Sahte bir takım kuramların zorlayıcı bukağılarıyla kendini bağlamamış her gerçek yeteneğin en şaşırtıcı özelliği , sahibi olduğu yeteneğin onu ahlaki gelişme yolunda ileri taşıması , onun sevilmeye değer olanı sevmesini , nefret edilmesi gerekenden de nefret etmesini sağlamasıdır. Sanatçı , nesneleri görmek istediği gibi değil , onlar gerçeklikte nasılsa öyle gördüğü için sanatçıdır. Yetenekli bir insan yanılabilir ; ancak kendisine hamle ,manevra yapma olanağı sağlayan yetenek - yeter ki bu olanak sağlanmış olsun ona -olayların, nesnelerin üzerindeki gereksiz her şeyi atar ,onları soyar, çıplaklaştırır, sevilmeye değer olanı sevmeye , nefret edilmesi gerekenden de nefret etmeye zorlar.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU – GENÇLİK VE EDEBİYAT HATIRALARI
TÜRKİYE’DE AYDIN AYMAZLIĞI
İlginçtir Namık Kemal 48 yaşında ölür. İki tane dört haneli sayı arasında bir kısa çizgi Namık Kemal’in bütün hayatıdır. 1840-1888. İşte bu kadar. Aynı yaşam süresi 1867-1915 sayıları ile Tevfik Fikret için de geçerlidir. Her ikisi de oldukça kısa bir yaşam
1.kısım
Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur?
Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır.
Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
Bu üç ressam, kadın mücadelesinin başlıca temalarını, kadınların toplumdaki yerlerini sorgulayan ve bundan dolayı ortaya çıkmış sorunlara karşı, hayatları pahasına mücadele etmiş kadınlar.
Cinsel taciz, toplumsal aşağılanma, ikinci sınıf insan olarak görülme, çocuk yaşta çeşitli eziyetlere uğrama, yetişkinliğinde ev kölesi yapılma gibi, kadınların
“Every human is an artist. The dream of your life is to make beautiful art.”
¢---⋆
“Her insan bir sanatçıdır. Hayatınızın hayali güzel sanatlar yapmaktır.”
_Sanatın yaratıcı gücü, doğadan, sanatçının eli değmeden, kendiliğinden çıkar ortaya. Her sanatçı, doğanın özünde bulunan sanat nitelikleri karşısında, Aristoteles'in deyimiyle bir "öykünücü"dür. O, ya Apollo'ca bir düş sanatçısı, ya Dionysos'ca bir coşkunluk sanatçısı ya da hem coşkunluk hem de düş sanatçısıdır.
_Apollo,
Warhol ile Beuys zıt kutuplar olarak görüldüğünde -biri dünyayı değiştirmek isteyen yaratıcı bir havari, diğeri rengarenk ürün dünyasının sanatsal propagandacısı- akla şöyle bir soru gelir: Peki, hangisi kazandı? Eserlerin fiyatlarına ve piyasadaki görünürlüklerine bakılırsa, yanıt bellidir: İkisi de! Fakat içerik bakımından Warhol'un fikirlerinin kazandığını görüyoruz: Beuys'un "Her insan sanatçıdır" sözü bugün ergoterapiyi ve halk eğitim merkezlerini akla getiriyor. Oysa, Warhol'un "Herkes bir gün on beş dakikalığına meşhur olacak!" mottosunun sanat piyasasına ve medyaya hükmettiği çok açıktır.