Kimse onun üstüne düşmedi. Üstüne düşülmesinden çok hoşlanırdı. Bilemediler. Bütün hayatınca konuştu. Sonunda tutunamayanlar diye bir söz çıkarabildi ortaya: bir tek kelime. Çoğul bir kelime. Unutamadığı bazı insanları birleştiren bir kelime. Bu sefer, düşüncesini Süleyman Kargı'dan başkasına açıklamadı. Süleyman da kimseye söylemedi. Bütün hayatınca tutunamayanlardan kaçtığını sezer gibi oldu. Kendisine de bulaşmalarından korktuğunu anladı. Onlara yapmış olduğu bu haksızlığın ıstırabıyla kıvrandı. Onların gerçek temsilcisi olmak için eline çok fırsat geçmiş olduğunu ve bu fırsatları kaçırdığını anladı. Bu düşüncelerinden de kaçmaya çalıştı. Bütün hayatınca düşüncelerinden kaçmıştı. Son olarak odasına sığındı. Kapıyı kapattı. Sesleri duymaz, görüntüleri görmez oldu. Yemek yemez, içki içmez oldu. Dostundan kaçar, düşmanını bilmez oldu. Sığındığı son yerde de onu buldular. Yerini tespit ettiler. Bütün tanıklar dinlendi. Savunmalar alındı. Gereği düşünüldü. Hiçbir etki altında kalmadan bağımsız olarak karar verildi. Adam kapıyı açtı, içeri girdi ve tabancasını çıkararak ateş etti.
Sayfa 708 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Günümüz toplumu artık Foucault’nun bahsettiği hastaneler, tımarhaneler, hapishaneler, kışlalar ve fabrikalardan oluşan bir disiplin toplumu değil. Bunların yerini çoktan beridir fitness salonları, bürolardan oluşan gökdelenler, bankalar, havaalanları, alışveriş merkezleri ve gen laboratuvarları aldı. 21. yüzyıl toplumu artık bir disiplin toplumu değil, performans toplumudur.
Sayfa 17
Reklam
"Çocuğum, kaç gündür bir kalem alamadın?" "Öğretmenim, babam yabana gitti; anam da paranın yerini bilmiyor. Dün akşam ahırdaki delikleri hep aradık, bulamadık."
Günümüz toplumu artık foucault'nun bahsettiği hastaneler, tımarhaneler, hapishaneler, kışlalar ve fabrikalardan oluşan biz disiplin toplumu değil. Bunların yerini çoktan beridir fitness salonları, bürolardan oluşan gökdelenler, bankalar, havaalanları, alışveriş merkezleri ve gene laboratuvarları aldı. 21.Yüzyıl toplumu artık bir disiplin toplumu değil, performans toplumudur.
Ayşenur Kolivar'ın ifadesiyle, "Sarp Sınır Kapısı'nın açılmasının olumlu etkileri fazla uzun sürmedi. Kapı kısa sürede kadın ticaretinin yapıldığı yer haline geldi ve nataşa meselesi olarak adlandırılan olgu ortaya çıktı. Kadın ticareti giderek bavul ticaretinin önüne geçmeye ve bu kültürel karşılaşmanın niteliğini değiştirmeye başladı. kapının yeni açıldığı dönemde yaşanan insani karşılaşma yerini kadınların fahise erkeklerinde kadın taciri olarak görülmeye başladığı yeni bir evreye bıraktı karşılıklı kültürel tanıma süreci bir anda Gürcistan'dan gelenlerin aşağılandığı ve tacizlere maruz kaldığı bir ortama dönüştü."
Sayfa 326Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.