Bir kitaba dosttan daha yakın hissedebilmek.İşte içimdeki okuma aşkını dürten ilk göz ağrım diyebilmek...
O kadar özelsin ki benim için Piraye, sanki beraber uzun zamanlar geçirdiğim hayatımda unutulmayacak anılarımın parçası olan eski bir dostsun. Bu kızın asi yönünün aynası, hak, adalet haykırışlarının her bir kelimesine sinmiş ezgisin.
Zalime direnişlerimin ardında duyuyorum İstanbullu Piraye'nin fısıltılarını. Çok iyi anlaşıyoruz ,kah doğunun kucaklayıp büyüttüğü sözcüklerle; kah İstanbul Türkçesinin doğudan en uzak köşesinden çıkardığı sözcüklerle...
Kelimeler yetmeyince hislerle anlaşıyoruz, sayfaların altından geliyor bana sevinçleri, gülü veriyoruz.Diğer sayfada olacakları hiç bilmiyormuşum gibi. Ellerini ne kadar kapatsa da gözlerinden taşan, kelimelere dökemediği sessizliği sayfalara dökülüyor. Damların altına tutuyorum ben de ellerimi. Akıyor avuçlarıma gözyaşları, kuru kağıt parçası üzerinde dostluğumuzun adı yayılıyor tuzlu mürekkeple . İşte o zaman el ele tutuşuyoruz biz , tamda ıslanan o parça üzerinde ta İstanbul'dan Diyarbakır'a kadar bir yol uzanıyor. Yaveri oluyorum , yol arkadaşı, nefes alacak bir durağı.Tüm yolları bucak bucak keşfederek öğreniyoruz, beni bir tek Piraye görüyor.Dostları, sevdası, yol kesicileri görmüyor.Seviyorum her birini, arkadaşımı onlarla paylaşmayı çok sevmesem de bu yolu yaşanır kılan ırmaklar, seller, taşlar, çiçekler onlar.Yolun bitimine kadar beraberiz Piraye ile. Onun yanındakiler eksilse de Piraye bende hep var olacak çünkü ben onu 439 sayfaya değil tüm hayatıma sığdırdım. Teşekkürler Canan Tan,teşekkürler bu güzel dost için. Yolun açık olsun Piraye!