Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İbn Rüşd'ün fikirlerinin bütün Avupa'da yaygınlaşması üzerine, Katolik kilisesi, önce Aristoteles'in ve onun büyük şarihi İbn Rüşd'ün tabiat felsefesi ve tabiat ötesi (Metafizik) ile ilgili kitaplarının okunmasını yasakladı. Daha sonra Papalığın emriyle Büyük Albert ve onun öğrencisi Aziz Thomas, İbn Rüşd'e ve İbn Rüşdçüler'e karşı ünlü reddiyelerini kaleme aldılar. Nihayet 1270 yılında Paris Piskoposu Etienne Tempier, Paris Üniversitesi'nde İbn Rüşd'ün görüşlerinin okutulmasını yasaklayan bir kararname neşretti. Daha sonra ikinci bir kararname çıkararak 219 maddenin okutulmasını yasakladı. Alain de Libera bu kararnamede yer alan, 5, 6, 15, 213, 214, 215, 216. maddelerin "Faslu'l-Makal'de yer alan görüşlerden alındığını bildirmektedir.
Le Corbusier’ in favori sandalyesi
Le Corbusier bir söyleşide kendisine en çok hangi sandalyeyi sevdiği sorulunca kokpit koltuğu diye yanıt vermiş, 1909 ilkbaharında Paris semalarında ilk kez uçak gördüğünü, pilotluğunu Kont Lambert’in yaptığı bu uçağı Eiffel Kulesi çevresinde dönerken gördüğü anın hayatının en önemli anı olduğunu belirtmişti. Uçuşun gerekliliklerini yerine getirme zorunluluğu yüzünden uçaklarda yüzeysel dekoratif unsurlara hiç yer verilmiyordu, bu nedenle, Le Corbusier’ye göre uçaklar en başarılı mimari yapı örnekleriydi. Bir evin tepesine Klasik bir heykel kondurmak da en az bir uçağın tepesine heykel dikmek kadar garipti aslında ama uçak bu fazlalık yüzünden yere çakılabilir, böylece insanlar uçağın tepesine heykel dikmenin ne garip bir davranış olduğunu açıkça görmüş olurdu. L’avion accuse (uçak affetmez) diye bitiriyordu konuşmasını Le Corbusier.
Reklam
Oysa aşkın planı olmaz aniden olur...
Aralık ayının başında bir sabah, Paris'ten Londra'ya giden İngiliz Havayolları uçağının ekonomi bölümünde otururken ne bir aşk, ne bir öykü vardı aklımda.
112 syf.
·
Puan vermedi
Özgür irade başka bir çağın mitidir; medeniyet tarafından yıpratılmış bir nesil iradeye inanmaz. Belki zorbalığa sığınır. s 32. Bu kalabalık yalnizlik da neyin nesiydi? s.49. Ve ardından birdenbire anladim ki , hayatımı bekleyerek gecirmisim ve kendimi ölümüne uyuşturmuşum. s. 60. Hayalet Işık Pierre Drieu La Rochelle Tutunamayan bir adam Alain. Kadinlarla iliskileri karmasik, madde bagimlisi, varolusunu sorgulayan, tutarsiz duygulari arasinda gidip gelen bir karakter yaratmis yazar Pierre Drieu La Rochelle. Alain karakteri, birileriyle duygusal bag kurmaya calisan ama bir turlu bunu basaramayan, melankoli icinde kaybolarak yasamina son vermek isteyen bir adamin portresi. Yazar Alain karakterini yaratırken, intihar eden yakin arkadasi Jacques Rigaut'dan etkilenmis. Yazarin hayati da arkadasinin sonuna benziyor . Rochelle dadaist ve surrealist cevrelere yakinlik duyan ve Aragon ile yakin arkadas. Görüşleri zamanla fasizme kayan yazar, Paris'in Naziler tarafından kurtulusundan sonra yasamina son vermiş. Bu acidan bakildiginda, yazarin arkadasi Rigaut ve Alain karakteri ile benzer noktalari oldugunu görebiliriz. Metin bastan sona karamsar ve melankolik bir metin. Icinde insani dusunduren ve alti cizilmesi gereken cok cumle mevcut. Melankolinin icindeki bir adamin sessiz çığlığını herkes duyar ve sever mi bilmem ama ben cok sevdim. Sorgulayan okurlarin sevebilecegini düşünüyorum ama yine de herkese gore bir metin degil. Iyi okumalar
Hayalet Işık
Hayalet IşıkPierre Drieu La Rochelle · Everest Yayınları · 202053 okunma
"Peki mutlu yolcular bu kadar pahaliya mal olan bu çeyrek saatle ne yapacaklar? Birçoğu saati beklemek için kuyruğa girecek: digerleriyse kafede bir on beş dakika daha oturacak ve gazeteyi en küçük ilanlanına kadar okuyacaklar" diye yazmış Filozof Alain, Mutluluk Üzerinede, tam yüz yil once. Le Havre ile Paris arasındaki güzergahtan bahsediyordu, derslerini yolda verirdi Bu kazanılan zamanla ne yapılır ki? Altın külçeleri gibi bir sandığa koyup, artık zamanımız kalmayıp da iş ișten geçtikten sonra acil durumda çıkarıp kullanlır mi? Kim bilir belki de zaman zamanla değerlenir.
Üniversitelerin oluşumu:
On birinci yüzyıla dek entelektüel yaşam "manastı­ra ait" okullada sınırlıdır. Buralardaki sessizlik kültürü edebiyat pratiğinin taşıyıcısı olmuştur. On ikinci yüzyılın özgür kent devrimi bir başka tür eğitim sisteminin zaferi­ni yüceltmiştir. Bu, "papaz" ya da "piskopos" okullarıdır ve bunların yapısı şehir ve katedral merkezleridir. Artık manastırın itaat kuralının bağlamadığı "ruhban"ların yeni sınıfiarına açık olan bu "katedral okulları" dil sanatlarıyla ilgilenme riskini göze alırlar. Önce dilbilgisi (Orleans, Chartres), ardından "diyalektik." Şehirleşen kültür zaman içinde yaygınlaşırken "mektepli" (scolasticus) figürü, ar­dından da "öğretmen, usta" figürü, dinleyici kitlesi toplar ve onların dikkatini çeker. Sonuçta, bütün Hıristiyanlığın sürgün toprağı (terra alinea) olan Paris, bütün bu kişileri kesin olarak toplarken, Oxford da yavaş yavaş ortaya çı­kar. Bu gruplaşmadan (consortium) üniversite doğar.
Reklam
Düello için aptalca sebepler!
Düelloların pek azı hakikaten ciddi nedenlere dayanıyor, büyük çoğunluğu hiç yoktan nedenlerden patlak veriyordu. 1678' de Paris'te bir adam, yaşadığı eve "zevksiz" dedi diye bir başka adamı öldürdü. 1702 yılında Floransa' da bir edebiyat adamı "sen Dante' den anlamıyorsun" dedi diye kuzeni­nin yaşamına son verdi
Sayfa 133Kitabı okudu
Kendi düşüncelerini yansıtan bir çift göz arayışı...
Baudelaire, hoşlandığı kadınla Paris'te bir gün geçiren adamı anlatıyor bir şiirinde. Kadınla birçok konuda anlaşabildiği için, ruhunu birleştirebileceği ideal eşi bulduğu sanısına kapılıyor adam. Birlikte bir bulvarın köşesindeki kafeye girip oturduklarında, kafenin penceresinden içerdeki zarif müşterilere, kenarı altın yaldızlı parlak beyaz duvarlarına bakan yoksul bir işçi ile ailesini görüyor adam. İçerideki şatafatı seyreden bu yoksul insanların büyülenmişliği, adamın kendi pozisyonundan utanıp sıkılmasına yol açıyor. Aynı ruh halini kadının gözlerinden okuyabilmek için ona dönüyor. Oysa ruhunu birleştirmek istediği kadın, şu paçozların kocaman şaşkın gözleriyle ne kadar dayanılmaz olduğunu söyleyerek, garsonu çağırıp onları kovdurmasını istiyor. Her aşk öyküsünde böyle anlar yok mudur? İnsanın, kendi düşüncelerini yansıtan bir çift gözü arayışı (trajikomik) bir görüş ayrılığıyla sonuçlanabiliyor işte -ister sınıf mücadelesi, ister bir çift ayakkabı üzerine olsun.
Sayfa 71
264 syf.
·
Puan vermedi
·
33 saatte okudu
Hitler Annen Seni Çağırıyor
Hitler Annen Seni Çağırıyor
'un adı kapagindaki cocugun okuyucuyu etkileyecek sekilde olmasi, konunun guzelligi ile dikkati ceken roman." Dili konusu yasanmışlıkların yansıması üzücü helekı bu bır çocuğun iç dünyasında bıraktığı izleri düşünüce insanın içi eziliyor.. "hitler döneminde fransa'da yaşayan bir yahudi çocuğunun hayatını anlatır. annesi kızdığı zaman hitler olarak çağrılan küçük yahudi çocuk bir süre sonra çevrede ki insanların etkisiyle de hitlercik adını verdiği ikinci bir kişilik yaratır kendi içinde. aslında çok iyi olan yahudi çocuğun kötü yanıdır hitlercik. derslerini çalışmayan, çevreye zarar veren, duvarlara yahudiler için nefret söylemleri yazan tarafıdır."
Hitler Annen Seni Çağırıyor
Hitler Annen Seni Çağırıyor
Hitler Annen Seni Çağırıyor
Hitler Annen Seni Çağırıyor
hakkında edebiyat çevresinde kı söylemler se: 'İnsanı şaşırtan bir kitap!' (Nouvelles Litteraires) https://1000kitap.com/yazar/i20010herkesin içinde uyuyan führer'i ortaya çıkarıyor...' (Les Depeches) 'Bir kanlı dönemin ince güldürüsü...' (L'Express)
Alain Spiraux
Alain Spiraux
(1926-2008) Paris'te doğdu. Romanları sırasında, radyo oyunları, kısa öykü ve şiirleri bulunmaktadır. #Okuyun & okutun
Hitler Annen Seni Çağırıyor
Hitler Annen Seni Çağırıyor
Hitler Annen Seni Çağırıyor
Hitler Annen Seni ÇağırıyorAlain Spiraux · Milliyet Yayınları · 197763 okunma
Peki mutlu yolcular bu kadar pahalıya mal olan bu çeyrek saatle ne yapacaklar? Birçoğu saati beklemek için kuyruğa girecek; diğerleriyse kafede bir on beş dakika daha oturacak ve gazeteyi en küçük ilanlarına kadar okuyacaklar" diye yazmış Filozof Alain, Mutluluk Üzerine'de, tam yüz yıl önce, Le havre ile Paris arasındaki güzergahtan bahsediyordu, derslerini yolda verirdi. Bu kazanılan zamanla ne yapılır ki? Altın külçeleri gibi bir sandığa koyup, artık zamanımız kalmayıp da iş işten geçtikten sonra acil durumda çıkarıp kullanılır mı? Kim bilir belki de zaman zamanla değerlenir. Hatta unvanı bile olabilir. Adı dönem olur, tıpkı mobilyalar gibi. Trenler çok daha hızlı gidiyor. Gideceğimiz yere çok daha çabuk varıyoruz. Bir gün, daha yola çıkmadan varmış olacağız. Yakında yola çıkmamıza bile gerek kalmayacak.
107 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.