Yaşama amacımızın mükemmeli bulma ve onu açığa çıkarma olduğunu anlamak için diğer yüzlercesi daha yaşandı. Şimdi aynı Kural geçerli, tabii ki diğer dünyayı bir öncesinden öğrendiklerimizle kurarız . Fakat hiçbir şey öğrenilmemişse , sonraki yaşam öncesinin aynısı olacaktır aynı sınırlar Ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar.
"Bu dünyada, yol parasını ödeyen suç özgürce ve pasaportsuz seyahat edebilir; oysa fazilet, eğer fukaraysa, bütün sınırlar da durdurulur gemi arkadaşlarım."
Klasik anlamda bütün filozoflar veya daha doğru bir deyişle klasik -yani "bilgelik peşinde koşmak" anlamında- felsefenin kendisi, insan bilgisine sınırlar konulmasından pek hoşlanmaz. Nitekim, bu anlamda bir Platon, Aristoteles, Farabi, Hegel vb. için insan bilgisinin sınırları diye bir sorun yoktur. Başka bir deyişle, insan, sahip olduğu bilgi yetileri aracılığıyla Tanrı, ruhun özü, evrenin kaynağı, insanın kaderi gibi sorular da içinde olmak üzere her türlü soruyu, felsefi anlamda upuygun (adequate) bir biçimde cevaplandırabilir. Bunların yanında, insan, yine bu yetilere dayanarak doğru ahlakî davranışın, doğru siyasî yönetimin, güzel olanın ilkelerini de ortaya koyabilir.
Sınırlar kadar hiçbir kısıtlamadan sıkılmadım ve kendi sınırlarım içinde sınırsızlığımı kurdum. Hiç değilse bana özgü bir sınırsızlık, kendi suskum, kendi çığlığımın sınırsızlığı.
Hastalığın tezahür ettiği beden bölgesi, güvensizlik hissine neyin neden olduğuna bağlıdır. Örneğin, kendi ihtiyaçlarınızı rafa kaldıracak kadar ailevi sorumluluklar altında ezildiğinizi hissediyorsanız, hissettiğiniz güvensizlik kemiklerinizde hastalık yaratacaktır. Kendinizi umutsuz ve çaresiz hissetmeniz kanınızda hastalık yaratacaktır. Kendinizi tamamen yalnız ve ailenizden dışlanmış hissetmeniz bağışıklık. sisteminizi hasta edecektir. Ve çevrenizdekilerle sınırlar oluşturamamanız cilt hastalıkları olarak tezahür edecektir.