"Altmışıncı yaşı eşiğinde dileğinin ne olduğu sorusunu şöyle yanıtladı: "Bu altmışıncı yılımda, bizim orada, halkımın arasında, halkımla baş başa, göz göze olmak, ne diyebileceksem, ona, o her şeyden güçlüye, o neylerse güzel eyliyene söylemek, hesap vermek isterdim. Olmadı. Olamıyor. Yine de söyliyeceğim şu: Onu düşünmeyi bir an bile
Tarihi Değiştiren Diktatörler, Ali Çimen’in ‘Tarihi Değiştirenler’ serisinin bir kitabı. Nisan 2010’da ilk baskısı yapılmış. Dünya tarihine, tabii ki menfi manada damgasını vurmuş olan belli başlı diktatörleri anlatıyor kitap.
Kimler mi var? Stalin, Hitler, Mussolini, Mao, Pol Pot, Salazar, Franco, Bokassa, İdi Amin, Pinochet, II. Leopold,
(Şubat Ayı Öykü Etkinliği)
Taş çatlasın otuz beş yaşındayımdır. Camekandan öyle gözüküyor. Erken yıpranmış bir genç veya kendine iyi bakmış bir orta yaşlı olma ihtimalim de var. Yakışıklı değilim. İnsanın kendisine çirkin demesi öyle kolay değil de işte karanlığım biraz çirkinim. Bir şiirdendi sanki bu. Şiir falan hatırlıyorum.
Sevgili Erdal;
Bu zor geçen son günlerimde bana o kadar derman oldun ki, seni, yaptıklarını, Türk edebiyatına katkılarını hayatım boyunca minnetle anacağım.
Erdal Öz 1935 doğumlu, yani bu dergicilik, edebiyat sohbetleri mektuplar konuşulduğunda en erken mektup tarihi 1956 olduğuna göre Erdalcım henüz 21 yaşında, gerçi 17 yaşında yayınlanan
Yazdıklarım hiç bir şekilde siyasi içerik veya siyaset içermiyor.!!!
Burada yazılanlar insanları veya tarafları kötülemek için yazılmadı.!
Hatırlatma ve kim olduğumuz hakkında.
BİZ BİR MİLLETİZ
Canım ülkem
Sana ne yaptılar böyle, bize ne yapmaya çalışıyorlar? Sen ki yedi cihana hükmetmiş sen ki dünyada barışı kardeşliği adeleti sağlayan bir
Çiçeron ne demişti?...
Roma Devleti'nin en güçlü olduğu günlerde, Roma'nın en
güçlü hatibi ve düşünürü Çiçeron, devletin karşılaşacağı tehlikeleri sayarken, bu tehlikelerin en başında "hain gelir..." demiştir.
Hainlerin tehlikesi, düşman tehlikesinden önce gelir. Çünkü
düşmanın kim olduğu, yeri ve bayrağı biliniyor. Hainlerin nerelere sinsice sokulduğunu bilemezsiniz, yeri ve bayrağı belli değildir.
...
...Ve Çiçeron, M.Ö. 43 yılında hainler tarafından katledilir.
Türkçeye "Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın adıyla" şeklinde tercüme edilebilir.
1. Elif, Lâm, Mîm,
2. Bunlar, "kitâb-ı hakîm''in âyetleridir.
3. Muhsinler için bir hidâyet ve rahmet olarak.
4. Onlar ki, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve âhirete yakînen inananların ta kendileri de onlardır.
5. Onlar var ya,
Falih Rıfkı Atay, Batış Yılları adlı eserinde şunları yazıyor:
"Kendime ilk defa ne zaman Türk dediğimi pek hatırlamıyorum. Bizim çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden ve 'Osmanlı' idik. İlmihallerde baş dersimiz 'Din ile milliyetin bir olduğunu öğrenmekti'.
Vatan sözü yasaktı. Onu ben büyüyüp de Namık Kemal'i okuduğum günlerde kitapta gördüm. Kulağımla ancak Meşrutiyette duydum. Padişah kulları idik. Okul çıkışlarında sıraya girer, 'Padişahım çok yaşa' diye bağırırdık."
Başkomiser Kenan, Sancar' ın boynundan tutup boğarcasına sıkarak : " Bu şerefsizi öldürüp kör kuyuya atalım, kim uğraşacak yok mahkemeydi yok savcılıktı zaten biliyoruz katil olduğunu. Günah da değil, kimse arayıp soramaz bu haini."