ABDURRAHMAN'IN KALBE DOKUNMASIDIR (4)
döndüğüm o boşluğu kalbim bildim Abdurrahman -
İntifasını kaybetmiş kuşların tesellisidir dünya
Saçlarından asılmış rüzgar medeniyetleri....
Koşmayan atların varlığı gibi depreşen naz
Yaşamaktan ezberlenmiş bir kitap gibi Yazgıdan geçirir
Hz.Sad el-Esved Allah'ın bir garip kullu, kimsesiz ve hiçbir malı olmayan ama gönlünde Allah aşkı taşıyan siyahi bir genç.
Birgün derdini peygamber efendimize açmak için mescide geldi. Onu hor görmüşler, kalbini kırmışlardı. Şöyle söyledi güzel yürekli Sad," Ya Resûlullah yüzümün siyahlığı cennete girmeme engel midir?" ve sonra
Kampanya: Atsız Affedilmelidir!
Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Birinci defa
يَا بَاقٖى اَنْتَ الْبَاقٖى
dedim, dünya ve dünyadaki Abdurrahman gibi hadsiz alâkadar olduğum ahbapların zevalinden ve rabıtalarım kopmasından neş'et eden hadsiz manevî yaralar içinde bir ameliyat-ı cerrahiye nevinde bir tedavi başladı.
İkinci defa
يَا بَاقٖى اَنْتَ الْبَاقٖى
cümlesi bütün o hadsiz, manevî yaralara hem merhem hem tiryak oldu. Yani sen bâkisin; giden gitsin, sen yetersin. Madem sen bâkisin, zeval bulan her şeye bedel bir cilve-i rahmetin kâfidir. Madem sen varsın, senin varlığına iman ile intisabını bilen ve sırr-ı İslâmiyet'le o intisaba göre hareket eden insana her şey var. Fena ve zeval, mevt ve adem bir perdedir, bir tazelenmektir; ayrı ayrı menzillerde gezmek hükmündedir diye düşünüp tamamıyla o hırkatli, firkatli, hazîn, elîm, karanlıklı, dehşetli halet-i ruhaniye; sürurlu, neşeli, lezzetli, nurlu, sevimli, ünsiyetli bir halete inkılab etti. Lisanım ve kalbim, belki lisan-ı hal ile bütün zerrat-ı vücudum "Elhamdülillah" dediler.
Ebû Saîd Abdurrahman İbni Semüre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:
Kimseden yöneticilik görevi isteme! Zira bu görev sen istemeden verilirse, Allah yardımcın olur. Eğer sen istediğin için verilirse, Allah’dan yardım göremezsin.
“Bir de bir şeye yemin ettikten sonra başka bir davranışı daha hayırlı görürsen, hayırlı olanı işleyip yeminin için keffâret öde!”
Buhari
! İnsan normal hayatına bir güne başlar. Gün içerisinde farklı diyaloglar olur. İnsan birşeyler yaşar ve geçer. Sonra bir an olur ve bu hadisi şerifi görür. !
! Sen bir şeye meyletme ey insanoğlu. İşini doğru düzgün yapmaya çalışan insanların vicdanıyla da oynama!
Nefis Rabbisine düşmandır. Hatta ki, Cenab-ı Hakk nefse dese ki, "Sen benim sevdiğimsin hatta ki bana Cebrailden daha yakınsın" dese, ayrıca mukarreb melekleri de onun hizmetine verse nefis yine tatmin olmaz.
Abdurrahman'ibni Zeyd diyor ki: Babam bana "Bir kimseye bir şey bağışlasan, sonra senin selamının ona ağır geldiğini hissetsen, onu mahcûb etmemek için önce sen selam verme" dedi.
Kullarına her türlü ni'meti verip, başa kakmayan Hak Teâlâ insanlara ihsan, iyilik etikten sonra onu başa kakmayı haram kılmıştır. Çünkü kulun menn’i ;İyilik etikten sonra karşısındakini ayıplaması ve üzmesidir. Hak Teâlâ Hazretlerinin menn’i ise böyle değildir. Onun menni nimet verererek kullarını memnun etmek, hatta ihsânını artırmak ve unları hatırlatmatmaktir.