Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar dünyanın güvenli ve düzenli bir olması için yıllarca çalışırlardı . Ama hiç kimse bana ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değildi. Bütün dünyanın parsellendiğini, hız limitleri konduğunu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini, ve düzenlendiğini; bütün insanların sınıflardan geçirildiğini, fişlendiğini, nerede oturduğunun,ne yaptığını kaydının tutulduğunu düşünün.
Sayfa 161Kitabı okudu
“Her şey çok hızlı gerçekleştiğinde” diye yazmıştı Kundera, Yavaşlık adlı romanında, “kimse hiçbir şeyden emin olamaz, kendisinden bile.” Telaş, hayatı daha da yüzeysel kılar. Hız hayatı eksiltir. “İnsan zamanı ölçer, zaman da insanı” diyor bir İtalyan atasözü. Herkesin kendine göre bir zamanı, eigenzeit’ı, Ahmet Haşim’in eşsiz belagatiyle söylersek ‘hatıraların kudsî saati’ni bulmaya ihtiyacı var. Kendi tempomuzu, içimizin seslerini dinleyerek bulabiliriz. Yavaş güzeldir.
Reklam
“Her şeyin bir mevsimi var, gökler altında her amacın bir zamanı var” diyor İncil. “Bütün zamanlar birbirine benzemez” diyordu Cervantes. Günümüzde zamanlar birbirinin aynı. Saplantılı bir zaman hastalığı bize zamanın bitmediğini, hiç zaman kalmadığını, acele etmemiz gerektiğini telkin ediyor. Büyüğün küçüğü yendiği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Artık hepimiz hız tarikatının müritleriyiz, Sabbah’ın fedaileri gibiyiz. Ancak bizim başımızı döndüren, bizi sarhoş eden hızın ta kendisi. Suikast ettiğimiz de kendi hayatlarımız.
Love Bombing Korunma
Love bombing şiddetinden korunmanın ilk yolu ''Her şey gerçek olamayacak kadar hızlı ilerlemiyor mu?'' sorusunu sormaktır. Yaşanan şeyin büyüsünü bozacak olan şey ''hız'' faktörüdür. Her ne kadar baş döndüren bir ilgiyle karşı karşıya kalınmış olsa da ''İyi olan şeyler emekle ve zamanla demlenir'' düşüncesi derinlerde bir yerlerde insanın zihnini mutlaka yoklar. Bu yoklamaya kulak vermek, ciddiye almak çok kıymetli ve çok faydalı olacaktır. Bu durumda ''yavaşlamak'' hayat kurtarıcı bir hamle sayılır. YAVAŞLAYIN! İkincisi, karşınızdaki insanın davranışlarında, tutumunda ve eylemlerinde ''dengeyi'' gözetin. Eğer büyük kelimelerle, büyük vaatlerle başınızı döndüren partneriniz, bir gün sonrasında davranışlarıyla size kendinizi yok gibi hissettiriyorsa ve bu durum duygusal olarak sizin iç tutarlılığınızı bozuyorsa, ne yaşadığınızı ve nasıl yaşadığınızı sorgulamaya başlamakta bir sakınca yoktur.
Sayfa 162
Her hafta sonu yollar tıklım tıklım, başka bir yerde olmanın daha iyi olacağını düşünenlerle dolu. O başka yere çabucak varmak için hız yapıyorlar. Sürekli koşturuyorlar, mutluluğun peşinden koşuyorlar. Mutluluk koşarak yakalanmaz halbuki, yürürken yakalanır. Yavaş yavaş yürürken, kendinle iyi geçinerek, kendinle iyi anlaşarak. Unutmak, kendini kaybetmek, kendinden kaçmak, kendini kurtarmak için hızlanmak yerine uygun adım yürürken.
336 syf.
·
Puan vermedi
HİZMETÇİNİN SIRRI FREIDA McFADDEN 334 SAYFA Bu mükemmel evin tek bir kuralı vardı: Sakın kapalı kapıların ardına bakma... Millie'nin macerasına kaldığımız yerden devam ettik sevgili Ayşegül ile Canım benim seninle okumak büyük keyifti, çok teşekkür ederim. Her iki kitabın sonunda da aynı düşünceler ve hislerde olmak çok değerliydi. Daha nicelerine birlikte diyelim. Yeni macerasında bir üniversite öğrencisi olarak çıktı karşımıza Millie. Sosyal Hizmetler uzmanı olmak için okumaya karar veren genç kadın, şiddet mağduru kadınlara bu şekilde el uzatmayı planlanmıştır. Elbette masraflarını karşılamak adına çalışmak zorundadır bir yandan da. Bildiği tek iş olan hizmetçiliğe devam ederken, olaylı ayrıldığı son iş yerinin ardından büyük bir şirketin CEO'su olan Douglas Garrick iş görüşmesine çağırır Millie'yi ve hemen işe kabul edilir. Harika bir çatı katında yaşayan Garrick çifti için temizlik ve yemek yapacaktır. Uyması gereken tek kural ise evin hanımı Wendy'nin odasına girmemek ve onunla asla konuşmamaktır. Bu gizemli kural başta garip gelsede para kazanmak zorundadır ve kabul eder. Ta ki bir gün Wendy'nin odasından gelen ağlama sesini duyana kadar... Olaylar bu şekilde başlayıp son hız devam etti Millie ve bizim için. İlk kitaba göre daha heyecanlı bir maceraydı bizce ve bu kitabı daha çok sevdik. Akıcı, kolay okunan dili ile yoğun okumalarınız arasında bir mola olabilir bu seri. LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Hizmetçinin Sırrı
Hizmetçinin SırrıFreida McFadden · Olimpos Yayınları · 20231,222 okunma
Reklam
7/10 puan verdi
Nihayet Kral IV. Henri Fransa tahtına oturunca İspanya maceramız sona eriyor ve 17. yüzyıl Fransa’sına dönüp Paris sokaklarına uzanarak hız kesmeden serüvenimize devam ediyoruz. Her zaman olduğu gibi bu kitapta bir öncekinin finalinden devam ediyor. Ama bu kez aradan 20 yıl geçiyor. Fausta’nın hazinesinin peşine düşen Engizisyon yine ön planda. Kötülük, Louvre sarayında yeni karakterlerde vücut buluyor. Bu kitapta bizim için en büyük sürpriz elbette Pardayan’ın yolunun oğlu Jehan ile kesişmesiydi. Birbirlerinden habersiz atıldıkları maceraları okumak keyifliydi. Yine de yeni karakterlerle renklenmesine rağmen geçmişe özlem duyduğumuz bir devam kitabıydı. Jehan’ın hayatı, düşünceleri, tavrı, tarzı hatta aşkı yaşama ritüeli o kadar babasına benziyordu ki, sanki ikinci kez aynı şeyleri okuyormuşuz hissi yaşadık. Geçtiğimiz kitapta bıraktığımız karakterlerin bir kısmının akıbetini öğrenemedik, bu kitapta da birçok şeyin ucu açık kaldı, bu da bizi rahatsız etti açıkçası. Diğer yandan seri bir bütün olarak keyifli ilerliyor ama üzülerek bu kitabı diğerlerine nazaran daha az sevdiğimi söylemeliyim. Pardayan tanıştığımızda yirmi yaşındaydı ama yıllar ona bonkör davranmadı, o artık yaşlı bir şövalye. Pek mümkün görünmüyor ama dilerim bize erken veda etmez ve finali onunla yaparız. Geriye kaldı üç kitap. Bakalım bizi neler bekliyor.
satir.arasindaki.kiz
satir.arasindaki.kiz
Pardayanlar 7
Pardayanlar 7Michel Zevaco · Dedalus Kitap · 202137 okunma
"Yaşamda, üstünden atlamamız gereken hendekler vardır; kıyısına varmadan önce yeterince hız almazsak içine düşeriz."
Eger kurdêk qisey babî nezanî Muheqqeq dakî hîz e, babî zanî
Evrensel Problem
Hız ve görsel üzerine kurulu bir çağdayız. Herkes birini bekliyor ama birbirini bekleyen kimse yok artık. Kimse aşk acısı da çekmiyor. Kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya mevzusuna geliyor konu. Derinlik kalmadı yüzeyde boğuluyoruz gibi geliyor bana çünkü çok seçenek var algısına sahibiz. Halbuki hepimiz bence benzer insanlarla aynı döngüde aynı paradoks yaşıyoruz. Kayboluyoruz gibime geliyor. Bilmiyorum mesela artık biri yakışıklı ya da güzel değilse onu tanımaya değer bile görmüyoruz. Ya evet, hepimizin sonsuz sayıda gidebileceği bir yeri var ama nerede kalacağız? Nerede kalacağız asıl problem? Esas problem bu değil mi? Bence hepimiz sanki bir şey arıyoruz ama belkide bizi zaten çoktan bulmuş olan bir şeyi arıyoruz. Kuyucaklı Yusufta şey yazıyordu: iki insanın karşılaşması kadere bağlıdır ama yan yana kalmalarını onların gayreti sağlar. Şuan filtrelerin personaların çarpıştığı bir dönemden geçiyoruz. Kimse doğallığı ile sadeliği ile parlamıyor artık.
Aytuğ Akdoğan
Aytuğ Akdoğan
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.