Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşkı bilmemek,''aşkın-ne-anlama-geldiğini-bilmiyorum'' durumudur;ozanı kalemi, dolmakalemi ya da liri eline almaya iten birincil neden.(Hiddet,matem,taşkınlık,para vb.tamamıyla ikincildir.) Aksi geçerli olsaydı şiirler,romanlar,tiyatro oyunları değil,salt tebliğler olurdu elimizde.
Eğer bir keder, hiddet, öfke hissedersen bil ki ya sevmemen gereken birşeyi seviyorsun ya da aksine sevmen gerken birşeyi sevmiyorsun.
Reklam
Tereddüt Sarahaten, acaba, söylesem darılmaz mı? Darılmak âdeti, bilmem ki çapkının naz mı? Desem ki: 'Ben, seni...' ,yok, dinlemez ki, hiddet eder! Niçin? Bu sözde ne var? Sanki hiddet etse ne der? Desem ki: 'Ben, seni pek...' Ya kızar, konuşmazsa? Derim: 'Bu çektiğim insaf edin, eğer azsa...' Desem ki: 'Ben, seni pek çok...' hayır, kızar bilirim, Tereddüdüm acaba hiddetinden az mı elim? Desem ki: 'Ben, seni pek çok...' Sakın gücenme emi, Sakın gücenme, eğer anladınsa sevdiğimi.
Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol Şefkat ve merhamette güneş gibi ol Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol Hoşgörürlülükte deniz gibi ol Ya olduğun gibi görün Ya göründüğün gibi ol
Babamın geldiğini duydum. Kapıyı mutlaka çarpar, gürültü yapar, yüksek sesle konuşurdu. Gelmişti. Birkaç dakika sonra yatak odamın kapısı açıldı. Yaklaşık bir doksan boyunda, iri bir adamdı babam. Her şey yok oldu, oturduğum iskemle, duvar kağıdı, duvarlar, tüm düşüncelerim. Güneşi örten karanlıktı o, içindeki hiddet her şeyin tamamen yok olmasına neden oluyordu. Kulak, burun ve ağızdan ibaretti, yüzüne bakamıyordum, hiddetten kızarmıştı yüzü.
YETER Kİ GEL Üzülme her hafta gelemem diye Haftada olmazsa ayda gel canım. Üçyüzaltmışbeşi böl onikiye Sırala otuzu say da gel canım. Bekletme geciken müddet ziyandır Güzel kin,öfke,hiddet ziyandır Varsa gurur,kibir,şiddet ziyandır Onları orada koy da gel canım. Kitap aşk,masal der,yıkar bırakmaz Akıl "tedbir al" der çöker bırakmaz Korku "gitme kal"der çeker bırakmaz Sen gönül sözüne uy da gel canım. Yazı,güzü,kışı bahar zamanı Yaşadın bilirsin ki her zamanı Dinle rüzgarları seher zamanı Uzaktan sesimi duy da gel canım.
Reklam
"Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa diye küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım" diyen üstadı saygi ile andim bu gece. Hak verdim tüm kalbimle. Tuttum kalemi öptüm. Çünkü seni "yazmasam deli olacaktim"...
Sayfa 13 - EmreKitabı okuyor
Dermansızlığı arttıkça, ölecek tenha bir yer aramak ihtiyacı da çoğaldı. Bir tek korkusu vardı: Karanlık bir yerde, mesela bir sokak köşesinde düşüverirse, başına üşüşürler, ifade almaya, itip kakalamaya, götürmeye kalkarlar, onu rahat can vermeye bırakmazlardı. Can çekişirken hırpalanmaktan ödü kopuyordu. Kendisine herhangi bir şekilde yardım edilip kurtarılabileceği düşüncesi kafasından o kadar uzaktı ve dünyada kendisiyle meşgul olabilecek bir insan bulunabileceği ihtimali ona öyle yabancı idi ki, bu bitip tükenmez yürüyüşte onun kütleşen sinirlerini ne bir ümit, ne bir hiddet kıvılcımı harekete geçirebiliyordu.
Sayfa 141Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.