Dine karşı din / Saltanata karşı tanzimat
Biz de ekonomik düzenimizin, eğitim şartlarımızın, ailemizin ve toplumun dayattağı gelişimimizi baltalayan koşullandırmalar ve baskılar vardır tanzimat artığı.. Bu baskı saltanatı 1. tanzimat fermanıyla (saltanıyla) başlamış ve bugünlerimize kadar gelmiştir. Tanzimat fermanmaları, saltanatınımızı tanzim eden saltanatların fermanlarından başkaca da
“Sultan İbrahim Han”, “Deli İbrahim” olarak da bilinir. I. Ahmed ile Rum asıllı cariye kökenli Kösem Mahpeyker Valide Sultan'ın küçük oğlu, IV. Murad'ın öz kardeşidir. (...) 8,5 yıllık saltanatı boyunca Girit seferi, Azak'ın kuşatılması, Karadeniz kıyılarına Kazak korsanların baskınları, Anadolu'da Celalî ayaklanmaları,
Sayfa 282 - 18- Sultan İbrahimKitabı okudu
Tarih ve gerçekler
1927 Yılında "İki Yüz Bin Yahudi, Sekiz Yüz Bin Ermeni'ye" Kimsenin Ruhu Duymadan İsim, Soy İsimleri Türkçe'ye Çevrilerek Türk Kimliği Verildi.
Kripto Dediğimiz Bu 1 Milyon Yahudi ve Ermeni Kitle Hiçbir Zaman Yırtık Elbise Giymek Zorunda Kalmadı. Anadolu Halkı Açlık, Sefalet İçinde Yaşarken Bunlar Şatafat İçinde
Sultan Abdülhamid'in 24 Saati Nasıl Geçerdi
Kahveyi çok severdi. Buna karşılık, içki asla içmez, içenleri de hoş görmezdi. Hatta içkinin saraya sokulmasını katiyetle yasak etmişti.
Çok az uyurdu. Daima şafaktan evvel kalkardı. Sultan ata meraklıydı. Şehzadeliğinde ata biner ve araba kullanırdı. Saltanatı zamanında, sevdiği atları bahçede dolaştırır onlara pencereden bakardı. Hususî olarak "Ferhan"isimli bir atı vardı. Ona çok itimat gösterirdi.
Aziz İstanbul...
Bir gün beraberce Üsküdar'ı gezdiler. İlk önce vapuru iskelede beklememek için Mihrimah Camii'ni dolaştılar, sonra Üçüncü Ahmed'in annesinin camiine girdiler.
Türbeyi, küçük, bir meyve içi gibi döşeli camii Nuran pek beğendi. Vapuru çoktan kaçırmışlardı. Onun için bir araba ile Atik Valide'ye, oradan Orta Valide'ye (Pertevniyal Valide Sultan Camii) gittiler.
***Garip bir tesadüfle Üsküdar'ın bu dört büyük camii aşka, güzelliğe, yahut hiç olmazsa annelik duygusuna ithaf edilmişti.
-Mümtaz, Üsküdar'da hakiki kadın saltanatı var...
Ertesi gün Rum Mehmed Paşa Camii ile Ayazma Camii'ni ve Şemsipaşa taraflarını yayan dolaştılar. Birkaç gün sonra Selimiye Kışlası'nın etrafında kızgın güneş altında başıboş gezdiler. İstanbul'da açılan ilk hendesi caddeleri, o cazip ve mazi hulyası adlı sokakları, İstanbul akşamlarının hakiki ziyafet sofraları gibi gördükçe, garip bir mazi daussılası(yurt özlemi) onu yakalıyordu.
-İstanbul, İstanbul, diyordu. İstanbul'u tanımadıkça kendimizi bulamayız.
Bir araba ile Atik Valide'ye, oradan Orta Valide'ye gittiler. Garip bir tesadüfle Üsküdar'ın bu dört büyük camii aşka, güzelliğe, yahut hiç olmazsa annelik duygusuna ithaf edilmişti. Üsküdar'da hakiki kadın saltanatı var...
Sayfa 179Kitabı okudu
İlk Çin İmparatorlukları
Avrupalı tarihçiler dünya tarihini, geleneksel olarak, Ortadoğu’da başlayan ve Yunanistan ve Roma üzerinden Batı Avrupa’ya geçen bir tarih olarak görmüşlerdir. Oysa kuzey Çin’de ortaya çıkan bir uygarlık, Avrupa’dakilerin hepsini geçmiş, şu ya da bu şekilde 2000 yıldan fazla bir süre varlığını sürdürerek, insanlığın en önemli teknik
Cahillik ve taasup erbabının kin ve garazının yalnız son nefesine kadar sürmeyip daha ileri vardığı, Voltaire’i defnetme konusunda gösterilen engellemelerden anlaşılmıştı! Ancak Voltaire’in düşmanları bu kadarla da kanaat etmeyip şu cenaze alayından yirmi iki yıl sonra, 1814 tarihinde bourbonların saltanatı iade edişlerinden faydalanarak taassup erbabının nüfuzundakiler Voltaire’in kemiklerini Panthéon’dan çıkarıp dışarı atmaya karar verirler ve hükümetin göz yumacağından emin olduklarından ve zaten Panthéon Saint Geneviéve adıyla papazlara iade olunduğundan, bir gece Darphane müdürü puymorin ile diğer birkaç arkadaşı Panthéon’a gelip Volatire ile Rousseau’nun kemiklerini tabutlarından çıkarırlar, kilisenin gerisinde bekleyen bir arabaya götürürler. beş kişinin muhafazası altında bulunduğu halde araba tenha sokaklardan hareket edip gece yarısından iki saat sonra paris’in dışında boş bir yere ulaşılır; burada önceden kazdırılmış olan derin bir çukura Volatire ve Rousseau’nun kemiklerini atıp üstünü örterler. işte bu tarihten itibaren Volatire ile Rousseau’nun tabutu boş kalmıştır.
Sayfa 161Kitabı okudu
