Kitaplardan başını kaldırmıyor, kimse ile ahbap olmuyordu. Kendi yaşında çocuklara mahsus olan neşelerden, hüzünlerden, hoppalıklardan onda eser yoktu, yaşlı başlı bir insan gibiydi. Kalbi bütün sevgilere, ümitlere kapanmıştı...
Kitaplardan başını kaldırmıyor, kimse ile ahbap olmuyordu. Kendi yaşında çocuklara mahsus olan neşelerden, hüzünlerden, hoppalıklardan onda eser yoktu, yaşlı başlı bir insan gibiydi. Kalbi bütün sevgilere, ümitlere kapanmıştı.
Gün olur toprak uyanır uyanır böcekler
Sarı bozkır titrer çıplak dağlar yeşerir
gök yıkanır kirli dumanlardan
Su coşar deniz kabarır canlanır ölü şehirler
Yemyeşil bir rüzgâr eser yıldızlar arasından.
Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü
Çatlayacak yalanın çelik kabuğu
Sizin bahçenizde büyüyecek
Aşkın ve inancın güneş yüzlü çocuğu.
Mademki artık koskoca insanım, yarın, öbür gün işine başlayacak bir hocayım; o hâlde kendimden, çocukluğumdan hiçbir iz, eser bırakmamaya çalışmalıyım.
Mademki artık koskoca insanım, yarın, öbür gün işine başlayacak bir hocayım; o halde kendimden, çocukluğumdan hiçbir iz, eser bırakmamaya çalışmalıyım.
Muş dağlarındaki kumandanımızın manasız bir mektubundan bahsediyorsunuz. Müsaade buyurunuz, size haber vereyim ki, Hanımefendi, ben de bu kişiden her gün hiçbir mana ifade etmeyen mektuplar alıyorum. Anlaşılıyor ki, bu kişi, son zamanlarda Türkçeden Fransızcaya tercüme işiyle meşgul olmaya başlamış. Alayın bir kumandanı ve Nuri Bey'in başarılarının afişçisi Fuat Bey (Salih Efendi size bu mevzuda eğlenceli izahat verebilir) bana bir mektup göndermiş ki, orada edebiyatçımızın şu güzel tercümesi var:
"L'air de l'amour souftle dans la tete-Monsieur ou, moi ou."
Bu, şu beytin tercümesi imiş:
"Hevayi aşk eser serde
Efendim nerde ben nerde."
Sayfa 57 - Madam Corinne’e Mektup (30 Eylül 1916)Kitabı okudu
"Kitaplarından başını kaldırmıyor, kimse ile ahbap olmuyordu. Kendi yaşında çocuklara mahsus olan neş'e ve hüzünlerden hafifliklerden onda eser yoktu, yaşlı başlı bir insan gibiydi. Kalbi bütün sevgilere, ümitlere kapanmıştı."
''Nuri Pakdil'e''
Beton duvarlar içinde bir çiçek açtı
Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında
direnen insanlığın
Saçlarınız ıstırap denizinde bir tutam başak
Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana
O inanmışlar çağının.
Zaman akar yer direnir gökyüzü kanat gerer
Siz ölümsüz
TÜRKLERİN resim sanatını iki kısma ayırmak lazımdır. Birincisi, mazisi pek derin ve Şark'a tamamıyla bağlı olan Türk ressamlığı. İkincisi, Avrupa tesiri altındaki ressamlık.
İkinci devir, ilk defa Bellini'nin İstanbul'a gelişi ile başlar.
Türkiye'de Avrupa sanatının ilk mümessilleri Hüsnü Yusuf, Zekâi Paşa, İbrahim Paşa,
Hemdê bê hed bo Xudayê `alemîn
Ew Xudayê da ye me dînê mubîn
Em kirîne ummeta xeyr-ul beşer
Tabi`ê wî muqtedayê namiwer
Ew Xudayê malikê mulkê `ezîm
Daye me mîrasa Qur`ana Kerîm