Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"AHZAN" Sevmek sevdiğine istemediği halde istemediği şeyleri yaptırmak mıydı? Yoksa beklemek miydi? Sahi neydi sevmek? Anlık hazlar mıydı bir çift ışıltılı gözde duyduğun güven miydi? Aşk mıydı, sevda mıydı, saygı mıydı? Nereye, nasıl, ne şekilde savrulacağımızı bilmeden yol alırız, sonu belli olmayan bir hayat döngüsünde. Tutulan
Ahzan
AhzanKübra Arslan · Mahlas Yayınları · 202337 okunma
131 syf.
8/10 puan verdi
Trenin Tam Saatiydi, bir okunuşta bitirilebilecek, son derece akıcı ve çarpıcı bir roman. Kahramanımız, müziğe olan büyük yeteneği ve ilgisi sayesinde aslında piyanist olmak isterken askere alınarak cepheye gönderilen 24 yaşındaki gencecik Andreas. 2. Dünya Savaşı sırasında Lviv- Cernivtsi hattında ölüme doğru yolculuk yaptığını bilen askerin,
Trenin Tam Saatiydi
Trenin Tam SaatiydiHeinrich Böll · Can Yayınları · 2019477 okunma
Reklam
110 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Esere geçmeden önce yazar hakkında bilgi vermem gerekirse
Albert Camus
Albert Camus
7 Kasım 1913' te Fransız sömürgesi Cezayir' de doğmuştur. Babası o daha küçükken I. Dünya Savaşı'nda ölmüştür. Annesi, büyükannesi, kardeşleri ve felçli dayısı ile küçük bir evde yoksulluk içinde yaşamıştır. Bu Camus' nün hayatındaki ilk zorlu mücadelesidir.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2021112,2bin okunma
260 syf.
·
Puan vermedi
·
13 saatte okudu
Okuyuuuunnnn!!
"Sokaklar insan ölüleriyle doluydu." Dönem kitaplarını okumayı sever misiniz? Ben çok severim hele bir de otobiyografiyse tadından yenmez benim için. Dolayısıyla okurken fazlasıyla kendimi kaptırdığım bu eserle neden bu kadar geç tanışmışım diye o kadar çok hayıflanıyorum ki !! 1939 - 1945 yılları arasında Almanya'nın Polonya' yı işgali sırasında ailesini , tüm sevdiklerini kaybeden , önceden Varşova Radyosunda Piyanist olarak çalışan Yahudi yazarımızın hayatta kalma mücadelesini okurken insanoğlunun böylesine acımasızlığı karşısında bir kez daha dehşete kapıldım. İçinde o döneme ait fotoğrafların da olduğu eserde ; yazarın saklandığı tavan arasında her şeyi göze alarak hayatta kalmasını sağlayan ve birçok Yahudi' ye yardım eden Alman subayın günlüklerinden bir kısmını sonda okurken duygularınız şelale olacak hazırlıklı olun !! Velhasıl kelam; tarihin en büyük KATLİAMI diye de adlandırabileceğimizi dönemi anlatan bu muazzam eseri okumadan geçmeyin !! Bol Oscar Ödüllü filmini en yakın zamanda izleyeceğiiimmmm!!
Piyanist
PiyanistWladyslaw Szpilman · Koridor Yayıncılık · 2021946 okunma
260 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ahlaki Değerlerin Çöküşü
Savaş her ulus için inanılmaz yıkımlar getiren büyük bir kaostan başka bir şey değil. Bunun maddi yıkımı bir yana manevi yok edişi inanılmaz boyutlarda oluyor. İnsanların keyfi için bir anda sokakta yürürken kafanıza kurşun yiyebiliyorsunuz. Ya da çocuklarınızı gözünüz önünde torbalara koyup duvara çarparak öldürebiliyorlar, ahlaki erdemlerin yok sayıldığı, hiçbir dinin vahşiliği engelleyemediği bir durum oluşuyor. Garip yanlarından biri de kendi ataları eziyet görmüş olan Yahudilerin, şiddet oranı aynı olmasa da Filistinlilere de bu şekilde davranmaları. Dünya tarihi ile ilgili olabildiğince birçok eseri okuyarak bilgi edinmeye çalışıyorum, tüm semavi dinlerin aynı doğrultuda insanlar yarattığını görüyorum. Yahudi de Hristiyan da Müslüman da olabildiğince savaşta vahşi oluyor. Şimdi bazı dingiller çıkıp aksini iddia edebilirler de Irak içinde yaşanan Şia-Sünni çarpışmasında iki tarafta birbirinin kafasını kesmişti. Ortak düşman ABD iken, onla savaşmak yerine kendileri ile mezhepsel ya da ırksal farklılıktan ötürü birbirlerini boğazlıyorlardı, yaşlı, kadın çocuk demeden. İnsanların genelinde Ahlaki erdemlerin zerresi kalmamış artık. Kitapla ilgili içerik vermeyeceğim, okumanız da fayda var, ki zaten filmi de çekildi ve birçok alanda ödül aldı. Film hemen hemen kitap ile aynı bilgileri içeriyor, kitap daha fazla ayrıntıya yer veriyor.
Piyanist
PiyanistWladyslaw Szpilman · Koridor Yayıncılık · 2021946 okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Aşçılıktan askerliğe...
Mehmet Akif Ersoy Avrupa gezisinden dönünce soruyorlar; "nasıldı" diye... Diyor ki, "İşleri dinimiz gibi, dinleri işimiz gibi!" * Napolyon'u belirli sıfatlarla anlatabiliriz sanırım. Tutkulu: Napolyon, aşçılıkla başladığı kariyerinde bile tutkulu bir şekilde ilerledi. İşine olan aşkı, sonradan siyasi alanda da başarılı olmasını sağladı. Etkileyici: Napolyon'un liderlik yetenekleri etkileyiciydi. Askeri dehayı kullanarak hızla yükseldi ve Fransa'nın lideri oldu. Stratejik: Napolyon, askeri stratejisiyle savaş alanlarında zafer kazandı. Bu stratejik zekası, onu siyasi arenada da güçlü kıldı. Lider: Napolyon'un liderlik vasıfları eşsizdi. Halkı peşinden sürükleyerek devrimci bir lider haline geldi ve Fransa'nın kaderini değiştirdi. İnançlı: Napolyon, hedeflerine olan inancıyla tanınıyordu. Her zorlukla karşılaştığında pes etmedi ve nihayetinde Avrupa'nın en güçlü liderlerinden biri oldu. Mücadeleci: Napolyon, her zaman mücadele etti. Hem kişisel hayatında hem de siyasi arenada karşılaştığı engelleri aşmak için kararlılıkla mücadele etti. Başarılı: Sonuç olarak, Napolyon'un hikayesi, aşçılıktan askerliğe uzanan bir başarı öyküsüdür. Tutkusu, stratejisi ve liderlik yetenekleri sayesinde siyasi alanda büyük başarılar elde etti ve tarihin akışını değiştirdi. Kitapta bahsi geçen diğer bir karakter ise Piyanist Suhlin. Suhlin, genç yaşta müziğe olan tutkusunu keşfederek piyano çalmaya başladı. Yeteneği ve disipliniyle kısa sürede dikkat çekti ve uluslararası alanda tanınan bir sanatçı haline geldi.
Napolyon
NapolyonWilhelm Adolf Carl Sternheim · Cem Yayınevi · 202045 okunma
Reklam
71 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Spoiler İçerir!
Kalemine aşık olduğum, her kitabını büyük bir hevesle okuduğum bir yazar Stefan Zweig yine büyüledi diyebilirim. Kitabın ana karakteri olan Erika Ewald'da kendimi o kadar çok buldum ki karakterin her hareketi beni yansıttı resmen. hoş, naif ve utangaç bir piyanist olan Erika, oldukça varlıklı ve arzularla dolu bir genç olan keman virtüözü ile yolları bir konserde kesişir. Ardından sık sık buluşmalar, uzun yürüyüşler, gezintiler birbirlerine olan arkadaşlık duygusunun şeklini değiştirir. Bir gün yine bir gezinti esnasında bütün duygularını açıkça belli eden keman virtüözü Erika'dan bir cevap bekler ama Erika genç virtüözünün ona karşı olan şeylerin sadece tensel, arzu dolu hisler olduğunu düşünerek ondan kaçar. Uzun süre boyunca evde yalnız başına vakit geçiren Erika aslında keman virtüözü'ne karşı boş olmadığını fark eder ve onunla buluşmak için konserine gider ve sonrasında çokça hayal kırıklığı yaşar ve intikam duygusuyla dolup taşar. Kitabın başından beri zaten keman virtüözü'nden hiç hoşlanmadım bir şeyler yapacağı belliydi ama bu kadarı bana bile ağır geldi. Ah Erika'm üzümlü kekim bu dünya bize göre değil..) Keyifli okumalar dilerim (:
Erika Ewald'ın Aşkı
Erika Ewald'ın AşkıStefan Zweig · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 20203,055 okunma
592 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
SONUNDA BİTTİ
Korhan'dan hala iliklerime kadar nefret ediyorum. Nurşan'dan da bir o kadar uzağım ama yine de mutlu olmalarına çok sevindim. Evli mutlu çocuklular artık.Ben bile ilk inanamadım evlendiklerine, sindirmem uzun sürdü. Behr'e nedense üzülmüyorum, hiç üzülmedim ama son sahnede ister istemez yüreğim ufacık bir sızladı. Salman kardeşler hayatımızdan bir roman sayfası gibi silindiği yazısını okuyunca ise yüreğime ateş düştü. O kadar kişi hayat kuruyor, küçük de olsa yer edinip şurada burada diye bilgi verirlerken Huncuğum neden yok? Ben bir tek onu merak ediyorum bu hikayede üzüldüğüm ve tek sevdiğim evladımdı benim. Ona da bir manita ayarlasaydık, o da bir hayat kuraydı. Kurdugu hayatın neye benzediğini nasıl olduğunu bilseydik bari, silindi gitti ne demek ya? Bu adam nerede ne yapıyor? Benim canım orkestra şefim, benim canım piyanist herifim, sen bu seriye gerçekten çok fazlaydın. Bu seride ikinci erkek karakter bile olamadın ama benim gözümde ikinci erkek olarak kaldın ya ona yanarım. Elimde fırsat olsa inan Korhan'ı fırlatır seni sokuştururdum ana merkeze.
Daluyku
DaluykuBinnur Nigiz · Dokuz Yayınları · 2024124 okunma
448 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yıllar önce üç arkadaş tarafından "Arkana" adında bir örgüt kuruluyor bu örgüt kartlarla yönetiliyor. Örgütte altı koltuk ve koltuk sahibi kişilerin kendilerine ait özel kartları var. Bu örgütün en önemli noktası her koltuk sahibinin yerine geçecek bir tane varisi olması şartı var. Örgütün başlarında ve önemli karta sahip olan Haris Alatav'ın varisi yani oğlu bir kaza sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum oluyor. Masadakiler varisi olarak başka birisini seçmesini yoksa kartından vazgeçmesi gerektiğini söylüyorlar. Haris'in karısı Tania, oğluna fazla düşkün olduğu için başka bir çocuk istemediğini, varis olarak oğlunun olması gerektiğini söylüyor. Bir şekilde Haris, Tania'yı ikna ediyor ve dünyaya Hisar Alatav geliyor. Ailesi için Hisar'in dünyaya gelişinin tek amacı var "varis" olmak.. Hisar ailesinden hiçbir zaman sevgi göremiyor özellikle annesinden. Annesi piyano çalıyor diye Hisar da belki annesi onu sever, ona gülümser diye kendi kendine piyano çalmayı öğreniyor.. Yıllar sonra Hisar ünlü bir piyanist oluyor. En son vereceği konser durağı Vivaldi Müzesi oluyor. Bu müzede Hisar için çok önemli olan annesinin günlüğü sergileniyor ve Hisar'ın tek amacı o günlüğü almak... Arkana Örgütüne baş kaldıran elinde güçlü kartları olan BVI'nin lideri Bronz... Onu kimse tanımıyor yüzünü kimse bilmiyor kendisini kimliksiz olarak adlandırıyor. Bronz'un bir kartı çalınıyor. Bronz çalan kişinin Hisar olduğunu düşünüyor ve onun karşısına çıkıyor.. Hisar annesin günlüğünü, Bronz kartını bulmaya çalışırken beraber oyunlarla ve sırlarla dolu bir yola çıkıyorlar..
Bronz
BronzÖzge Naz · Ren Kitap · 20231,020 okunma
723 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.