Azim mi , Hedef mi
"İlk yılın birikimlerini kaybettikten sonra devam etmiş olman güçlü bir azme sahip olduğunu gösteriyor. Sıradışı biri olduğun belli oluyor," dedi bir başka arkadaşı. "Azim mi!" dedi Arkad. "Çok saçma. Azim bir insana gerçekten taşıyamayacağı bir deveyi taşımak için güç verebilir mi? Ya da öküze taşıyamayacağı bir yükü taşıtabilir misiniz? Azim demek kendinize koyduğunuz hedeften şaşmadan ona ulaşmak için yolunuza devam etmek demektir. Ne kadar küçük de olsa kendime bir görev verdiğimde onu sonuçlandırmadan rahat edemem. Yoksa önemli şeyleri yapabileceğime dair nasıl inancım olur? Eğer kendime 100 gün boyunca köprüyü geçerek şehre gidip orada bir çakıl taşını suya atacağımı hedef koyarsam bunu yaparım. Yedinci günde hatırlamama bile gerek kalmaz. Hiçbir zaman yarın iki taş atayım, aynı şey demem. Onun yerine adımlarımı tekrar atıp taşı suya atarım. Yirminci günde kendime 'Arkad, bu işe yaramıyor. Her gün bir çakıl taşını suya atmanın ne faydası var? Bir avuç taşı suya at ve bitsin,' demem asla. Kendime bir hedef belirlediğimde mutlaka gerçekleştiririm. Bu yüzden de zor ve gerçekleştiremeyeceğim hedefler koymuyorum kendime, çünkü rahatıma düşkünüm."
Dinsel benzerlikler 16 (Tatil Günü)
❝ Sümerlilerde, okul tabletlerine göre 6 gün çalışma, 7. gün dinlenme var. Bu Yahudilere Sabbat olarak geçmiş. On emirde "Sabbat'ı düşün, onu kutsal gün olarak gör!" deniyor. 6 gün çalışıp yedinci günü Tanrıya adanmış bir dinlenme günü oluyor. Yahudilere ve Kur'an'a (dipnot 28'e bkz.) göre Tanrı 6 günde dünyayı yaratıp yedinci gün dinlenmiş. Bu günün cumartesi olması da Babillilerden geçmiş. Babilliler her ayın 7. gününde (Şapatu) bir kutlama yaparlardı. Bu üzgünlüğü ve nefis terbiyesini ifade eden ve Satürn gezegenine adanmış bir gündü (Saturday, Satürn gezegeninden gelen bir gün adı, yani cumartesi). Satürn kötü güçlerin temsilcisi idi. Yahudiler bu günün anlamını değiştirerek onu neşeli bir hale koymuşlardır. Onlar cumartesi gününü Tanrı'ya dua ederek, kitaplar okuyarak çeşitli eğlencelerle geçirirler ve en ufak bir işe el sürmezler. İslamiyete bu gün Cuma'ya dönüştürülerek daha hafifletilmiş kuralla alınmıştır. ❞
Reklam
"Ben çok yürümedim," dedim, "ama ben de yorgun hissediyorum."
Şövalye: Bilgi istiyorum, inanç değil, varsayımlar değil, bilgi. Tanrı elini bana doğru uzatsın, kendini açığa vurup benimle konuşsun istiyorum. Ölüm: Ama sessiz durur o. Şövalye: Karanlıkta ona doğru haykırıyorum ama sanki hiç kimse yok orada. Ölüm: Hiç kimse yoktur belki de. Şövalye: Yaşamak iğrenç bir yılgı öyleyse. Kimse ölümün karşısında, her şeyin bir hiç olduğunu bilerek yaşayamaz. Ölüm: İnsanların çoğu ölüm ya da yaşamın boşluğu üzerine kafa bile yormaz. Şövalye: Ama bir gün yaşamın o son ânına varıp karanlığa doğru bakmak zorunda kalacaklar. Ölüm: O gün geldiğinde... Şövalye: Korku içindeyken, bir görüntü yaratırız, sonra da Tanrı deriz o görüntüye.
Başlangıçta sükût var idi. Ve her yer karanlık idi. Ve Yaradan Yegâh makamında terennüm eyledi. Ve bu ışıltılı nağme ile etraf nûr oldu. Ve nağme boşlukta yankılanıp geri döndü. Ve yaradan, bu yegâh nağmenin güzel olduğunu gördü. Ve akşam oldu, ve sabah oldu, birinci gün. Ve yaradan Dügâh makamında terennüm etti. Ve suların
“Çünkü zengin olduğundan dolayı onun gi­bi biri için para, en kolay verilecek şeydi.”
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.