Liseye gidenler bilir her dönem kitap sınavları yaparlar. Bende Edebiyat hocamın zoruyla okuyup, daha sonradan bu kitaba aşık oldum diyebilirim. Kitabı bitirdikten sonra ön yargılı olduğum için çok pişman oldum. Halâ da bu pişmanlığı yaşarım.
Bu kitabın tamamen özetini çıkardım. Yeni başlayacak olanlara anlatmak ve benim gibi okuyan insanlara
"Dostum sen bu aşkı anlayamazsın
Aşkı ancak aşık olanlar bilir
O bir sağ duygudur dinleyemezsin
Gönül diyarından gelenler bilir
Eğer oldu ise şehvetin kulu
O bir mecazidir ayrılır yolu
Aşk dostun elinden sunulan dolu
Serini sevdaya salanlar bilir
Aşk düşmüş kişinin cezası değil
İçki sofrasının mezesi değil
Her kötü arzunun rızası değil
Sevgi alemine dalanlar bilir
Kirli emellerin benzetme aşka
Aşk dediğin meydir lezzeti başka
Fedai bu yolda kalaydı keşke
Baştan sona karar kılanlar bilir."
Kitap Cumhuriyet'in ilk yıllarında eski bir İttihat ve Terakki fedaisinin mektupları ile seyrediyor.Bir yanı gözü kara bir fedai diğer yanı Ester'e aşık bir yazar.Bu iki hayatın arasına sıkışıp tercihleri ile yaşamını belirliyor.İzmir Suikasti,Babı Ali Baskını,Sultan Abdülhamid'in düşürülmesi,Üç Paşalar Dönemi,Balkan Muharebeleri gibi birçok tarihsel olaya atıflar var."Bir ittihatçı her zaman ittihatçıdır." sözünün derinden işlendiği roman tarihi mükemmel bir dekor olarak kullanılıyor ve dönemin yaşantısını bize hissettiriyor.
Merhaba bugün yeniden re-read yaptığım bir kitabın yoruymuyla geldim. Ben bu kitabbı ilk okuduğum zaman 1000Kitap diye bir siteni varlığından bile haberdar değildim. O zaman liseye giden bir kızın kırgınlığı vardı kalbimde. Belki günün birinde beni de fark eden bir Karan bulurum diye çok bekleyip umut etmişliğim vardır.
Şu an üzerinden beş yada
Yazar gerçekten zamanın ötesine geçerek mükemmele yakın bir eser oluşturmuş. İrana ilişkin tarihi bir kitap yazmak, müslümanlığı da bu kitaba eklemek, ardından dini fanatizmin insanı getireceği son noktayı ortaya koymak, bunları çok iyi bir olay örgüsü ile sunmak ve hepsinden önemlisi bu eseri 1938 yılında Nazilerin, İtalyan faşistlerin, Stalin
Merhaba 1K okurları!
Bazı kitaplar vardır, başladığın andan son sayfasına kadar birbirinden güzel duygulara bürünerek, halden-hale düşerek okursun. Karmakarışık olursun. Aşkın, nefretin, hayranlığın, kızgınlığın, kısacası bütün duyguların biranda hücuma geçer zihnine doğru. Gözlerinde beliren damlalar saniyeleri geçirmeden kanının donmasıyla
Toy Bir Delikanlı (Mauro Bolognini) filmi (..) ... “Toy Delikanlı” (J. P. Belmondo)nın, aşkı, ulaşılabilir gibi görünen bir yerde konumlanmış bulunmasına rağmen, ulaşılmaz olarak bırakılması ve ulaşılmazlığın nasıl da zorunlu biçimde ve lök gibi orada varbulunması, bu filmi cazip ve başarılı kılan başat etkendi diyebilirim. Toy Delikanlı, bir genelev kadınına âşık olur, dolayısıyla, delikanlının sevgilisine ulaşabileceği bir mesafede bulunduğu varsayılabilir. Ama gerçek öyle midir? Delikanlı, genelevde fedai olarak iş bulmasına rağmen, sevgilisine ulaşamıyor, sürekli hüsran ve engellenmiş bir durum içinde bulunuyor. Ve sonunda orada bıçaklanıyor: ulaşılabilir gibi bir mesafede durulmasına rağmen o ulaşılmazlık yaşanıyor.
Felatun Bey ile Rakım Efendi, yönümüzü Doğu edebiyatından Batı edebiyatına çevirmeye başladığımız Tanzimat döneminde, Ahmet Mithat Efendi tarafından kaleme alınmıştır. Birçok türde ilk örneklerin verildiği bu dönemde Ahmet Mithat da edebiyatımızdaki ilk hikaye örneği olan “Letaif-i Rivayet” i yazmakla beraber yaklaşık iki yüz esere imza atmıştır.
Oysa bir umuttu yaşamak...
Uzaktan bakıp hayal kurmaktı...
Sessiz kalıp köşende oturmaktı...
Hem benim hakkım mıydı ki yaşamak...
Sevmek, aşık olmak yada umutlanmak...
Kıymetsiz, anadan öksüz ve hayali olmayan...
Oysa ufak bir gençti kendi halinde olan...
Güneşli diyarların, bağrı yanık evladıydı...
Soğuk iklimlere, sıcacık bakışlarına adaydım...
Oysa ufak bir gülüşe nice umutlar yeşertendim..
Şimdi soğuk yolların yalnız yolcusu oldum
Kar tanelerinin sırdaşı, soğuk diyarların fedaisi...
Soğuk diyarlarda kalbi donan fedai...
Hem hakkımız mıydı ki sıcak iklimlerin sıcaklığını
Soğuk diyarların topraklarına taşımak
Sıcak toprakların, sıcak bakışların, samimi gülüşlerin karşılığında aldığım
koskoca bir yalan...
Benim yolum uzun, çok uzun, sonu belli olmayan cinsinden...
Karlar arkadaşım, yağmurlar yoldaşım, fırtınalar sırdaşım...
Dedim ya yolum uzun, çok uzun...
Hasancan ALKANLI
Alamut Kalesi kadar çok az enfes harikulade kitap vardır yeryüzünde en sevdiğim 5 kitap arasında yerini almıştır.Okumadan ölünmez. Enfes felsefik kesitler var içinde yazarımız felsefeci ondan yani çok çok iyi işlemiş
Derler ki Büyük Selçuklu Döneminde yaşayan dünyayı değiştiren 3 büyük Fars dahi vardır aynı dönemde yaşarlar ;Ömer Hayyam,