Babasının da çile çekmiş olacağı hiç aklına gelmiyordu.
Biri bunu söyleyecek olsa, Mary, " Ne çilesi " derdi.
" O bir erkek, öyle değil mi? İstediğini yapar "
Annesinden yavan bir feminizm kalmıştı ona,
Kendileri yerlileri insanmış gibi davranmaya hazırlanmışlardı. Ama katıldıkları toplumun kurallarına da karşı gelemezlerdi.
Değişmeler uzun zaman almazdı.
Tabii, kötü bir insana dönüşebilmek zordu. Ama çok geçmeden kendilerini " kötü " olarak düşünemeyecekleri noktaya gelirlerdi.
Polisler onu gözden kaybetmeden izleyerek kendi haline bıraktılar; çünkü Dick Turner deli de olsa bir beyazdı ve yerliler de polis bile olsalar beyaz tene el suremezlerdi.
Her şeyden evvel Leibniz, Lessing ve Herder adları zikredilmeli; bunlar, İslam'ın insanî, açık görüşlü bir zihniyetle âdil bir muameleye tâbi tutulmasını sağlamaya gayret etmişlerdir. Lessing Nathan der Weise (Bilge Natan) başlıklı dramıyla dinî toleransın baş temsilcisi sayılmaktadır. Rettung des Hier [onymus] Cardanus (1752) (Hieronymus Cardanus'un Kurtuluşu) başlıklı eserinde de bir Müslüman'ın ağzından- İslam'a hitap eder; İslam ki Lessing indinde bir akıl dinidir. Herder ise geri kalanını yapar. Herder, Ideen der Philosophie einer Geschichte der Menschheit (İnsanlık Tarihinin Felsefesine Dair Fikirler), 19. Bölüm: Reiche der Araber (1791) (Arap Krallıkları) başlığı altında Hz. Muhammed'in "Allah'ın birliği inancı için ulvî heyecanını" ve "temizlik, namaz ve hayır işleri yoluyla O'na hizmet etme tarzını" takdir eder.