Yüzyılın en büyük SPOİLER çalışması.
Kitabımız çok güzel. Öyle ki sizlere yer yer kendinizin araştıracağı yerler bile bırakıyor. Sanırım kitabı uzunca bir süre hem araştırarak hem de okuyarak devam edeceğim. Elimden geldiğince de alıntı yaparak ilerlemeye çalışacağım.
ÖNCÜLER
İlk bölümümüz “Öncüler” şeklinde ilk Türk devletlerini işliyor.
SPOILER SPOILER
Kitap içeriği hakkında bilgi içerir.
Allah’ın indirdiği bir kitapta, kutsal bir kitabın incelemesinde “spoiler” da olur mu diyeceksin biliyorum, ama olur. Nasıl mı olur? Bakalım nasıl olurmuş.
Okumadın ki sen bu kitabı, hem de hiç okumadın, onun için çok güzel olur “spoiler”, hatta en rahatsız edeninden. Sana sorsalar en başta
Kur'an'ı değerli kılan yazıldığı dil değil, içerisinde anlatılanlardır. Kısaca, kutsal olan Arapça sözlükler değildir. Kur'an'ın Türkçe mealini okumak Arapçasını okumaktan daha az sevap değildir, ama içinde yazılanları idrak edip hayatına uygulama imkanı sunduğu için Allah katında Türkçe Kur'an ve ezanın daha makul olduğuna şüphe yoktur.
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin
Ya nice okumaktır.
x-sonsuz
Amin Maalouf'un işbu kitabı yazması bizler için büyük bir şans. Müslüman bir coğrafyada (!) doğan katolik bir Arap'tır kendisi. Tabii bu kavrama istinaden hali haraptır da. Lübnan'da başladığı hayatına Fransa'da devam etmiştir. Kimlik bunalımlarını ya da
"Ey Zu'lKarneyn, Ye'cuc ve Mecuc, bu yerde bozgunculuk yapıyorlar.
Bizimle onların arasına bir sed yapman icin sana bir vergi verelim mi?" (Kef, 94)
Kuran'a göre bunlar dilleri anlaşılır şeyler değildir, İmam Hazin, Peygamber
Muhammed'in söyleşisinde bulunanlardan İbni Abbas'a dayanarak bu halkın
Türk olduğunu bildirir. Kendi dillerinden başka hiçbir dil bilmezler, onların
dillerini de hiç kimse anlayamaz diye vurgular, İslam tarihinde Türklerden
ilk kez böyle edilirdir. Hazin'in anlattıklarına göre Zulkarneyn bu Turk halkı
ile anlaşabilmek için tercümanlar kullanır.
Nitekim Muhammet'ten sonra gelen birçok Arap yazar, kutsal kitaplarda ve
Kur'an'da adı kotu bicimde anılan bu halkın Türkler olduğunu sürekli
vurgulamışlardır. 12. yüzyılda Antakyalı yaşayan Süryani rahibi Yakubi
bunlardan biridir. Vakayiname'de adlı kitabında, Yecuc Mecucler sorununu
ayrıntılı bicimde ele alır. Türk ırkı konusunda şu bilgileri verir: "Turkaye ya
da Tıırkaye milleti Yasef soyuna dayanır. çünku bunların soyları Magog=
Mecuc'dan gelir." Yakubi'nin yorumuna gore, Turk ırkının ilk yayılması MO.
510 yılında olmuştur, ikinci yayılması ise, yaşadığı donemdeki (12.yy)
Selcuklu yayılmasıdır.
Sonucta Yecuc Mecucler Turklerdir. Zulkarneyn sozkonusu şeddi Turk
ırkından korunmak icin yapmıştır. Turk adı da Arapca "Terk" sozundendir.
İmam Hazin bu sacmaları hadislere başvurarak, bilim adına belgeler. Turk
olarak kesinlik kazanan Yecuc Mecucleri şoyle tanımlar:
"Yecucler ayrı bir boy, Mecuc ayrı bir boydur. Her boy dort bin insandan
oluşur. Bunlardan bir erkek kendi soyundan eli silah tutan bir oğul dunyaya
geldiğini gormeden olmez.
O bir hidayet/rehberlik kitabıdır. O bir öğüt, hatırlatma (tezkira/zikrâ) kitabıdır.
İlk muhatapları olan Ümmî bir toplumun bildiklerini esas alarak, onlarla diyalog kurmuş, onları tevhid ve adalete, merhamete, insan olmanın ağır mesuliyetine çağırmıştır.
Allah'ın ilmi nâ mütenahi ise de, Allah'ın hitap ettiği muhatapları o çağın sıradan ümmi bir
Arapça öğrenmek "kutsal" bir ilim değildir. Arapça öğrenmek, bir dil öğrenmektir. Dil öğrenmek ise bir araçtır. O araç, amaç olamaz. Araçla bir yere varılır. Gaye bilinmezse araçlar amaçlaşır. Bugün "dînî ilimlerde" bu körlük yaşanmaktadır. Medreselerde, özellikle Afganistan, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi İslâmî ilimlerin tahsil edildiği yerlerde "araç ilimler" amaç olarak okutulmaktadır. Marifetullah dersleri yoktur. Linguistik çalışma yapmak sizin İslâm âlimi olmanızı otomatik olarak sağlamaz.