Atsız Uyarılarına Devam Ediyor: Soruşturmaya ve hakkında dava açılmasına rağmen Atsız uyarılarına devam eder. 19 Ağustos'ta yazdığı yazı Ötüken'in Eylül sayısında çıkar: "Bağımsız Kürt Devleti Propagandası". 8-29 Mart 1967 tarihlerinde Yeni Gazete'de tefrika edilen "Barzani'nin Karargâhında” başlıklı yazı
"Ben ki Teoman oğlu Mete Han... Ben sizlere oldum kağan. Alalım yay ile kalkan. At binelim, kılıç kuşanalım. Kargı kucakta cenk edelim. Nam salalım, can alalım. Güneş tuğumuz, gökyüzü çadırımız olsun. Bozkurt naramız olsun, Türk yurdu Turan olsun"
devrimlere aşkla, imanla bağlı olmak, ondan fayda sağlamak değil ona kendini adamak inkılap mistiği olmak şeklinde değerlendirilir; gençlik bu ruhu arayacak şekilde işlenir, aydınlardan benzeri bir bağlılık beklenir. inkılap mistiği bir üst başlık olarak alınırsa, her inkılap mistiğinde de Kemalizmin kutsallarından bir tanesi daha öne çıkar, diğerleri onun gölgesinde kutsallaşır. Bu bağlamda hepsi birer inkılap mistiği olmakla beraber, mesela Kadroculardan Vedat Nedim Tör veya Şevket Süreyya Aydemir'de (sol geçmişleriyle uyumlu olarak) bilim/ilerleme/teknoloji ön plandadır. Mustafa Kemal, ilerlemeyi sağlayacak, yeryüzü cennetini kuracak figür olarak kutsanır. Recep Peker, Mahmut Esat Bozkurt, Mustafa Necati, Reşit Galip ve benzeri pek çok önemli isimde ise Türklük öne çıkar. Mustafa Kemal, "en büyük Türk", "Türklüğün peygamberi" ve benzeri kalıplarla kutsanır. Şairlerde, ediplerde (ki bir kısmı aynı zamanda vekildir) ve mutat zevatta ise temel kutsal genellikle Atatürk'ün kendisidir.
İstanbul Üniversitesi Tarih bölümüne bağlı İnkılap Enstitüsü 4 Mart 1934'te eğitime başladı. Yusuf Hikmet Bayur "Türk İnkılabı'nın dış politika boyutu", Mahmut Esat Bozkurt "Türk İhtilali'nin hukuk tarihi", Recep Peker "dünyadaki siyasal parti ve sistemler karşısında Türk İnkılabı" ve Yusuf Kemal Tengirşenk "Türk İnkılabı'nın iktisadi boyutu" konusunda eğitim verdiler. İstanbul Üniversitesi Konferans Salonu'ndaki derslere Harp Akademisi dahil, İstanbul'daki bütün yüksek okulların öğretim kadrosu ve son sınıf öğrencileri katıldı. Radyo naklen yayın yapıyor ve Beyazıt Meydanı'ndaki hoparlörle de halka duyuruluyordu.
Üniversite'den mezun olabilmek için İnkılap Enstitüsü'ndeki derslerden ve ayrıca sorumlu tutuldukları Nutuk ve Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti tarafından yayımlanan Tarih kitabının inkılap tarihini kapsayan 4. cildinden başarılı olmak zorunluydu.
"Atatürk'ün ölümünün birinci yıldönümü idi. Türk Ocağı binasının tiyatro salinde Halkevi gençleri bir anma töreni tertiplemişlerdi. Sali dolduran kalabalık içinde, dikkat etmiştim ki, ne hükümet, ne de Halk Partisi erkânından orada hazır bulunanların sayısı göze çarpacak kadar azdı. Cumhurbaşkanı locası ise bomboştu. Milletvekillerine ayrılmış öbür localarda ise rahmetli Recep Peker'le Mahmut Esat Bozkurt gibi beş on devrimci siyaset adamından başkası görülmemekte idi ve sahnede konuşan üç dört genç arasında yanık sesle okuduğu ağıtları ile gözlerimizden yaşlar getiren Behçet Kemal Çağlar’ı ayırırsak en hararetli hatip kimdi bilir misiniz? Necip Fazıl Kısakürek!..."
Rahmetli dostum Dr. Fehmi Ayberk anlatmıştı. Eski Ankara'nın genç kuşak devlet adamları, Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Saraçoğlu, Cemal Hüsnü Taray ve arkadaşları, bir gece kendi aralarında Atatürk'ün çevresindeki “mutad zevat” hakkında ileri-geri konuşmuşlar. Atatürk'ün bunlara fazla yüz verişini eleştirmişler. İyi-kötü Avrupa'da
Atatürk'ün mason olduğunu iddia edenlerin en garip kanıtlarından biri de Atatürk'ün yakın mesai arkadaşları arasında çok sayıda mason milletvekili olduğu ve onun bunları önemli görevleregetirdiği şeklindedir. Atatürk'ün yanında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras başta olmak üzere önemli görevlere
İbrahim Arvas'ın "Tarihi Hakikatler" kitabında anlattığına göre Atatürk, CHP'nin yapısına değişiklikler getiren 1935 kurultayı sırasında Mahmut Esat Bozkurt'u çağırıp kendisine masonların özelliklerini anlatan bir kitap vererek "Bunu güzelce mütalaa et, bir takrirle Halk Partisi Grup Başkanlığı'na ver, grupta
İşte tam da o günlerde Ağaoğlu Ahmet, Köprülü Fuat, İsmail Hakkı,Hikmet (Bayur) ve Dr. Mim Kemal'in bulunduğu bir sofrada değişik konular görüşülürken, söz dönüp dolaşıp masonluğa gelince Atatürk mason Mim Kemal'e dönüp, "Kemal Bey, işittiniz ya, şimdi sıra size geldi! Kemal Bey, masonluğun umdeleri nelerdir?" diye sormuştur.