Roman, eğer insan sanatını bir meslek haline getirip onu bir sosyal ilerleme aracı olarak görüyorsa, sanatından ne kadar ödün verdiği sorusu etrafında dönüyor. Kitap, özellikle son derece hassas okuyucuları etkileyecektir.
Hikâyenin ana karakterleri tamamen birbirine zıttır; hassas olduğu kadar içine kapanık ve müziği ülküsü olan Monsieur Sainte-Colombe ile bencil ve kariyer yapmak pahasına her şeyi göze alan Marin Marais. Sainte-Colombe, çok sevdiği eşinin ölümünden yıllar sonra hâlâ kaybın acısını atlatmaya çalışıyor. Annesiz ve müzikle iç içe büyüyen kızları Madeleine ve Toinett duygularını sadece besteleri ile dile getiren babalarının asabiyetinden rahatsızlık duyuyorlar. Beste yaptığı bahçesindeki küçük sığınağında gerçek ile rüya arasındaki çizgi bulanıklaşır çünkü ölen eşini görür. İlk bakışta absürt gibi görünen ve Sainte-Colombe'un sanrı ya da mucize fark etmeksizin mutlu eden sahneler, Quignard tarafından son derece hassas ve dokunaklı bir şekilde tasvir ediliyor. Genç ve hırslı Marin, onu bir öğretmen olarak kazanmayı başardığında tartışmalar kaçınılmazdır. Marin, kraliyet sarayında sahne alma fırsatını yakalayınca aralarındaki gerilim artar.
Ancak Sainte-Colombe ile çatışması, hassas Madeleine ile bir ilişki kurmasını engellemez. Marin'in bencilliği ve empati eksikliği bir trajediye neden olur.
#pascalquignard ünlü çağdaş Fransız yazarlarından biridir. Roman, deneme ve öykülerinden oluşan çalışmaları için çok sayıda ödül almıştır.
Quignard, yaşanan trajediye rağmen okura uzlaştırıcı olduğu kadar melankolik bir son sunuyor.
Severek okuduğum bir kitaptı.