❝Kanunsuz ve mahkemesiz bir memleketteyiz...❞
Sayfa 105 - Ötüken Neşriyat 27.BasımKitabı okudu
"Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer. Bir gün Almanların pabucunu yalayan ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika'ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da cefakeş milletimizdir. Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarli kişileri gibi, kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han, apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: “Görüyor musun şu haini! Ílle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor..? Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalıydı. Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! Bereket, zora katlanmasını bilen bu millet de namuslu." Sabahattin Ali
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Canınız sıkılmasın ama hakikat şudur: Devlette görülen birçok kanunsuz, haksız işlere karşı doğrulukla savaşarak size ve herhangi bir kurula karşı giden hiç kimse ölümden kurtulamıyor.
Dizginsiz ağızların, Kanunsuz çılgınların, Bilgelikten uzakların, Kötüye varır sonu.
Hayatlarında silah taşımamış olan bir çok köylü kendilerinde olduğu iddia edilen silahı satın almak için hayvanlarını, çoluk çocuğunun rızkını, hanımlarının bileziklerini satmak zorunda kalmıştı. Bunlar gariban kesimiydi. İhtiyarlar listeleri onların isimleriyle tamamlamıştı. Ne de olsa fukara takımı öç alamazdı. Kanunsuz tipler gibi ne güçleri vardı, ne de zenginler gibi nüfuzları!!!
“Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer!”
Sabahattin Ali’nin suçu neydi? Sabahattin Ali kendi suçunu itiraf ediyor aslında öldürülmeden bir yıl önce: “Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer. Bir gün Almanların pabucunu yalayan ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika’ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da cefakeş milletimizdir. Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi, kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han, apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: ‘Görüyor musun şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor…’ Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalıydı. Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! Bereket, zora katlanmasını bilen bu millet de namuslu.”
Sayfa 153 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
"Ülkenin tamamı kanunsuz, tehlikeli, patlamaya hazır ve şeytani."
Kanunların güzelliğine bakar mısın
Nihayet, 30 Kasım 1925 tarihli bir kanunla tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması ve birtakım unvanların kullanılması yasaklanmıştır. 1938’de çıkan Cemiyetler Kanunu’yla din, mezhep ve tarikata dayanan cemiyetlerin kurulması kanunsuz sayılmıştır. Din propagandası yapma amacı ile siyasî parti kurulması da kanunsuz sayılmıştır. 1926 Ceza Kanunu’nun 163. maddesiyle dini siyaset aracı olarak kullanma eylemi yasaklanmıştır. Aynı kanunun 241. maddesi din görevlilerinin görevlerini yaparken devlet kanunları ve nizamlarına karşı söylev ya da dinî konuşma yapmalarının yasak olduğunu ortaya koymuştur.
Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunla kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük...
Sayfa 15 - Sabahattin AliKitabı okudu
İnsan, dünyada hiçbir şeyden korkmadığı kadar —hatta yıkımdan ya da ölümden bile— düşünceden korkar. Düşünce yıkıcı ve devrimcidir; ayrıcalığa karşı acımasız, anarşik ve kanunsuz, otoriteye karşı ilgisiz, çağlar boyu denenmiş bilgeliğe karşı aldırışsızdır. Düşünce, cehennem çukuruna bakar ve bundan korku duymaz. İnsanı, sessizliğin kavranamayan derinliğiyle çevrilmiş, güçsüz bir nokta olarak gö­rür. Buna rağmen, kendini evrenin hakimiymişçesine sarsılmaz bir biçimde gururla taşır. Düşünce, büyük, hızlı ve özgürdür. Dünyanın ışığıdır, insanın başlıca zaferidir.
Sayfa 46 - Yaprak kitap yayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.