Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önceki gün gelip de harbe giren Bayburt Fırkası harpte düşmana pek çok kayıp verdirmiş. Zaten baba herifler, harbe girerken ne can asker oldukları anlaşılıyordu. Hatta arkada kalan mekkarecileri, harbe girmek için, zabit ve çavuşlarıyla bayağı kavga ettiler. Doğrusu bizim mekkareciler gibi. Halbuki bizim fırkada günde sekiz on er, kazayla kendi kendilerini vuruyor. Cephane gidecek denildi mi hayvanın karnının altına gizleniyorlar. Harp hattının arkasında saklanan hesabı yok. Bizden yarım saat, bir saat daha geride ise "tak tak!" silah sesleri geliyor ki firar edenleri vuruyorlar.
9 Teşrinisani [22 Kasım] Pazar. Dışarı çıktım, köyün haline baktım. Dört yüz kadar hane var. Muntazam bir köy, ahalisi hep ermeni imiş, Rusya'ya firar etmişler. Buğday, un, patates pek bol. Çoktan beri aç olan askerler etrafa dağıldılar. Sürekli yiyorlar. Bulgur, turşu, mercimek, peynir, yağ bulanlar da var. Saman altına gömülen bohçalarla eşya çıkıyor. Köy kilisesi ağzına kadar buğdayla dolu. Bu karmaşa içinde Mehmetçiğin biri kilisenin çan kulesine çıkmış çan çalıyor. Saat beşe doğru fırka kumandanı geldi, askerin umrunda bile değil. Herkes bildiğine gidiyor.Kimi ekmek pişiriyor, kimi buğday kavurmak, bulgur haşlamak, patates pişirmek ile meşgul. Değil fırka kumandanı, Sultan Reşat gelse umurlarında değil. Ben ise boş durmadım, bizim Sıhhiye Bölüğü'nü yağmaya çıkarttım. Bir çuval odun, bir o kadar bulgur, yarım çuval patates, doktorun hayvanı için bir parça arpa, bir iki okka yağ, soğan bulmuşlar geldiler.
Reklam
Canlı insan seviciler!
Ne mi düşünüyorum? İnsanların ne kadar da az düşündüklerini düşünüyorum; insanlar normal bir şekilde yaşarken nedense değer verilmiyor, başlarına bir felaket geldiğinde ise her biri bulunmaz bir hazineye dönüşüyor... Rıza Bey Apartmanı'ndan bir kişi canlı çıkarıldığında ne kadar seviniliyor oysa 100 saat önce o insanların tamamı canlı idi ve kolonları kesilmiş bir binada olmaları kimsenin umurunda değildi. Niye böyle safça hareket ediyoruz, zorumuz ne! Önce şunun kararı verilmeli, bizim için insan hayatı önemli mi, değil mi? Eğer gerçekten önemli ise bu konu bazında ve uzmanların da defalarca dile getirdikleri gibi OLASI BİR İSTANBUL DEPREMİNDE MİLYONLAR O BETONLARIN ARASINDA CAN VERECEK VE SİZ YİNE BETONLARIN BAŞINDA BİRİ DAHA CANLI ÇIKARILDI DİYE SEVİNECEKSİNİZ, OYSA ONLARIN TAMAMI ŞU ANDA CANLI! Gelin kendimize şu soruyu soralım, "ülke olarak bununla başa çıkamayacak kadar sefil bir durumda mıyız?" Evetse, bu kadar geri kalmışlığın sebepleri ve çözümleri nelerdir? Hayırsa, o zaman neden gereken önlemler alınmıyor? Bu sorunlar neden öncelikli işler arasına sokulmuyor? Birileri mi bize oyun oynuyor yoksa biz mi kendimize?
İmanın Sancağı
Kıyamete kadar gerçek bir örnek, hakiki bir numune-i imtisâl olarak gönüllerde yaşayacak olan Musab'ın durumu tahlil etmeye değerdi. Onun kalbi saf altına benziyordu, safiyeti kadar da yumuşaktı. O annesini sevmez değildi ama onu seçemezdi, ancak dostlarını kendisi seçmiş ve iyi de etmişti.Gençliğinde zihni karmakarışıktı, sonra göklerden gelen
TANRI İYİ İSE NEDEN KÖTÜLÜĞE İZİN VERİYOR başını iki elinin arasına alıp kafasındaki soru işaretlerini gidermek amacıyla birkaç dakika dahi beyin patlatmamış, düşünmemiş, doğruya ulaşmak gayesiyle herhangi bir şekilde çaba sarfetmemiş insanların; ciddi ciddi “tanrı varsa neden masum insanlar ölüyor?”, “neden çocuklar açlık çekiyor?”, “neden
Tahliye ve yeniden siyaset Türkeş 9 Nisan 1985'te tahliye edildi. 11 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. MHP ve ülkücü kuruluşlar davası, 7 Nisan 1987'deki gerekçeli karara kadar devam edecekti. 1983'te çok partili hayata dönülmesinin ardından ülkücüler yeniden parti kurma çalışmalarına başlamıştı, Türkeş ise bu çalışmaları önce
Reklam
172 syf.
·
Puan vermedi
Burak Toprak’ın ilk kalemi olmasına karşın kitabın içeriği ve anlatımı güçlü bir kitap olmuş.Aslında öyküler günümüz sıkıntılarına ve olağan gelmiş yanlışa bir baş kaldırı niteliği taşımaktadır. Bazı noktalara öyle güzel ve anlamlı dokunmuş ki karşı çıkmanız olanaksız.Altını bir çok noktada çizdiğim kitaplardan biri oldu.Sözlerindeki anlam ve hissettirdiği duygu bir iksir gibiydi.Kitabın içeriğinde farklı farklı öykülere yer verilmiştir.Beni en çok etkileyen hikayelerden biri: kitabın anlamı olan askıda kalan mutluluklar diğeri ise sondakiler oldu. Yasin’in hikayesi gerçekten de hüzünlü bir son oldu, tam mutluluğa yaklaştım derken her şey askıya alındı. Ya ‘Sondakiler’ hikayesinde Hakan’a ne demeli onca verdiği mücadele sonunda yine yenilmiş olması. O yolda sevdiklerini kaybetti ve Rıza için, bir can için mücadele verirken müdürün önemsememesi, herkesin normal sayması yaşanılanları. Sizce gerçekten bir tek o pime basan mı suçluydu? Hayır bu insanlığın ölmesinde susan herkes SUÇLU!!
Askıda Kalan Mutluluklar
Askıda Kalan MutluluklarBurak Toprak · Klaros Yayınları · 201726 okunma
Türkeş cezaevinden çıktıktan sonra, kendisine yönelik muhalefetin gücünü öğrenmek ve partiyi kontrol altında tutabilmek için "Dedeman Toplantıları"nı organize etti. Ülkücü Hareket'in önemli isimleri bu toplantılarda bir araya gelerek hareketin geleceğini konuştular. Namık Kemal Zeybek, Sadi Somuncuoğlu, Yaşar Okuyan ve Cengiz Gökçek'in
"Şikayet etme Hak'tan halka her hâle rıza göster" [İnsanlara karşı halinden şikâyetçi olmak, dikkatle bakarsan ne kadar çirkin bir iştir; Allah'ını kullarına şikayet etmiş oluyorsun, öyle değil mi? Bu ne densizliktir; dikkat et!]
Sayfa 208Kitabı okudu
1.000 öğeden 771 ile 780 arasındakiler gösteriliyor.