İnsan kadınını ne kadar sevmelidir ki,nihayet onu aşacak ve Leyla’yı Mevla ile değiştirecek hale gelsin… Ve ondan sonra hem de kadınla elele büyük rejime istidat kazansın… Bir kadın istiyor…Bir kadın ki,erkeği kelimelerden iğrenmeye başladığı an susmayı bilsin…Bir kadın istiyor…Bir kadın ki, erkeğinin şahsiyetini manto gibi giysin ve sihirleri ürkütmemek, cazibe mevcelerini darıltmamak hünerinden(estetik) bir idrakle anlayışı olsun…Bir kadın istiyor…Bir kadın ki,erkek zekasını kat kat aşan bir içgüdü sayesinde her an yenilenmek,asla tükenmemek gibi bir sanat tılsımı içinde,insana şah damarından daha yakın Allah’a yol verebilsin…Ve bütün bunları hiçbir ukalalığa yeltenmeksizin sihirbazca yerine getirebilsin…Daima mahkum olduğu noktaları kollayabilsin ve o nokta göründü mü hemen silinmeyi,kılçık taraflarını gizlemeyi kestirebilsin… Hani o kadın?
Sanat, yeryüzünde ve insanların içinde olup bitenleri, çöplükle sarayı aynı hakikatten uzak ve güzelleştirici örtüye bürüyen ay ışığı gibi, tatlı bir yalan bulutunun arkasından göstermeye mecburdu, sanat eserinden faydalanabilecek durumda olanlar, her şeyden önce avunmak, oyalanmak istiyorlardı; sanatkârın ekmeği de işte bu tatlı rüya meraklılarına bağlıydı.
Reklam
Her yer puttu; üstelik bu putlar cahiliye Arabistandaki gibi taştan tahtadan değil, etten kemiktendi. İnsan kendisine dahi kendisi ile kavga etmeden teslim olmamalıyken, kimileri tereddüt etmeden birilerine kul köle oluyorlardı. Diplomayla belgeyle tezle evrakla resmi mühürle adam olunduğunu sanılıyordu… Birileri birilerine kim olması gerektiğini
Kaydettiğimiz gibi, cemiyete yüzde yüz denkleşme ve emek vahitleri arasında tesviyelenme imkânsızlığı, sanılmamalıdır ki; sımsıkı korunması, körüklenmesi ve geliştirilmesi lâzım bir hal, bir prensiptir. Tamamiyle aksi!.. Bu hal, hikmet icabı, bir zaruretin ifadesi; bu zaruret de, imkân nispetinde giderilmesi için ebedî bir mücadele mevzuu... Hayatı fışkırtan saik de, işte bu mücadeleye hız verici zıt kaynaklar... Nasıl saf bir sanat telâkkisi, bulmayı değil, sonsuz bir aramayı hedef tutarsa, cemiyet de tezatlarını kapatmaya doğru ebedî bir gidişi, varmanın aslâ mümkün olamayacağı şuuru içinde gaye edinmek borcudur. Yine dokunduğumuz gibi belli başlı bir sınır içinde ıstırap, mefkûrevî huzurun geçidi olarak bir nimettir; ve hissi iptal edilmiş uzuvdaki ağrısızlık gibi, ıstırapsızlığın ıstırabından büyük acı yoktur.
Sanat bir ifadedir; her devir, her medeniyet başka türlü duyar ve tabii olarak başka türlü ifade eder. Bence en iptidai zenci müziği bile sanat eseridir.
Sayfa 158Kitabı okudu
300 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Israti...Diğer kitaplarından bazılarında olduğu gibi, "Akdeniz" de de Adrien Zograffi olarak karşımıza çıkıyor. Ne diyordu yazarımız? : " Ben namuslu bir Adrien Zograffi yazacağım, Jean Christophe' taki den daha az olacak sanat yanı, hiçbir belge değeri de taşımayacak. Ruhu bir yana bırakılırsa hiç bir benzerlik olmayacak
Akdeniz
AkdenizPanait Istrati · Araf Yayınları · 20131,579 okunma
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.