Rüya şudur: Şeyh Edebali'nin göğsünden hilâl şeklinde bir ay çıkar ve büyüyerek tam bedir hâlinde Osman'ın koynuna girer. O zaman Osman'ın kendi karnından -bazı tarihlere göre de ikisinin arasından- üç kıt'ayı dallarının altına alan, köklerinden büyük nehirlerin -Dicle, Fırat, Nil ve Tuna- fışkırdığı büyük bir ağaç büyür. Ve böylece Osman, imparatorluğun bütün zafer tarihini rüyasında görmüş olur.
Bekir Yıldız, çatısına martıların konduğu Kadıköy Evlendirme Dairesi'nin önünde yanan Rumen tankerini evliliklere benzetir. İki geminin çarpışması sonucu çıkan yangının yanı başında kıyılan nikahlarda, davetliler, bir kadın ve bir erkeğin çarpışmasına tanık olmaktadırlar. Yangın sönmeye yüz tutunca da enkaz yavaş yavaş görülmeye başlanılacaktır!
Sayfa 238
Reklam
Şeyh’in Rüyası Bursa
Şeyh Edebali’nin göğsünden hilal şeklinde bir ay çıkar ve büyüyerek tam bedir halinde Osman’ın koynuna girer. O zaman Osman’ın kendi karnından bazı tarihlere göre de ikisinin arasından– üç kıta–yı dallarının altına alan, köklerinde büyük nehirlerin– Dicle, Fırat, Nil ve Tuna– fışkırdığı büyük bir ağaç büyür. Ve böylece Osman, İmparatorluğun bütün zafer tarihini rüyasında görmüş olur.
Sayfa 98 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
İslâm'a göre peygamber kabul edilen iki büyük şahsiyet, Hz. Muhammed ve Hz. Îsâ'nın peygamberlik görevlerinin başladığı yaşlara kadar babasız bir hayat geçirmelerine rağmen hayatlarında gösterdikleri kemâldeki rol," Meryem'le Âmine arasındaki fazilet derecesinde önemlidir. Hz. Îsâ, bekâr kaldığı için görevindeki yükü annesi bir başka kadınla paylaşmamıştır. Buna bir de Yahudilerin suçlamalarının ezici ağırlığı katılırsa Meryem'in fazilet tablosu aydınlanmış olur. Mevlânâ, "Îsâ'nın konuşması, Meryem'in kuvvetiyleydi' der. Belki Kur'an'ın pek çok yerde Hz. Îsâ'dan, "İbn Meryem" (Meryem'in oğlu) diye bahsetmesinin bir esprisi de bu olmalıdır.
Sayfa 174Kitabı okudu
Sağır doğmuş bir insan ne demek olduğunu bilmediği bir sesin yokluğunu ne kadar hissedebilir ki? H. K.
Temel öz aynıdır, değişmez...
Bütün canlıların kimyasal maddesinin aynen toprakta da mevcut olduğunu hatta topraktan geldiğini belirtmeliyiz. İnsan vücudunu ele alalım: İnsan vücudu etten, kemikten meydana gelir, bütün bunların en küçük parçası da bilindiği gibi hücredir. Hücreyi de incelersek onun da kimyasal olarak atomlardan meydana geldiğini görürüz. Hücre içindeki bir demir atomu ile topraktaki bir demir atomu tıpa tıp aynıdır. İnsan vücudunda bakır, alüminyum, çinko gibi ağır elementler de vardır. Bütün bu elementlerin kaynağı topraktır. Bünyemizin dörte üçü sudur. Suyun kimyasal özelliği değişmez, hücre içindeki suyla yağmur suyundaki su aynıdır. Topraktaki su da aynı sudur. Madde şekil değiştirir; katı olur, sıvı olur, gaz olur ama, atom dediğimiz temel öz aynıdır, değişmez...
Sayfa 52 - Boğaziçi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
214 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.