Eskiden bu hem insanlığa hem de bireylere seslenilen "memento mori", sürekli acı veren bir dikendi veadeta ortaçağ bilgisinin ve bilincinin doruk noktasıydı. Yeni çağın bu sözün karşısına çıkarttığı "memento vivere*" sözü ise açık konuşmak gerekirse, henüz oldukça boğuk çınlıyor tam gırtlaktan gelmiyor ve adeta samimi olmayan bir yanı var. Çünkü insanlık hala memeoto mori'ye sıkı sıkıya bağlı duruyor ve bunu da evrensel tarihsel gereksinimiyle ele ve riyor: bilgi, en güçlü kanat çırpışlarına karşın henüz özgürlüğe uçamadı, derin bir umutsuzluk duygusu kaldı geride ve şimdi tüm yüksek eğitimi ve kültürü iç sıkıntısıyla kararta o tarihsel renge büründü. Bir insanın yaşarnındaki saatierin tümü içinde en sonuncusunu en önemlisi kabul eden, genel olarak dünyadaki yaşamın sona ereceği kehanetinde bulu nan ve tüm yaşayanları, tragedyanın beşinci perdesinde ya şamaya mahkum eden bir din elbette en derin ve en soylu kuvvetleri heyecanlandırır, fakat her türlü yeni-yetiştirmeye, cesurca-denemeye, özgürce-arzulamaya karşıdır; bilinmeye ne doğru yapılan her uçuşa karşı çıkar, çünkü sevdiği, umut ettiği bir şey yoktur orada: oluşum halinde olanın ortaya çıkmasına ancak istemeye istemeye izin verir: onu, zama nı geldiğinde var olmaya ayartan olarak, varoluşun değe ri hakkında yalan söyleyen olarak bir kenara itmek ya da feda etmek üzere.
*Memento mori (Lat.): Ölümü anımsa; Memento vivere (Lat): Yaşamayı
anımsa. (ç.n.)
Resos'un Trakya kültüründe zamanla atlı kral tanrı imgesine dönüştüğü görülmektedir.
İnsanı içten etkileyen, derin üzüntüye yol açan acı ölümler tragedyaların ana temasıdır. Olaylar bir gün içinde gelişir ve sona erer. Tragedyanın amacı insanları yıkıma sürükleyen yanlış tutumlar ve düşüncelerle yüzleş tirmek, olabilecek felaketleri önceden gösterebilmek, suçluyu bularak ruhu eğitmektir. Oysa eserinde kral Resos'un ölümünü ele almış olmasına karşın, Euripides burada bizi tragedyaya özgü içsel psikolojik tahlillere gö türecek bir kurguya kalkışmamıştır. Yalın şekilde Troya savaşının durumu ve yardıma gelen çok güçlü bir kralın savaş meydanında çarpışarak değil, uykuda yakalandığı ölümü söz konusudur. Fakat böyle bir ölüm tarzı halkı için onur kırıcıydı. Eserin özü de bu olsa gerek. Çünkü ko nunun dönemin bir diğer önemli tragedya yazarı olan Sophokles'in bir eseriyle benzerlik taşıdığını belirtmekte yarar vardır.
ResosEuripides · İş Bankası Kültür Yayınları · 2011469 okunma
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır.
Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz:
– Giriş
– Kitapla İlgili Düşüncelerim
– Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi
– Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi
– Turin
Sonra bir gün anneler de ölür
Böcekler ve kertenkeleler ölür
Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca
Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür
Sonra o gün çocuklar da ölür
Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
sonra bir gün anneler de ölür
böcekler ve kertenkeleler ölür
boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca
sivrisinekler ve kâğıttan kayıklar ölür
*
sonra o gün çocuklar da ölür
*
biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
Şubat ayını 6 kitapla tamamlamış bulunuyorum. #Tavsiyeniteliğinde okuduğum kitapları bırakmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim😊 (En alta geçen 25 ayın kitaplarını da bırakacağım. Yorum, fikir ve düşüncesini merak ettiğiniz kitapları sorabilirsiniz.)
ŞUBAT AYI
1-Alınyazısı Saati(Sezai Karakoç)
2-Tasavvuf Bahçeleri(Necip Fazıl
Kimi zaman Tanrı'yla boğuşmak gerek. Her insan, bir an geliyor, yaşamında bir tragedyanın ortaya çıktığını görüyordu; bu, bir kentin yıkılması, bir çocuğun ölümü, kanıt gösterilmeden yapılan bir suçlama, onu yaşamı boyunca sakat bırakacak bir hastalık olabiliyordu. İşte o anda, Tanrı onu Kendisiyle boy ölçüşmeye ve sorduğu soruya cevap
Ocak ayını 8 kitapla tamamlamış bulunuyorum. #Tavsiyeniteliğinde okuduğum kitapları bırakmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim😊 (En alta geçen 24 ayın kitaplarını da bırakacağım. Yorum, fikir ve düşüncesini merak ettiğiniz kitapları sorabilirsiniz.)
OCAK AYI
1-)Ansızın Yola Çıkmak(Rasim Özdenören)
2-)Ölüm ve Ötesi(İmam Gazali)