Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Son Ada
Son Ada, gün içerisinde kaçtığımız ve maalesef ki artık dillendirmeye çekindiğimiz birçok şeyi adeta tokat gibi yüzüne çarpıyor insanın.
Her şey kendi içinde bir düzende huzurla akıp giderken bir gün kuralların yetersizliğinden şikayetçi olan ve bunu anarşizm olarak gören “Başkan”ın adaya gelişiyle her şey değişir. Her gün bir öncekinden daha katı ve anlamsız kurallar adalıların hayatına girerken ‘o ilk’ anlamsız yasağa karşı koymayan herkes bir parça pişmandır. Halk artık ipin ucunun kaçtığının bilincinde olmasına rağmen içinde bulundukları durumu yalnızca onları bu duruma getiren “Başkan”ın düzeltebileceğine inanmaktadırlar.
İnsan nasıl severse celladını, bir halk da o şekilde bağlanmıştır Başkanına. Daha iyi bir seçenek olmadığından bahisle Başkan onlar için artık tek seçenektir…
Bir gün gelir ki artık her şey için çok geç kalınmış, Başkan’a itiraz eden ve baş kaldıran herkes ya bilinmezliği ya da hapsi boylamıştır. Fakat en başında her şeye sessiz kalan halk bir gün yeni neslin farkındalığı, cesareti ve azmi sayesinde geleceğe umutla bakabilme ve hayatı yeniden barış ve huzur içinde kurabilme imkanını bulacaktır.
Son Ada, son zamanlarda okuduğum en güzel ve en sarsıcı romandı. Kitaptaki her karakteri hayatın içinde görebilmek mümkün. Fikrimce ders kitabı niteliğinde olup her yaştan insana ve hatta okullarda okutulması gereken bir kitaptır. Okuyun, okutun sevgili okurlar…
"Sana, beni asla tanımamış olan sana."
Ya hani bi insan nasıl bu kadar kolay aşık olup bu kadar çok bağalanabilir? Kim sevgisini içinde yaşar ki? Bilinmeyen kadın tuhaf biri diye düşünüyorum, gidip söylemek varken susmayı seçti sevdiği adamın onu hatırlaması için adım attı sevdiği adam yine hatırlamadı hep bahaneler, bahaneler. Bilinmeyen kadının hislerini sanki ben yaşıyor gibi yaşadım, kim sevdiği adamı başkası ile görmeye tahammül eder?
Sevdiği adam bunu nasıl fark edemez? Ona âşık biri var ona bağlanan biri kendisi bile farkın varmadı. Bilinmeyen kadın oğlunun öldüğü ve bulunduğu odada bu mektubu cesaretle yazar aynı zamanda üzüntüyle. Onu hayatta tek tutan kişi oğlu idi. O uyudu, derin bir uykuya girdi. Bilinmeyen kadın sevdiği adama duygularını anlatmakta sessizdi, sevdiği adama yaşadıklarını anlattı sonra hep sessiz kaldı, öldü.
Oğlunu büyütmek için elinden geleni yaptı. Kendini bile sattı, düşünsenize kadın kendi ve sevdiği (umursamaz) adamın çocuğu en iyi biçimde büyütmek için kim kendini satar ki? Yaptığına da fedakârlık demem (kendisi de demedi) bilinmeyen kadın da R. da birbirlerine karşı hata yaptılar:
Bilinmeyen kadının hatası; sessiz kalmaktı
R.'ın hatası; bunu çok geç fark etmesi
İkisini de suçlamıyorum ikisi de belki bencillik ettiler, belki doğru olanı yaptı bilinmeyen kadın, belki sevdiği adam her şeye baştan beri bilip umursamamıştır, kim bilir?
Sice aşk gerçekten "Ben Tanırıya inanmıyorum artık, sadece sana inanıyorum." " Başkalarına bedenimi sattım ama seni aladtmış olmam." dedirtir mi? Aşk öyle bi şey midir?
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022226,2bin okunma
Naşide Gökbudak geç yaşında Sıdıka Hanım ( anneaannesinin hayatı) ile başladığı yazarlık serüvenini sanırım bu kitaplarla sonlandırmış. İki kitap halinde yazdığı beyaz güller açarken ve beyaz gülleri soldurma serisinde kendi hayatını kaleme almış değerli yazarımız. Yazarın Sıdıka Hanım kitabından itibaren bütün kitaplarını okudum. Gerçek hayat hikayelerinden ibret alınacak olaylar, ihanetler yanı sıra vefa, dostluk gibi kavramlara yer vermiş son kitaplarında.
Kitabın konusu Elazığ , Percenk köyünde büyük sıkıntılarla büyüyen küçük Nevin'in ilkokul ortaokul ve lise hayatı değerli öğretmeni Cahide Dalokay onu edebiyata yatkınlığını keşfetmesi ve yakın arkadaşı Füreya ile sırları ve aşkları. Oradan Ankara ve İstanbul uzanan yolculukları Çocuklarının ve torunlarını büyümesi ve gelişiminde katkıda bulunmuş cevre komşuları ile iyi ilişkiler kurmuş, hayatından bazı sebeplerden dolayı birini çıkardıysa üç kişi dahil olmuş bir hanımefendidir. Kendini düşünmeyen bir iyilik meleğidir. Artık yaşında bayağı ilerlemiştir ve yazmak ona iyi geleceğini düşünür. Ve yazmaya başlar....Kitaplarında Anadolu'daki aile baskıları, gençlerin yanlış seçimleri, gelenek ve görenekler, Elazığ mutfağına ve doğasına çokça yer vermiştir.
birinci kitabı daha ilgi çekici ve dolu dolu insanda ne olacak merakıyla kitaba aşırı bağlıyordu. Ikincisi ise çok sıkıcı çok fazla tekrarlar iceren, siyasette aşırıya giden, asla duruma şükür etmeyen bir tutum sergilemiş yazarımız. Tabiri caizse 2. Kitap sıkıcıydı.
Genel anlamda kitaplarını hepsini tavsiye edebileceğim bir yazar...
Bir kalbi derinden sarsmak için kader her zaman sillesini vurmaya, güçlü darbesini indirmeye gerek duymaz; aksine kaderin insan hayatına müdahale etmek için duyduğu karşı konulmaz isteği, sıradan bahanelerle meydana gelen yıkımlar körükler. Bu ilk temasa bizler kendi yetersiz dilimizde "vesile" deriz ve onun küçük görünen etkilerini genelde müthiş bir etki yaratan gücüyle şaşkınlıkla karşılaştırırız. Ancak nasıl ki hastalığın kendini belli etmesi, hastalığın çok küçük bir parçasıysa, gün yüzüne çıkan ve yaşantı olarak nitelendirebileceğimiz kısmı da insan kaderinin çok küçük bir parçasıdır. Kader daima, dışarıdan ruha temas etmeden çok önce kişinin ruhunda ve bedeninde dolaşmaya başlar. Kendinin farkına varmak, kendini savunmaktır ve çoğu zaman bu boşunadır. Ancak insan bütün bunları fark ettiğinde, zaten artık herşey için geç olmuş demektir.
Dönen yok seferinden..
Şiiri anlamak şairi anlamaktan geçer ilkesiyle önce yazarımızı tanıyalım. Yahya Kemal, Üsküb'de doğmuştur. Asıl adı Ahmed Agah'dır. Babası, Üsküb
Belediye Reisi İbrahim Naci Bey'dir. Ailesinin daha eski ceddi, Sultan Üçüncü Mustafa devri sancak beylerinden Şehsüvar Paşa'dır. Şairin Beyatlı soy adı, bu Şehsüvar kelimesinden
Baron hayatı boyunca hiç zorluk görmeden yaşamıştır. Ailesinin ölümünden sonra kendisine büyük bir miras kalır. Bu miras hayat boyunca hiç çalışmadan yaşamasına yetecek kadardır. Böyle bir rahatlık olunca da Baron kendisini hobilerine vererek rahatça yaşara ancak hayatta istediği her şeyi elde etmesi onu bunaltmış bir boşluğa düşürmüştür artık hiç
#OkudumBitti
#JudiPicoult
#YapBoz 437 sy
"Ayırt edici özellikler?" diye soruyor. Doğum lekelerini, benleri, dövmeleri kastediyor.
'Yara izim var,' diye düşünüyorum, “Kalbimin tam üzerinde.”
Görmek istemeyen kadar kör olmak mümkün değildir!
En yakın tehlikeler en geç fark edilenlerdendir .
➜ Hayat;
Birkaç
Robert Louis Stevenson, Çoklu Kişilik Bozukluğu ve İyilik-Kötülük Kavramları
Robert Louis Stevenson, 44 yaşında ölmeden önce hayatı boyunca bronşit sorunlarıyla yaşamış bir yazar. Kendisi bu kısa hayatının büyük bir kısmını seyahatler yaparak geçirmiş ve bu seyahatlerin birisinde âşık olduğu Amerikalı Fanny Vandegrift ile evlenmiş birisi. Bir hümanist. Döneminde ünlü olan bu yazar, birçok yazara ilham vermiştir: Nabakov,
275 syf.
10/10 puan verdi
Yazılan kadar, yazanı da okumak...
İncelemeye geçmeden önce…
Hayatımda ilk kez bu denli uzuuun bir inceleme yazdım. Neden? Çünkü okuduğum bu romanın İş Bankası baskısında yazar ile ilgili ne kitabın başında ne de sonunda bir ön söz/son söz, herhangi bir bilgilendirme yazısı vardı. Lönk diye romana başlamış ve bitirmiş bulundum. İşin can sıkıcı yanı, okuduktan sonra adeta
