Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seni meydana getiren üç şey var: zavallı bir beden, zavallı bir soluk, bir zihin. Bunların ikisi kaçınılmaz olarak ilgilendiğin sürece, üçüncüsü ise tam anlamıyla sana aittir. Dolayısıyla kendini kendinden, yani zihninden, başkalarının yaptığı ve söylediği her şeyden, senin yaptığın veya söylediğin her şeyden, gelecekle ilgili seni kaygılandıran her şeyden, seni çepeçevre kuşatan bedenle ve ona bağlı olan veya isteğin dışında sana nüfuz eden solukla ilgili her şeyden, etrafında bir kasırga gibi dönüp duran her şeyden uzaklaştırabilirsen, bu sayede zorunluluk zincirinden kurtulmuş olan zihin gücün arınmış ve kendini rahatlatmış bir şekilde yaşar, adil olanı yapar, başına geleni kendi de istemiş olur ve doğru olanı söyler; egemen unsurundan, ona duyumsamayla eklemlenmiş olanı, daha sonra olacak olanı ve olmuş olanı ayırırsan ve Empedokles'in "yalnızlık çemberinin keyfini süren yuvarlak küresini" örnek alırsan ve sadece kendi yaşamını yaşamaya odaklanırsan, yani şu ânı yaşarsan, sonunda ölene dek sana kalan yaşamı tamamlama gücüne kavuşacaksın, kaygısız bir şekilde ve sevecenliğinle, tanrısal iradenle huzur içinde.
Sayfa 168 - Can Yayınları - 1. BaskıKitabı okudu
Eyvah! Zamanlar ne kadar çabuk geçiyor! Süratleri gittikçe artıyor. İnsanın yaşı ilerledikçe zamanı darlaşıyor. İşi ve parası çoğaldıkça zamanı azalıyor! Önümüzde kalan günler eksildikçe bunların kıymetini daha çok anlıyor, fakat ne yazık ki artık yaşamaya imkân bulamıyoruz. Hiçbir şey yapmaya vaktimiz kalmıyor. Geçen zamanın geçtiğini duymaya bile vaktimiz olmuyor. İnsan artık dostlarını birer nedamet gibi hatırlıyor. Mektup yazıyorlar, okumaya; nasihat veriyorlar, dinlemeye vakti olmuyor. İhanet görüyor, şikâyete; sadakat görüyor, hayrete vakit bulamıyor. Eskiden hep nazla geçen mevsimler artık birer kasırga hızıyla savruluyor! Artık seneler aylar gibi, haftalar günler gibi, saatler dakikalar gibi geçiyor! Zaman bir acele hastalığına tutulmuş da bizi iterek kovalar gibi koşuyor! En kısa bir lezzet için fırsat ve imkân kalmıyor. Ömrümüz mahrekinden kopup ve gözlerimiz karşısında gönlümüzü kıran bir süratle boşluğa düşüp sönen bir yıldız gibi geçiyor! En eski, en sevgili ölülerimiz dirilseler ve yanımıza gelseler belki onlarla buluşmaya ve uğraşmaya bile vaktimiz olmayacak!
Reklam
ESKİ BURLESK PERFORMANS SANATÇISI, gece kuşu Lady Gaga ve erken yatıp erken kalkan Ben Franklin; daha farklı bir ikili olabilir mi? Ama Franklin de olağanüstü genişlikte bir yelpaze­ ye sahip bir bilgindi. Tanık olduğu her tuhaflık Franklin için bir soruşturma konusuydu: Bir kasırga neden girdap yaparak eser?
Cut and Cute
Mahvolmuş hayatlar olağandır bilgeler için de ahmaklar için de. Ancak o mahvolmuş hayat bizimki olduğunda, işte o zaman farkına varırız. İntiharların, ayyaşların, hapishane kuşlarının, uyuşturucu müptelaları ve benzerlerinin varoluşun menekşeler kadar, gökkuşağı kasırga ve tamtakır mutfak dolabı kadar olağan bir parçası olduklarının.
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
"En ufak bir kasırga patlamadan, boyumu aşmayan bir denizde gemim dibe vurmuş."
Reklam
Şu kızıl dumanları, bir yanardağa yaraşan şu alevleri, yer sarsıntısını andıran şu gürültülü zangırtıyı, kasırga ve fırtınalarla yarışan şu korkunç homurtuları insanoğlu tek başına yaratmıştı ve yine onun eliydi kendi kazdığı derin bir kuyuya şu ergimiş maden Niagara'sını akıtan.
“Kasırga, ağaçları yerinden söker. Ama başı yerdeki otlara şifadır. Gönül, sen de Allahʼa karşı ot gibi mütevazi ol da rahmete eresin” (Mesnevi, Cilt 1).
Hangi türküye uzansam suskunum sana Ağıt ağıt, özlem özlem suskun Tut ki vurulmuşum Aşktan ve kandan bir damla olmuşum Bir saçlarının rüzgarına Bir de ağzının kıyılarına konmuşum Hangi dalga silebilir beni senden Hangi kasırga koparabilir Ben saç tellerinde bir ezgi olmuşum Coşkuların her şahlanışında Sana deprem deprem susmuşum Ve sana susmaktan inan ki yorulmuşum
Sappho [MÖ- 610-580]
"Hiç uyarmadan kasırga nasıl sökerse meşeleri kökünden öyle sarsıyor yüreğimi aşk."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.