Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Keramet Cübbede
"'Çocuklar, içinizde ne korku olsun, ne kuşku. Sağ salim götüreceğim sizi. Tanrı ve Ermiş Benoit bizimle olsun! Yürekliliğim olduğu kadar gücüm de olsaydı, kör olayım, hepsini ördek yolar gibi yolardım. Tek korktuğum şey, toplardır. Ama manastırın başrahip yardımcısı öyle bir dua öğretti ki bana, barutlu silahlardan koruyormuş insanı. Hoş, bana yararı olmayacak ya, çünkü ben inanmam böyle şeylere. Ne olursa olsun, benim haçlı sopam harikalar yaratır yine de. Ama bilmiş olun, aranızdan bir ödlek çıkacak olursa, kendi yerime keşiş yaparım onu cübbemi başına geçirerek. Benim cübbe korkaklıktan kurtarır insanı. Meurles Beyi'nin tazısını bilir misiniz? Kırlarda hiç işe yaramıyormuş bu tazı. Bey, onun boynuna bir cübbe sarmış, o zaman tazının pençesinden ne tavşan kurtulmuş, ne tilki. Üstelik de bu tazı memleketin büyü yüzünden yıpranmış, kısırlaşmış dişi köpeklerini gebe bırakmış.'"
Reklam
Takva-matik
Keramet gösterileriyle ululardan bir ulu haline gelen Küçük, servetini büyüttü. Başlangıçta türbenin yapımı için her müridinden aylık yüz Euro alırken, zamanla aidat sistemine geçti... Müritlerine "Bu paralar, geçmişteki günahlarınızın kefaretidir. Böylece takvamız yükselecek," dedi. Dünyamil Kayiş'ten aylığının yüzde onunu isterken, "Maaşınıza haram karışıyor," dedi. Dünyamil'in Küçük'e bağlılığı, eşi Nazmiye Kayiş'ı çıldırtıyordu. Kayiş, "Kocam bana ekmek parası vermez, ona verirdi," diye feryat ediyordu...
"Hararet nardadır sacda değildir keramet baştadır tacda değildir her ne arar isen kendinde ara Kudüs'te Mekke'de hacda değildir..." -Hacı Bektaş Veli
Sayfa 149Kitabı okudu
Her sektör gibi, din ve tasavvufta da "kayıt dışı ve merdivenaltı ekonomi" gelişiyor. Geleneksel tarikatların erkan, usul, yöntem ve söylemlerini yineleyen ya da taklit eden merdivenaltı tarikat ve cemaatler de, bilgi kaynağı olarak ilham ve rüyaya, kanıt olarak hurafe, rivayet, keramet ve hikayelere başvuruyorlar.
Sahte şeyhler, "keramet sahibi zat ve mübarek şahıs" ka­bul ediliyor. Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah'ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor. Ağırlıklı cinsel ve ekonomik istis­mar yaşanıyor.
Reklam
TEK KELİMEYLE ".. KALMADI "
1 Bu fenâ bezminde asla şimdi râhat kalmadı Gussa vü ģamdur bütün dillerde safvet kalmadı 2 Var imiş evvel kemâl ehline hüsn-i iltifât Kaldı zilletde hele erbâb-ı himmet kalmadı 3 Old 'âlî bu ne hikmetdur edânî zümresi Âkîl-i sencideye 'âlemde rağbet kalmadı 4 Münzevi oldi 'umumen 'ârif-i esrâr-ı Hâk Görinür bu arsada sâhib kerâmet kalmadı 5 Oldi memlû yer-be-yer șûr u fesadat ü nîzâ Nâs içinde zâhir olmadık alâmet kalmadı 6 İrtişâ semtine ma'il zabitânın cümlesi Toldi cevr ile cihân rahm u 'adalet kalmadı 7 Hisset ile oldi me'lûf mâlik-i dînâr olan Ağniyâda şimdi Sıdkî hîç sahâvet kalmadı
Sayfa 232Kitabı okudu
Tekke bucaklarında bozulup da imaretten çorba çıkacak yiyeceğim. Şeyhin kerametleri mübalağalarını rast gelenlere diyeceğim, diye kapıya bakan sefil ve tembel derbederlerin dünyada, ahirette hacîl ve bed-nâm olacağını cemaate söyleyen etraflı tahsil görmüş derin vukûflu ulema yok değil idiyse de insanın yaratılışında fikr-i mazarrat fikr-i menfaatten evvel mevcut ve nefse hoş gelen şeyleri memnu’ ve mezmûm olsa da meyl-i nefsâni hemen kabul ve itbâ’ edivermekte cehâlet ve mahdudiyet-i fikir sebebiyle pek müstaidd ve hoş-nümûd olduğundan zaviyelerde zaviye-dâr ve abes-huvâre olan kisve-i fazilet ve irşada girmiş bulunan sahte vakarların masallarına, martavallarına, asılsız, mantıksız düzme kerâmet sözlerine inanıp bu tekkeye giren namaz kılmasa, oruç tutmasa da bir kere şeyhin teveccüh ve hüsn-i nazarını kazandıktan sonra ahirette, behemehâl cennete gireceği şüphesizdir.
Kaç fakülte Çaykara'nın köyündeki küçücük medresesinde yüzlerce hoca yetiştiren bir Hasan Efendi eder?! Mücahede her zaman riyazi hakikat- lerle kıymetlendirilmez. Cumhuriyet'in zor yılla- rında bir avuç âlimin bütün bir memlekete yetecek sayıda hoca yetiştirmesi "bereket"in ne büyük bir "keramet" olduğunun vesikasıdır. Dün bir avuç âli- min yaptığını bugün 150 bin kişilik Diyanet, yüz ila- hiyat fakültesi, binlerce imam-hatip lisesi, vakıf, der- nek, cemaat ve Kur'ân kursu yapmaktan acizdir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.