Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"-Evet o günü bende hatırlıyorum Kanber Can. Şehir yağma ile karmakarışıktı. Bir de şu 'zalim' dediğimiz, 'kanlı' dediğimiz Selim'e bak! Askerini şehir dışında tutuyor; şehri yağmalatmıyor."
Reklam
Ebû Matar anlatıyor: Bir gün, Hz. Ali'ye bir adamın getirildiğini gördüm. Dediler ki: "Bu adam, bir deveyi çaldı." Hz. Ali: "Ben, senin çaldığını sanmıyorum." dedi. Adam: "Evet, ben çaldım.' diye cevap verdi. Hz. Ali: "Belki de, seni hırsıza benzetmişlerdi öyle olamaz mı?" diye sordu. Adam, ısrarla: "Evet, gerçekten ben çaldım." dedi. Bunun üzerine, Hz. Ali talimat verdi: "Ey Kanber Onu götür, parmaklarını bağla, ateşi yak, celladı da çağır, elini kessin! Ben gelinceye kadar da bekleyin, ben gelmeden elini kesmeyin." dedi. Hz. Ali geldi ve adama tekrar sordu: "Sen mi çaldın?"Adam: "Hayır, ben çalmadım." dedi ve Hz. Ali de adamı salı verdi. Dediler ki: "Ey Müminlerin Emîri! Adam, suçunu kabul ettiği hâlde, niçin onu serbest bıraktın?" Hz. Ali: "Ben onu kendi ifadesine göre tutukladım ve kendi ifadesiyle de salıverdim."dedi. Daha sonra, Hz. Ali sözlerini şöyle sürdürdü: "Allah Resûlü'ne, hırsızlık yapmış olan bir adam getirilmişti. Resûlullah'ın emri üzerine, adamın cezası verildi. Sonra da ağladı Resûlü Ekrem. Dedim ki: 'Niçin ağlıyorsun yâ Resûlallah?' Allah Resûlü: "Nasıl ağlamayayım ben? Ümmetimden birinin eli kesilsin; ben de ağlamayayım, bu olacak şey midir?' buyurdu. Dediler ki: "Yâ Resûlallah, onu affetseydiniz keşke!" Allah Resûlü: "Dinin hadlerini uygulamayan ve affeden devlet reisi kötü biridir. Ancak siz, kendi aranızdaki had gerektiren davalarda birbirinizi affediniz, birbirinizden davacı olmayınız." buyurdu.
Sayfa 153Kitabı okudu
Gönül dediğin yorulur elbet, zamanı gelir dinlenir de. Mühim olan gönül dediğimiz o yuvayı ne ile yorup ne ile dinlendirdiğimiz!
Ey fâtih-i Hayber Alî ve’y melce’-i ahkar Alî Kerrâr-ı hem Hayder Alî mevlâ-yı her Kanber Alî Ey sâkî-i Kevser Alî dâmâd-ı Peygamber Alî Sen derd-i dil dermânısın dil-mürdegânın cânısın* Âşıkların îmânısın hem mülk-i din hâkânısın Ey sâkî-i Kevser Alî dâmâd-ı Peygamber Alî Ol dem ki cem’ ola ‘usât senden olur fevz ü necât Eyle ‘atâ “mâü’l hayât” hayy et beni ba’del memât Ey sâkî-i Kevser Alî dâmâd-ı Peygamber Alî Ey şehriyâr-ı evliyâ ve'y mahrem-i Fahrü’n-nisâ Sırr-ı Habîb-i Kibriyâ şîr-i Hudâ şîr-i Hudâ Ey sâkî-i Kevser Alî dâmâd-ı Peygamber Alî Oldum yine nefse esîr ahvâlime sensin habîr Âsîlere lutfun kesîr Leylâ’ya sen ol destgîr Ey sâkî-i Kevser Alî dâmâd-ı Peygamber Alî
🌼Aksaya giyinmiş incedir beli 🌼Ben pirimi gördüm tatlıdır dili 🌼Allah'ın Aslanı Hz Ali 🌼Ayrılık derdinin dermanı nedir? 🌼Dünyayı sorarsan bir dipsiz ambar 🌼Ali'nin yoldaşı Zülfikar Kanber 🌼Kabeyi yaptıran Halil peygamber 🌼Ayrılık derdinin dermanı nedir? open.spotify.com/track/02CC461ik...
Reklam
Anadolu'da Düldül'ün bastığı yerlerde ortaya çıkan çukurlarda biriken suların içilmesiyle şifa beklenmesi inancı, Türkistan sahasında yazılan Bozoğlan destanında da kendini gösterir. Destan kahramanı Yusuf Bey, kör olan babasının gözlerini açmak için Düldül'ün ayağınının altından alınan tozu sürer. Düldül'ün ayağındaki toz ise Kanber tarafından alınmıştır. Düldül etrafında oluşan bu inançlar sadece Türklere mahsus olmayıp diğer İslam ülkelerinde de görülür. Düldül'ün bereket getireceği inancından dolayı Hindistan ve Pakistan'daki türbe duvarlarına onun tasvirleri asılır.
Bir gece Hz. Ali evinden çıktı, karanlıkta ilerlemeye başladı.
Bir müddet gitti fakat ardından gelen ayak sesleri onu rahatsız etti. Hangi sokağa dönse o da dönüyor, hızlı yürüdükçe o da adımlarını sıklaştırıyordu. Nihayet Hz. Ali durdu: - Kim o ardımdan gelen, dedi - Benim Ey Mü'minlerin Emiri. Hizmetçi Kanber'in sesiydi. Geldi ve Ali'nin önünde durdu. - Nereye gidiyorsun ey Kanber? - Bir yere gitmiyorum. Daha doğrusu siz nereye gidiyorsanız ben de oraya gidiyorum. - Maksadın nedir? - Ey Mü'minlerin Emiri, insanların ne hâle geldiklerini görüyorsun. Günden güne kötülükler çoğalıyor. Fitne ve fesat eksilmiyor, artıyor. Sana bir zarar veren olur diye endişe ediyorum. Beklenmedik bir durum oluverirse yardımına koşarım diye düşündüm. Hz. Ali, Kanber'in samimi duygusundan pek memnun olmuştu. Fakat o, peşinden koruma polislerinin koştuğu bir sultan değildi. Yüce Mevla'nın aciz ve samimi bir kulu olarak dolaşmaya arzu ederdi. - Ey Kanber dedi, sen beni semadan gelecek bir afet ve belaya karşı mı korumak istiyorsun yoksa yeryüzünde gezip dolaşanlardan mı? - Ey Mü'minlerin Emiri, gökten inecek bir musibet varsa benim ona diyeceğim bir şey olmaz ve karşılamaya da gücüm yetmez. Şayet yerde dolaşanlardan gelecek bir belâ olursa elbet karşılamak isterim. - Ey Kanber, bilesin ki yeryüzündekiler Yüce Allah izin vermedikçe bana hiçbir şey yapamazlar. Eğer bir zarar vermeleri için izin çıktı ise o zaman başıma gelecek olana sen engel olamazsın. Bu sebeple kendini yormana ihtiyaç yok. Haydi şimdi geldiğin gibi dön.
Sayfa 239Kitabı okudu
Bir gece Hz. Ali evinden çıktı, karanlıkta ilerlemeye başladı. Bir müddet gitti fakat ardından gelen ayak sesleri onu rahatsız etti. Hangi sokağa dönse o da dönüyor, hızlı yürüdükçe o da adımlarını sıklaştırıyordu. Nihayet Hz. Ali durdu: - Kim o ardından gelen, dedi - Benim Ey Mü'minlerin Emiri. Hizmetçi Kanber'in sesiydi. Geldi ve Ali'nin önünde durdu. - Nereye gidiyorsun ey Kanber? - Bir yere gitmiyorum. Daha doğrusu siz nereye gidiyorsanız ben de oraya gidiyorum. - Maksadın nedir? - Ey Mü'minlerin Emiri, insanların ne hâle geldiklerini görüyorsun. Günden güne kötülükler çoğalıyor. Fitne ve fesat eksilmiyor, artıyor. Sana bir zarar veren olur diye endişe ediyorum. Beklenmedik bir durum oluverirse yardımına koşarım diye düşündüm. Hz. Ali, Kanber'in samimi duygusundan pek memnun olmuştu. Fakat o, peşinden koruma polislerinin koştuğu bir sultan değildi. Yüce Mevla'nın aciz ve samimi bir kulu olarak dolaşmaya arzu ederdi. - Ey Kanber dedi, sen beni semadan gelecek bir afet ve belaya karşı mı korumak istiyorsun yoksa yeryüzünde gezip dolaşanlardan mı? - Ey Mü'minlerin Emiri, gökten inecek bir musibet varsa benim ona diyeceğim bir şey olmaz ve karşılamaya da gücüm yetmez. Şayet yerde dolaşanlardan gelecek bir belâ olursa elbet karşılamak isterim. - Ey Kanber, bilesin ki yeryüzünekiler Yüce Allah izin vermedikçe bana hiçbir şey yapamazlar. Eğer bir zarar ölmeleri için izin çıktı ise o zaman başıma gelecek olana sen engel olamazsın. Bu sebeple kendini yormana ihtiyaç yok. Haydi şimdi geldiğin gibi dön.
Sayfa 239Kitabı okudu
300 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.