Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Laiklik
Görülüyor ki, dini işlerin siyasi işlerle baş başa yürümesi Mısır devletini başka sebep ve amillerin de tesiri ile zaafa uğratmış ve inhilale doğru götürmüştür.
Sayfa 181Kitabı okudu
291 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Amerikalı Türkiye ve Ortadoğu uzmanı olan tarihçi Justin McCarthy’nin daha önce Ölüm ve Sürgün isimli kitabını okumuştum. Ölüm ve Sürgün kitabı, Türklerin, Rus ilerleyişi karşısında Balkanlar ve Kafkaslardan geçilmesini ve bu süreçte uğradığı soykırım ve sürgünleri konu almaktaydı. Yazar yaşadığı ABD’de, Türklerin soykırım yapmadığına dair
Türkler ve Ermeniler (Osmanlı İmparatorluğu'nda Milliyetçilik ve Çatışma)
Türkler ve Ermeniler (Osmanlı İmparatorluğu'nda Milliyetçilik ve Çatışma)Justin McCarthy · Türk Tarih Kurumu Yayınları · 20204 okunma
Reklam
478 syf.
·
Puan vermedi
Okay (1931-2017), İslam Ansiklopedisi’nin on altıncı cildinde yazdığı ‘’hatırat’’ başlıklı madde başında ilk olarak hatıratın, edebi bir kavram ve terim olduğundan ve ilk örneklerine tarihsel değeri yüksek metinlerin içerisinde bulabileceğimizden söz eder. Söz konusu metinler tarih, seyahatname, rûzname, menâkıp, tezkire, muhtıra ve mektuplardır.
İbrahim Efendi Konağı
İbrahim Efendi KonağıSamiha Ayverdi · Kubbealtı Neşriyatı · 2021746 okunma
Unutulmamalıdır ki, Bir ülkenin güçlü olması sadece de nüfus kalabalığı ve arazi büyüklüğü ile ölçülmez. Güçlü bir istihbarat teşkilatı ve elde edilen bilgileri cesurca uygulayabilecek siyasi ve askeri gücün birleşimi ülke insanlarına vereceği özgüvenle her şeyin üstesinden gelinebileceğini tarih bize göstermiştir.
'Kürd sorunu' demek büyük bir yanlışlıktır, çünkü mesele toprakla ilgilidir. Yani 'Kürdistan sorunu' dur. 'Kürd sorunu' söylemi sadece yurtdışındaki Kürdler için kullanılabilir. Kürdistan işgal edilerek, parçalanmış ve siyasi statüsüz bırakılmış bir ülkedir. Bu üç gerçeklik birbirini etkilemektedir. Parçalanması işgal edilme- sini kolaylaştırmaktadır. Fakat statüsüz bırakılması dikkat çekicidir. 1639'daki Kasrı Şirin Anlaşması'ndan bu yana bu parçalanmışlık gerçekliği vardır; ancak sınırlar gevşektiler, yani her ne kadar ikiye bölünmüştüyse de sınırlar sıkı değildiler, gidiş geliş ve karşı tarafa geçiş kolaydı. Kürdler için Birinci Dünya Savaşı döneminde iki önem- li anlaşma var: SykesPycot Anlaşması (1916). Biz Kuzey Kürdleri bu anlaşmadan pek haberdar değiliz. Biz Lozan'dan (1923) konuşurken, Güneybatı'da SykesPycot'u konuşurlar, onlar da Lozan Anlaşması'nı bilmezler. Bu bile Kürdistan'ın parçalanmışlığının sonuçlarından biri- ni göstermektedir. Yani ulusal tarih bilincinin oluşmasına engel teş- kil etmektedir. Paris Konferansı'nda (1919) "manda" kavramı kulla- nılmıştır. O zaman koloniler vardı, Afrika vb. yerlerde. Fakat Kürdleri statüsüz bıraktılar. Kürdistan sorununun 20. yüzyıldan 21. yüzyıla geçmesinin en önemli nedeni budur. Birlikte bölme, parçalama ve statüsüz bırakma. Kendine özgü, benzersiz bir örnektir. Belucistan ve Bask Ülkesi Kürdistan'ın bu durumuna biraz benzer olabilir.
Bu konuda da [Goeben - Breslau] İngiliz iddialarının hemen sahiplenilmesi, birtakım can alıcı suallerin cevapsız bırakılmasına yol açmıştır. Her şeyden önce İngiliz donanmasının sıcak takibi altında olan Alman zırhlılarının geri çevrilmesiyle tarafsızlığın muhafaza edilmiş olacağını, gerek uluslararası hukuk, gerekse en temel çıkarların korunmasına yönelik siyaset pratiği açısından söylemek olanağı yoktur. Tarafsızlık, pasif değil aktif ve değişime dönük bir statü olduğuna, bu sebeple de tanım gereği aynı zamanda yeri ve zamanı geldiğinde taraf seçebilmek özgürlüğünün muhafaza edilmesi olarak telakki edilmek gerektiğine göre, Alman zırhlılarına sığınak sağlanmamış olması halinde Almanya'nın kaybedilmiş, tarafsızlığın anlamını yitirmiş olacağına kesin gözle bakmak gerekirdi. Hukuken “sığınma” talep etmiş olan Alman zırhlılarının İngiliz donanması tarafından yok edilmelerine cevaz vermiş olmak, yıllardır süren Osmanlı karşıtı İtilaf politikaları ve Çarlık'ın emellerinin niteliği de ortadayken Almanya'yla ittifakı havaya uçurmuş olacak, bu defa da Almanya'nın tüm hiddetinin Osmanlılara yönelmesine yol açacaktı. Galiplerin anlatısı, meselenin bu yönleri üzerinde hiç durmamakta, Osmanlı hükümetinin nasıl olup da Almanya'yı karşısına alabileceğini hiç soruşturmamaktadır. Bu hususu Rauf Orbay, “Almanlar bizi bırakmış olsalardı, bittik demekti” ifadeleriyle siyasi hatıratında açıkça dile getirmiştir.
Sayfa 330
Reklam
Türk Gazetesi için Türklüğün askeri, siyasi ve medeni geçmişi yalnız Hüdavebdigâr'lardan, Fatih'lerden, Selim'lerden, İbn-i Kemal'lerden, Nefi'lerden, Baki'lerden, Evliya Çelebi'lerden teşekkül ediyor; Oğuzlara, Cengiz'lere, Timur'lara, Uluğ Bey'lere, Farabi'lere, İbn-i Sina'lara, Teftazani ve Nevai'lere kadar varanıyor...
GENÇ TÜRKLER HAREKETİ NE ZAMAN BAŞLAR? - Bitkin Ordu
Ama asıl facia, imparatorluğun iç yapısında, iç idaresinde oynanır. Ordu, donanma, tam bir halsizlik içinde çökertilir. Mali esaret tamdır. Siyasi haysiyetsizlik, utanç verecek dereceye varır.
Sayfa 13 - Remzi KitabeviKitabı okuyor
GENÇ TÜRKLER HAREKETİ NE ZAMAN BAŞLAR? - Hasta Adam!
Çünkü eski nizam artık hastadır. Tanzimat bekleneni getirmemiştir. Fazla olarak imparatorluğu, yabancı sermayeye borçlandırma suretiyle, tam bir siyasi ve iktisadi kontrol altına da sokmuştur. Milletlerarası deyişiyle Osmanlı Devleti, Hasta Adam'dır. Bu hastalığı, Yeni Osmanlılar ve Birinci Meşrutiyet de giderememiştir.
Sayfa 13 - Remzi KitabeviKitabı okuyor
Devlet adamlarının sufi çevrelerle ilişkisinde bütün bunların dışında, tasavvuf mensuplarına ve onların yaşam biçimlerine sevgi ve temayül, hatta müridâne bir bağlılık da önemli rol oynamaktadır. Bu konuda önemli bir örnek, Moğol hanı Ahmed Teküder'dir. Müslüman olması sebebiyle Ahmed ismini alan bu hükümdar, Moğol tahtına oturduktan sonra
Sayfa 62 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, İktidar Desteği
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.