Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
#omerhayyam
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! bir ışık daha var, bu ışıklardan başka. hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye: bir şey daha var bütün yaptıklarından başka niceleri geldi , neler istediler, sonunda dunyayi bırakip gittiler. sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi? o gidenler de hep senin gibiydiler.. geçmis günü beyhude yere yâd etme, bir
Herkes bana mutluluğun ulaşılmaya değer tek hedef olduğunu öğrettiği halde neden mutluluğu aramıyorum ? Neden hiç kimsenin gitmediği bir yoldan gitmenin riskini göze alıyorum ? Kaldı ki, mutluluk nedir ? Mutluluğun aşk olduğunu söylüyorlar . Oysa aşk mutluluk getirmez, hiçbir zaman da getirmemiştir . Tam tersine, sürekli bir kaygı durumudur aşk, bir savaş meydanıdır; kendi kendimize sürekli olarak acaba doğru mu yapıyorum diye sorduğumuz uykusuz gecelerdir . Gerçek aşk, vecd ile istiraptan oluşur . Peki, ya huzur . Yüce Anamıza bakalım, hiçbir zaman huzur içinde değildir . Kış yazla savaşır, güneşle ay hiçbir zaman bir araya gelmez, kaplan köpekten korkan insanı kovalar, köpek fareyi kovalayan kediyi kovalar, fare de insanı korkutur . Para mutluluk getirir . İyi de o zaman, yüksek bir hayat düzeyi sağlayacak parayı kazanan herkesin çalışmayı bırakması gerekirdi . Oysa insanlar o kadar para kazanınca eskisinden de tedirgin bir duruma geliyorlar, her şeyi kaybetmekten korkuyorlar sanki . Paranın parayı çektiği doğru . Yoksulluk mutsuzluk getirebilir, ama para ille de mutluluk getirmez . Hayatımın büyük bir bölümünü mutluluğu arayarak geçirdim, oysa şimdi zevkin peşindeyim . Zevk sevişmeye benzer, başlar ve biter . Haz almak istiyorum . Hoşnut olmak istiyorum, ama mutluluk başka . Artık o tuzağa düşmüyorum . Birtakım insanlarla bir aradayken o önemli soruyu sorarak onları kışkırtmak istiyorum: Mutlu musunuz ? Hepsi de, Evet, mutluyum, diyor . O zaman şunu soruyorum: Ama daha fazlasını istemiyor musunuz ? Daha ileri gitmek istemiyor musunuz ? Hepsi de, Elbette, diye yanıt veriyorlar . O zaman da, Demek mutlu değilsiniz, deyiveriyorum . Hemen konuyu değiştiriyorlar .
Reklam
288 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Amak-ı Hayal, Filibeli Ahmed Hilmi tarafından 1910 yılında yazılmış olan, Türk edebiyatının ilk felsefi ve gerçeküstü romanıdır. Bu özelliklerinin yanı sıra eser bilhassa tasavvufi içerikler muhteva etmektedir ve temelde sufi metafiziğinin başlıca düşüncelerinden "vahdet-i vücud" düşüncesini ele almaktadır. Vahdet-i vücud inancına göre
A’mak-ı Hayal
A’mak-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Ketebe Yayınları · 202116,7bin okunma
256 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
uzun ve detaylı bir inceleme isteyen varsa.. buyurunuz
Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı kabul edilen, Mehmet Rauf’un ''İlk eserim son üstadıma'' ifadesiyle Halit Ziya Uşaklıgil’e ithaf ettiği romanı, Eylül. Eylül, benim Mehmet Rauf’tan okuduğum ikinci eser oldu. Öncesinde Genç Kız Kalbi’ni büyük bir hayranlıkla okumuş ve çok sevmiştim. Yazarın, özellikle bir erkek yazarın, içinde yaşadığı
Eylül
EylülMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,5bin okunma
434 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Güneş de sanıyor ki bir tek o yanıyor.-
"Aşk, bir bedende iki kişi." “Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi Şapkandan bir kumru havalansın Bana öyle büyük ki bu kalp, Gelsin yüreğime yuvalansın” Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir
Düşünmek Yaşamın Pasını SilmektirTahsin Özmen · Karina Yayınevi · 2018501 okunma
34 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.