Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uzun uzun burnumu çektim. "Önemi yok, onu öldüreceğim!" "Ne diyorsun sen küçük; babanı mı öldüreceksin?" "Evet yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bi gün büsbütün ölecek." "Bu küçücük kafada ne büyük bir hayal gücü!"
Sayfa 165Kitabı okudu
Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bir gün büsbütün ölecek.
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
Önemi yok, onu öldüreceğim! ... ... Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bir gün büsbütün ölecek.
Sayfa 164
Yıllar önce, 1938 yılında doğmuş bir kadınla sohbet etme fırsatım oldu. Kocasının kendisini aldattığını anlattı. Garip olan şuydu: Biz konuştuğumuzda kocasının aldatmasının üzerinden elli iki yıl geçmişti. Ona, "Tamam ama aradan yarım yüzyıl geçmiş. Sen bu arada hayattan ne öğrendin? Kendi hayatının üstüne ne koydun?" diye sordum. "Ne yapacağım? Bir kenarda oturup üzüldüm. 'Bana bunu nasıl yapar?' diye dövünüp durdum... Beddua ettim." Yine sordum: "Tutturabildin mi bari?" "Tutturdum! Yirmi sene önce öldü..." "O halde yirmi yıl önce çıkmış artık hayatından. Sonraki otuz yılda ne yaptın?" "Daha fazla beddua ettim, 'Cehennemde yansın!' diye..." Sonunda artik dayanamadım: "Adam sana elli iki yıl önce yaptığının hesabını Allah'a verecek ama sen elli iki yıldır kendine yaptığının hesabını nasıl vereceksin?" Aradan elli iki yıl geçmiş, yaptığı ya da yapmadığı şeylerle bir ömrü heba etmişti... Hiçbir şey üretmeden, yapmadan, genel bir acı ve travmaya tutulmuş ve başarısızlıklarının tümünü de elli iki yıl önce yaşanmış bir olaya bağlamıştı. Düşünün bakalım, sizin de üzerinden yıllar geçtiği halde hâlâ zaman ayırdığınız, kafa yorduğunuz ve kendinizi mutsuz ettiğiniz böyle olaylar var mı? Sonra da şu soruyu sorun kendinize: "Zamanım böyle harcanacak kadar bol mu?"
Yüreği doğrudan yana olanların vicdanına sesleniyorum. Bizler ne yapıyoruz? Dünyayı seyretmenin ötesine geçebildik mi? Canımız yanmıyor mu geride kalmaktan? Sahi neden okumuyoruz? Okuyanlarımız neden anlatmıyor? Kendimizi kandırmak ve dünyadaki vaktimizi yine dünyalık elde etmek için kullanmak neden bizim vicdanımızı acıtmıyor? Normalleştirme
Artık düşünmüyorum kafam boş. (eskiden de çok dolu değildi de zaten, neyse) lakin bu bana bir sıkıntı yaratıyor nedense, düşünmemeyi düşünmek zorunda kalıyorum ve bu başka düşünceler yaratıyor ve bu böyle sonsuza kadar gidiyor. Duygularımı yaşayamıyorum, aşk, sevinç, hüzün, nefret, hepsi benden çok uzak. 14 olacağım daha bir kere bile aşık olmadım, ne zaman ağladığımı unuttum ve ne zaman gerçekten güldüğümü de. en azından bir duyguyu gerçekten yaşayabilseydim iyi olurdu, biri bana “ne tür bir insansın” dediğinde ağlak, neşeli, kinci veya romantik bir insan diyemeyeceksem ne yapayım hayatı. insanları anlamak zor, gerçekten zor, insan psikolojisi okusam bile anlayacağımdan şüpheliyim. tamam kabul ediyorum hümanist bir insan değilim ama nefretim de yok, peki onların bu nefreti neden. gidip onlara sorsam bana kişisel meselelerini anlatırlar peki benim meselelerim ne olacak. Onu bunu geçtim bir hayalim bile yok hiç bir şeyi başarmış, sona gelmiş bir kişi değilim. peki nedir bu ruh bu beden nedir bu aykırılık. ne yapacağım bilmiyorum. hayatımın iyi bir yönünü bulamıyorum. bedenim de hasta ruhumda. sanırım sıradan bir olmaya çalışacağım. iyi bir öğrenci iyi bir oğul ve iyi bir insan olmaya çalışacağım. Ah neyse yeter bu kadar düşündüğüm, sonra başım ağrıyor. gidip yalnızlığım ile sarılıp uyuyacağım. hoşça kalın
Reklam
- Önemi yok, onu öldüreceğim! - Ne diyorsun sen, küçük; babamı mı öldüreceksin? - Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bir gün büsbütün ölecek.
Sayfa 159 - Can Yayınları, Zezé
256 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
İçimizdeki Şeytan
Beğenilen bir kitap hakkında inceleme yazmak zor ama deneyeceğim Sevgili Okur. (Bir kitap hakkında konuşurken kitabın içeriğine dair bir şeyler söylemekten çekinirim, bunu yaptığım ve yapacağım incelemelerimde de göreceksiniz. Bundan sebep yazdıklarımı rahatlıkla okuyabilirsiniz.) Öncelikle kitabın insanı rahatsız eden birçok yönü olduğu aşikar. Evet, gündelik yaşamımızda sahip olduğumuz gerçekleri çarpıcı bir şekilde yüzümüze vuruyor olması -hem de bu gerçekleri böylesine ağır bir dille aktarması- sarsıtıcı olsa da okurken zaman zaman ara verme ihtiyacı hissettim. Açıkça söylemek gerekirse okumayı erteledim diyebilirim. Karakterlerin iç dünyalarının analizinin oldukça başarılı olduğu -monologlardan anlaşılacağı üzere- yadsınamaz bir gerçek. Yalnız Ömer karakterinin bazı uzun monolog ve diyaloglarının bana biraz sıkıcı geldiğini, bazı iç konuşmaları karşısında “Yeter artık!” deme derecesine geldiğimi de söylemek isterim. Kitap gürültüsüz, sessizce bitiveriyor. Şaşırtmalı, olaylı bir son arıyorsanız size göre bir son yazılmamış diyebilirim. Yani baştan sona tüm sayfalar usul usul kendiliğindenin seyrinde yitip gidiyor. Sevgili Okur, unutmayın ki bunlar benim düşüncelerim. O yüzden değerli yazar Sabahattin Ali’nin kaleminden çıkmış bu başarılı romanı bir de kendi bakış açınızla okuyup değerlendirin derim. Sevgiyle kalın :)
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,3bin okunma
Zeze: Onu öldüreceğim. Portuga: Ne diyorsun sen? Zeze: Evet yapacağım bunu.Başladım bile. Öldürmek tabancayı alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve birgün büsbütün ölecek.
“Önemi yok, onu öldüreceğim.” “Ne diyorsun sen,küçük; babanı mı öldüreceksin?” “Evet,yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek Buck Jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek… Ve bir gün büsbütün ölecek.”
Reklam
"Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek .. Ve bir gün büsbütün ölecek."
Sayfa 145 - PDFKitabı okudu
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
imanın yedinci şartıydı seni sevmek
insan nasıl vazgeçer kollarında kendinden kendin den bile vazgeçtiğinden ,beklide vazgeçtiğin kendindi , olmak istemediğin ,insan nasıl ihanet eder yada ihanet ettiğin kendindi o kollarda eriyen hayaller kuran kadındı savaştan kaçmış bir er kadar korkak, sonra yenildim diye inleyecek kadar alçak; bana yorgun argın baktın ya. bana canım yanıyor
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.