Onların en büyük silahları, ortaya yaydıkları yalan propagandalardı. Onlar ellerindeki imkânlarla, safi dimağları ifsat etmeyi kendilerini en büyük vazife bilirlerdi.
Azeri Türkü de, bütün medeniyetle fazla bozulmamış, temiz kalmış Türkler gibi mükrimdir. Yarın için yiyeceği olmayan bir Azeri bugünkü yiyeceğini misafiri ile taksim etmeyi bir vazife bilir. Hele bu misafir bir Türkiye Türkü, bir büyük ağabey olursa!
Turan: Ne oldu da Müslümanlar birden bire böyle geriledi? Yani İslam dünyasına ne oldu da bilimlerle birden bağımızı kopardık?
Sezgin: Evet, o hakikaten çok zor, çok karışık bir mesele. Bu, 1-1.5 saati alacak bir mesele. Zira 1956 yılında Fransa'da, bir de Frankfurt'ta iki kongreye büyük oryantalistler konu yaptılar fakat
Görülüyordu ki bir heva ü heves için, bir vehm ü hayal için, Türkiye halkını mahvetmek istiyorlardı. Hilâfet ve halifeye vazife ve salâhiyet vermek fikrinin mahiyeti bundan ibaretti.