Er geç söylenecekti bu söz. Yarın, yarından sonraki yarın, bir yarın daha sürüp gidiyor günden güne küçük adımlarla; geçmiş günlerimiz ise nice sersemlere ışık tutmuş ölüm yolunda, toz toprak olmadan önce. Sön, cılız kandil, sön! Hayat dediğin ne ki: Yürüyen bir gölge, bir zavallı kukla bu sahnede: Bir saat boy gösterip boyun kırıp gidecek!