Ölüm hiçbir zaman çare değil. Yokoluştur ölüm, yok olmak ne zaman çare oldu ki? Tek çare hayattır, en kötüsü, en çaresizi bile çaredir unutma.Çünkü umut vardır hayatta, her koşulda hayat umut taşır içinde
Bilâ noksan, eksiksiz bir hayattır sürdüğün. Ya da öyle sanırsın. Alışkanlıklara ayak uydurur, tekrarlara kapılırsın. Şimdiye değin nasıl yaşadıysan, gene öyle yapacaksın sanırsın. Sonra beklenmedik bir anda biri çıkar gelir. Etrafındaki kimseye benzemez. Kendini bu yeni insanın aynasında görmeye başlarsın. Var olanı değil, sende eksik olanı gösteren sihirli bir aynadır o. Ve sen bunca zaman aslında hep bir eksiklik duygusuyla yaşadığını, bilmediğin bir şeye hasret çektiğini anlarsın. Şamar gibi iner hakikat suratına. Sana içindeki boşluğu gösteren bu kişi bir pir, üstad, arkadaş, yoldaş, eş ya da bazen çocuk olabilir. Önemli olan seni tamamlayacak ruhu bulmandır.
Bazen dayanmaktadır sevmek;
hayat nerede vurursa vursun
ayakta durabilmek...
Bazen yaşamaktır sevmek;
soluksuz ciğer gibi sevgisiz
kalbin duracağını bilmek...
Bazen ağırdır sevmek;
sevdiğine layık olabilmek...
Ve bazen hayattır sevmek;
birini çok uzaktayken bile,
yüreğinde taşıyabilmek.