"-Evet o günü bende hatırlıyorum Kanber Can. Şehir yağma ile karmakarışıktı. Bir de şu 'zalim' dediğimiz, 'kanlı' dediğimiz Selim'e bak! Askerini şehir dışında tutuyor; şehri yağmalatmıyor."
Sen, kavmin seyyidisin, senden hoşlanmayan o tabiattan
vazgeçmezse helak olur.
Mevla kelimesi, hem azatlı köle, hem de azat eden efendi manasına gelir.
Hazreti Ali Kerremallahü veche, kölesi bulunan Kanber Raziyallahü anhi azat etmiş,
azatnamesine mealen şu ibareyi yazmıştı: “Ey Kanber! Dün benim kölemdin, bugün
benim gibi hür oldun. Bana ne verilmişse, onlardan sana verdim. Şu azatnameyi Ali
yazmıştır.”
Mevla lafzı, sonra büyük ve efendi manasında kullanılmış, bu münasebetle
ve “Efendimiz” demek olmak üzere ulemaya “Mevlâna” denilmiştir. Hâlâ Fas
hükümdarlığında bulunanlara “Mevlay” tabir edilmektedir.
Ali derin duyuşların söz sahibidir. Ali en akılcı anlayışın ustasıdır. İlim şehrinin kapısıdır Ali. Ibadet, ihsan ve iyilik örneğidir.
Savaş alanlarında çok zaman kaybettiğinden halkın meseleleri birikmişti. Birbirinden davacı olan insanların ihtilaflarını halletmeliydi. Gelen şikâyetleri başvuru tarihlerine göre sıraladı ve tek tek herkesi
~
Sen sık sık gülen gülerken de
Sevecen bir Akdeniz çizgisini
Sol yanına ağzının
İliştiren çocuk özenle
Yabana mı atıyorum yani seni
Yabana mı atıyorum saat altı buçukları
Çocuk ve Allah‘ın en eski baskısını
Değil, değil bunların biri
Gözlerimin gemileri kuş istiyor
Açılıp kapandıkça sevdam
Kapanıp açılıyor bir mavi
Şahmaran süt istiyor kefeninden
Üç aylık ölmüş çocukların
Kerem ile Arzu geliyor Aslı ile Kanber
Ay kana kana batıyor
...
İlmin Şehri'ne kapısından gireceğiz, başka kapıları çalmayacağız, Ali Kapısına gideceğiz. O, yetime, esire ve fakire kendi ihtiyacı olduğu halde sınırsız ihsan edendir.