeti varsa, eritip kuş etmişim, Uzaktan şahit olup “yuh” diyenin hakkı var... Dün deldiğim dağların, ötesisindir artık, Yabancı şarkıların, bestesisindir artık, Kulağında çınlayan kendi sesindir artık, Duyanın, söyleyenin, dinleyenin hakkı var... Belki Leyla değilsin, belki Mecnun değilim, Nasıl ilkin değilsem, öyle sonun değilim, Ahiretim değilsen, ben de kulun değilim, Cehennemin dibine yürüyenin hakkı var...
" Uçun nazlı kuşlar, hürriyet sizin kendi zincirimin esiriyim ben Yıldızları bir bir önüme dizin Koyu karanlıklar geri dönmeden "
Oldun olası Doğu'da "Hürriyet!" diye haykırıldığını duymak istemiştim...
Sayfa 281
Peki siz, kendi gözünüzle baktığınızda, insana sınırsız hürriyeti getirecek kişinin, ona aynı zamanda ölümü de getireceğini göremiyor musunuz? Ne de olsa, dünyadaki bağları yalnızca ölüm çözebilir;bu sözcükler- hürriyet ile ölüm- size de basbayağı eş anlamlı gelmiyor mu?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.