Küçük burjuva arada sırada şehri dolduran, yeşili yok eden pis bloklardan yakınabilir. Ama oğlu, yeğeni bu tip yapsatcılık işlerine soyunan biriyse ona kötü gözle bakmak aklına gelmez, övünür, "memlekete yatırım yapıyor" der.
Benim psikanaliz kuramıyla ilgili tatminsizliğim bu kuramın toplumsal cinsiyeti hiiç değişmeyecek bir gelişme edimi olarak sabitleştirmesinden değil (yapısalcılar bu noktada yetince çaba göstermiştir ve Lacancılar'a bu konuda hiçbir suç yüklenemez), kültüre özgü yapısal dezavantajların muhtemel etkilerini tamamen açıklayamamasından kaynaklanıyor.
Sayfa 204 - Üçüncü Bölüm: MODERNLİK VE KADIN/ERKEK KİMLİKLERİ, Erkeklik ParadokslarıKitabı okudu
Reklam
Birçok şeyin seninle ilgisi yok. Benimle de ilgisi yok. Ne kehanetle ne de lanetle ilgili. Ne DNA'yla ne de düzensizlikle. Yapısalcılık yüzünden olmadığı gibi, üçüncü sanayi devrimi yüzünden de değil. Hepimizin böyle çöküp gitmesi, dünyanın kurgusunun çöküş ve yitim üzerine kurulu olmasından. Bizim varlığımız o prensibin gölgesinden başka bir şey değil. Rüzgâr eser. Hırçın rüzgârlar da vardır, insanın ruhunu okşayan rüzgârlar da. Fakat tüm rüzgârlar, gün gelir yitip gider. Rüzgâr cisim değildir. Havanın yer değiştirmesine verilen genel bir addır yalnızca. Kulak ver, bu metaforu anlamaya çalış.
78 syf.
10/10 puan verdi
ah sel yayıncılık. seni protesto ediyorum öncelikle. umarım bu yoruma bir gün denk gelirsiniz. bizi ayrıntı yayınlarına muhtaç bırakıp gitmeniz hiç hoş değil öncelikle bunu belirteyim. sel yayıncılıktan çıkan hemen her kitap niteliklidir. boş kitap bulamazsınız. kaynakça noktasında da oldukça faydalı işler yapmaktaydılar ancak artık onlar olmadan dönüyor dünya. neyse kitap analizine başlayayım; kitap 1950 yılından günümüze kadar gelen süre içerisinde toplumsal hareketlenmeler neticesinde değişen toplumsal algı ve parametreleri yeniden işleyerek Foucault'nun kadınların özgürleşme ve eşitlik mücadelesini nasıl gördüğünü inceler. -ki Foucault bu noktada oldukça önemli bir isim. Derrida ise dilin kelimelerin içinden ortaya çıkan bilinç karşısında kadının mücadelesini işler. yapısalcılık sonrası dönemde (buna post-yapısalcı dönem de diyebiliriz) kadın ''üretilmiş'' bir özgürleştirme modeli ile yeni nesil köle olarak yeniden yorumlanmıştır. Foucault ve Derrida da öncelikle bunu teşhir eder. kimi feminnist teorisyenler post-yapısalcılığın tuzağına düşerek kadının özgürleşmesini postyapısalcı teorilere ilişkilendirseler de postyapısalcı teorinin kültürel relativizme düşme, retoriğin ötesinde eylem üretememe noktasına savrulma gibi çıkmazlarının olduğunu derin bir analizle ortaya koymaktadırlar. Foucault yine insan ötesi analizlerde bulunmuş. akademik dili iyi olan herkese tavsiye ederim.
Foucault ve Derrida'da Feminizm ve Ayırım
Foucault ve Derrida'da Feminizm ve AyırımRoy Boyne · Sel Yayıncılık · 201032 okunma
Yapısalcılık
...Zira insanların düşüncelerinin kendilerine ait bir mülk, tek başlarına yarattıkları birer nesne olduğu fikrinden kurtulmak gerekiyordu. Kabul edilmesi gereken acı gerçek, insanların, aşkın düşünce sistemlerinin değiş tokuş edilebilir birer konuşanı olduklarıydı.
Sayfa 54 - KollektifKitabı okudu
Kafka'nın yazdıkları tekrar tekrar okunabilir, her okuyuşta yeni bir şeyi açığa çıkarır, varoluşçuluktan yapısalcılığa ve sömürgecilik sonrası döneme kadar her eleştiri ekolü için malzeme oluşturur.
Reklam
387 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.