"Kendine güvendiğin için yalancı değilsin. Yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın. Doğru yenilmeli. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki.. Yüz bin yıl su altında, yıkanmış, düzelmiş çakıltaşı gibi."
Göklerin direksiz yaratıldığını nakleder semavi dinlerin anlatıları. Nakleder etmesine de, her okuyanda aynı tesiri bırakmaz bu sözler. Yedi kat gökyüzünün direksiz ama üst üste, desteksiz ama dengede durmayı başarmasını, kâinatın mucizevi nizamına kanıt olarak görmeye meyyaldir insanların çoğu. Ama işte kimileri de hayatın muntazamlığına değil, tekinsizliğine işaret sayar bu durumu. Ha düştü ha düşecek bir gökyüzünün altında yaşadıklarını düşünmekten alıkoyamazlar kendilerini. Onları yalancı çıkarmamak için olsa gerek, gökyüzü de kafalarına çöker sık sık. Hep son anda, sonlara ramak kala yükselip, ağırlığı altında ezilenlerin tekrar nefes almalarına izin vererek...
Uyup kafamın cinlerine
Hayvan masalları yazdım.
Başka kahramanlarla belki de
Bu kadar ün kazanamazdım.
Benim şiirlerimde kurt, köpek
Tanrıların diliyle konuşur;
Her hayvan bir kılığa girerek
Türlü adamlar olur.
Göremediklerini görebilmek için insanlar binlerce yıl boyunca yalancı altın mantardan içki damıtıp içmişler. Sonra... görebileceklerinden korkmaya başlamışlar.
Kucağına aldığı her yeni doğmuş bebeğin minik ayak parmaklarına, gül dudaklarına, mantı burnuna bakıp bu mükemmel yaratığın iyilikten başka bir şey barındıramayacağını düşünürdü. Öte yandan, dünyaya gelmesine yardım ettiği bebeklerin bir kısmı büyüyünce dolandırıcı, yalancı, haydut, tecavüzcü, hatta seri katil olacaktı. Eğer bir çocuğun neye dönüşeceğini bilse aralarından bazılarını doğurtmamayı tercih eder miydi? İnanması zordu ama dünyaya getirttikleri bebekleri öldüren ebeler olmuştu. Hazreti İbrahim'in hikayesinde olduğu gibi.
Kendine güvendiğin için yalancı değilsin. Yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın. Doğru yenilmeli. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki.. Yüz bin yıl su altında, yıkanmış, düzelmiş çakıltaşı gibi."