Kur’ân’a göre Îsa, hem Allah’ın elçisi hem de “ O’nun kelimesidir. Onu (Ol kelimesini) Meryem’e yöneltmiştir ve O’ndan bir ruhtur.” Aynen Allah’ın kelimesi olan Îsa’da olduğu gibi şimdi de Allah’ın kelimesi olan Kur’ân’la İslâm gerçek bir din oluyordu.
Her şey, ilk önce Muhammed'e gelmeden bize erişmez.
Hidâyet ve hüdâ; doğruyu, iyiyi, güzeli fark etmek, bunlara giden yolda yürümek anlamlarında olup, bu kökten türeyen kelimelerin Kur'ân bünyesindeki sayısı ikiyüzelli küsurdur. Hidâyeti bulmaya veya göstermeye 'ihtidâ (doğru yola girme, Müslüman olma) veya hüdâ denmektedir. Allah'ın isimlerinden biri de Hâdî yani hidâyet veren, hidâyete
Sayfa 207 - Nefes yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Açıklamamızdan anlaşılacağı gibi İslâm, teslimiyet olduğu kadar inanç ve imândır. Kalbin ve aklın, hem fiil ve amel hem de dil tarafından tasdik edilen kabulüdür.“ Ruh ve beden arasında tesis edilen dengeli bir ilişkidir; hem Allah’a hem de Hz. Peygamber’e teslimiyet ve itaattir (taat). Allah’tan başka Ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in O'nun Elçisi olduğuna Şahitliğin (kelime-i şehâdet) doğruluğunu tüm kalbiyle tasdik etmektir. Islâm, icap ettirdikleriyle birlikte, inançta ve amelde, bir bütün olarak Ümmette ve Müslüman’ın şahsında zikredilenlerin birliğidir. Bu şekilde tesis edilmiş bir birliğin uyumlu olarak bütünleşmiş parçaları arasında herhangi bir tefrika, bölünme yahut bir ikilik söz konusu değildir. Bu yüzden İslâm'da, ibadetiyle teslim olan birisi (müslüman) olmadıkça hiç kimse gerçek bir inanan (mümin) olamaz. Fiil ve amelde bulunulmadıkça, kalbin ve aklın dil ile ikrar edilen tasdikinin gerçekliğinden sözedilemez. Allah'ın Elçisine teslimiyet ve bağlılık olmaksızın Allah’a gerçek bir itaat ve bağlılıktan sözedilemeyeceği gibi, aslında Kelime-i Tevhidi ilk olarak beyân eden Hz. Muhammed Allah’ın Elçisi olarak kabul edilmedikçe, Allah’tan başka ilah yoktur şeklindeki Şehâdet’in gerçekten kabul edildiğinden de söz edilemez.
Hz. Ömer, bir gün O’nu hasır üstünde uzanmış gördü. Vücudunda sert hasırın izleri görünüyordu.Dayanamayıp ağladı : _Ey Allah’ın Resûlü, dedi. Hükümdarlar, padişahlar kuş tüyü yastıklarda yatarken... sözlerini tamamlamasına gözyaşları izin vermedi. Efendimiz(sav) ne demek istediğini anlamıştı. _Ömer, dedi. Dünya nimetleri onların, ahiret saadeti de bizim olsa memnun olmaz mısın?
Allah’ın elçisi hayatı boyunca, kılık kıyafetine dikkat etmiş; iç güzelliği yanında dış görünüşe de önem vermişti. Daima saçlarını tarar, güzel kokular sürünürdü.
Sayfa 175Kitabı okudu
“ O’na saygı göstermek, O’nu sevmek, O’na itaat etmek imanın gereğiydi. Başkalarına yönelik saygısız davranışlar ahlaki açıdan yanlış olmasına karşılık, Resulullah’a karşı saygısızlık aynı zamanda imana zarar verecek bir durumdu. Çünkü O’na karşı saygısızca davranışta bulunmak, O’nun Allah’ın bir elçisi olarak bildirdiklerine karşı da lakayt olmaya, saygısız davranmaya neden olabilirdi. “
Sayfa 467
Reklam
80 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.