Arif Çağlar için
1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!
En geniş zamanlı bir şiir yazacağız
2. Harbi karşılık verecek ama herkes
Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:
3. Bir, Yeryüzüne nasıl dağılmıştır
Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?
4. İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha
Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?
5. Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır
Nice akar huruc alessultanlarda bayraksız davulsuz?
6. Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız
Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk
7. Çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali!
Hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız
8. Kurşunkalemle de olabilir
Yort Savul!
1976
Moğol kuşatmasının fazlasıyla etkili olduğu açıktı ama Moğol kuvvetleri de savunanları tüketemiyordu. Şianğ-yanğ'ı ve Fan-çınğ'ı Sonğ devletinin geri kalanından ayırmışlardı ama inatçı garnizonu dize getiremiyorlardı. Ağır kayıplar vermeden kalelere saldırmanın yolu yoktu, o zaman bile başarı kesin değildi. Ancak Moğol güçleri saldırmadan
Hamravat suyu dondu, Diclede dört parmak buz, Biz kuyudan işliyoruz kaba - kacağa, Çayı kardan demliyoruz. Anam sır gibi saklar siyatiğini, "Yel" der, "Baharın geçer". Bacım, ikicanlı, ağır, Güzel kızdır, bilirsin.
Raufla (Orbay) yolları ayrıldıktan sonra yaptığı altı gün süren Nutuk'ta Mustafa Kemal -her zaman geçerli olan, 'ben burada böyle ağır bir muhakeme yürütmekten içtinap ederim (geri dururum) ' girişini yaparak- Rauf ve arkadaşlarının belki de Anadolu' daki direniş hareketinin tehlikelerini göze almak yerine, İngilizlerin elinde Malta'ya sürgüne gönderilmeyi tercih etmiş olabileceklerini söyledi.65 Bu sözleri haksızlıktı. Rauf ( Orbay) cesur ve onurlu bir insandı. Ama hala padişahtan umudunu yitirmemiş olduğu için, başkentten ayrılmak istemeyen parlamentonun acemi, milliyetçi çoğunluğundan kopmaya henüz hazır değildi. Ne var ki, meclis Reisi Celalettin Arif 13 Martta kaçıp Ankara'ya gitti. - 1920 -
İnanç özgürlüğü içeren ayetlerle çelişen ayetler...
Medine'de 88. sırada inen ve genelde Bedir Savaşı'ndan söz eden Enfal Suresi'nin 12 ve 13. ayetlerinde, "Ben Allah olarak kafirlerin kalplerine korku salacağım; böylece siz de onların boyunlarını kesin ve parmaklarını da doğrayın" şeklinde çok ağır bir ceza tipini önermiştir.
Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
Sırtı alaçakır
Karnı sütbeyaz
Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
Yüreği ağzında öyle zavallı
Tövbeye getirir insanı
Tenhaydı, tenhaydı vakitler
Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı
Baktı otuzüçten biri
Karnında açlığın ağır boşluğu
Saç, sakal bir karış
Yakasında bit,
Baktı kolları vurulu,
Cehennem yürekli bir yiğit,
Bir garip tavşana,
Bir gerilere.