Süleyman Şah ve Kılıçarslan gibi hükümdarlardan sonra önümüzde İzzettin Keykavus ve Alaeddin Keykubad’ın hüküm sürdüğü parlak devirler var. Bunlar Küçük Asya’yı, Türkiye’yi fütuhatla genişletiyorlar, denizlere açılmaya başlıyoruz. Çaka Bey gibi kişiler münferit denemeler yapıyorlar. Öyle ki kendisi Ege’de kırk gemilik donanma kurup etraftaki birtakım adaları fethediyor. Bunlar devam etmedi tabii ama belli ki Anadolu şartlarına uyma söz konusuydu. Yine bu dönemde yer isimleri ve yazı değişiyor. Bununla isimlerle millileştirme gibi bir niyetle uğraşmadılar, değişiklikler bir telaffuz meselesi olarak ortaya çıktı.
Bir damla şarap Tus saraylarına bedel, Keykubad'ın Keykavus'un tahtından güzel Sabaha karşı âşıkların iniltisi İki yüzlü softanın ezanından güzel.
Sayfa 94 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mevlana Moğolları Destekledi !
İzzü'd-din 652 (1254) de yalnız başına iktidarı ele alıp Moğollar'a ve Moğollar tarafından destek gören kardeşiyle mücadeleye başladı. İki kardeş arasın daki taht mücadelesinde Ahiler, II. İzzü'd-din Keykavus'u, Mevlâna ve çevresi de Moğollara sırtını dayayan IV. Rüknü'd-din Kılıçaslan'ı destekliyorlardı.
keykubat'ın moğol tâbiiyyetini kabul etmesi
Alâeddin Keykubad, ülkesindeki şehirleri surlarla çevirtmek suretiyle ve askerî kuvvetini artırmasına rağmen, Ögedey’in 1235 yılında yaptığı tâbiiyyet teklifini derhal kabul etti. Vâkıa bu tâbiiyyet, her yıl kağana bir miktar armağan göndermekten ibaret ise de, kudreti ve başarıları karşısında ondan böyle bir davranış pek beklenmezdi. Bu husus, tabiatiyle Keykubad’ın Türkiye'ye yö­nelecek bir Moğol tehlikesini önleyecek cesareti ve dirayeti kendisinde görmemesi ile ilgilidir. Gerçekten bu hükümdarın, hatta belki selef­leri, ağabeğisi Izzeddin Keykâvus ve babası Gıyaseddin Keyhüsrev’in, başarılarına rağmen (efsanevî İran kahramanlarının adla­rını da taşımakla beraber) dedeleri çapında cesur ve muktedir harb adamları olmadıkları anlaşılıyor. Bağdad halifeliği şöyle dursun, Musul, Meyyâfarikin (bugünkü Silvan) gibi şehir devletlerinin bile Moğol hâkimiyetine henüz girmemiş oldukları bir zamanda, Orta Doğu'nun en kuvvetli devletinin başındaki hükümdarın Moğol tâbiiyyetini kabul etmesine gerçekten hayret edilebilir. Bu mütalâalar ile birlikte, kendisinde bir Moğol saldırısını önleyecek cesaret ve ehli­yeti görmeyen bir hükümdarın, hafif bir tâbiiyyeti kabul ederek bu tehlikeyi uzaklaştırması da akıllıca bir hareket olarak vasıflanabilir.
“…bir türlü tam mânasıyla sünnî Müslümanlıkla yetinemeyen ve Şamanizm kalıntısı akideleri Müslüman dini ile ancak bu çerçevler içinde birleştiren Anadolu’da Alevî akidelerle beraber hayder’ilik, kalender’ilik gibi melâmî tarikatleri çoğalır. İslâm âlemi için o kadar tehlikeli olan ve siyasî istikrara tesir eden Mehdî ianacı kökleşir.”(81) “Saray ve yüksek tabaka, hinterlantla ve bilhassa aşiretlerle münasebeti zorlaştıracak derecede kültür ve zevkte İrânileşmişti.” (84) “Şehnâmeden ve Oğuz Destanından beraberce koparılmış mücevherlere benzeyen bu Selçuk adları…” (73) I.Kılıç Arslan, II. Kılıç Arslan, Kutulmuşoğlu Sultan Süleyman, Rükneddin Süleyman, Gıyaseddin Keyhüsrev, İzzeddin Keykavus, Alâeddin Keykubat, Celaleddin Harezmşah, II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Sadedin Köpek, Seyfeddin Ayba, Emir Mübarizeddin, Celâleddin Karatay, Sahip Atâ, Şemseddin Isfahanî, Muiniddin Pervane, İbn-i Bîbî, Aksarâyi, Mevlâna, Şems-i Terîzi,Çelebi Salahaddin, Yunus Emre, Taptuk Emre, Şeyyad Hamza, Muhiddin-i Arabî, Şeyh Şehabeddini-i Sühreverdi, Ahmed Şah Kazaz, Babâiler, Kösedağ Muharebesi(1243), Hayderilik, kalenderilik, melâmilik, (81)
Solan Işık
Toplumu düzenlemek yoluyla insanları mutlu kılmayı düşünen bir de Türk bilgini var: Şeyh Bedrettin (1357-1420) Şeyh Bedrettin bir Selçuk prensidir, Sultan II. İzzettin Keykâvus'un beşinci kuşaktan torunudur. Edirne'nin yakınındaki Simavna kasabasında doğmuştur. Babası Gazi İsrail, Simavna kalesini alan Türk ordusunun kumandanıydı. Bedrettin, Yıldırım Bayezid'in Timur'a yenilmesinden sonra Bayezid'in oğlu Musâ Çelebi'nin kazaskerliğini yapmıştır. Bayezid'in öteki oğlu Mehmet Çelebi, kardeşini ortadan kaldırıp, yönetimi tek başına ele alınca, İznik'e sürülmüş, Halifelerinin çıkardığı isyanlar sonunda da yakalanarak Serez de asılmıştır. Serez'in Yunanlılara geçişinden sonra Bedrettin'in kemikleri bir sandık içinde İstanbul'a getirilerek Topkapı Sarayı müzesine konulmuştur.
Sayfa 231Kitabı okudu
Reklam
Geri175
760 öğeden 751 ile 760 arasındakiler gösteriliyor.