ANLAŞILAN ALIŞMIŞIM, SENSİZ OLMAZ!..
Hayat hem uzun, hem çok kısa. Gerçek aşk mı? Ömürde bir başa gelir, o da belki...
Kimi zaman hepimiz karşımızdakini idealize etme eğilimini gösterebiliyoruz. Bize bağdaştırmak, kendimize benzetmek uğruna müthiş çabalar sarfediyoruz. Ehh.. Yaşamak istiyoruz o tutkuyu.Eskimeyen, bitmeyen gerçek sevda öyle
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
"Allah sevgisinden başka ne varsaHepsi cana zehirdir şeker dahi olsa.."
Allah'ı hatırlamaya vesile olan şeylere de meyletmek sahihtir. Sen, benim Allah'a yönelişimsin. Gönül, içine bir ummanı sığdırabilecek kadar geniştir fakat kimisi sadece bir damlaya takat yetirebilir, ötesine tahammül edecek güç ona verilmemiştir. Buna rağmen her insan, en aşık kişi olarak kendini görür cihanda. Çünkü sekr halindedir, aşk sarhoşudur...
Mevlana ve Tebrizli Şems arasında ki bağı anlatan çok güzel bir kitaptır, kesinlikle tavsiye edilir..
"..Ey aşk!
Bu nasıl bir sır?
içine giren tufan oluyor.
Bu nasıl bir hırka?
Kim giyse aşk sarhoşu olup çıkıyor.
Aşkın çilesini küçümsediğiniz an içinizdeki cehennem büyür.
Aşkın çilesiymiş aşka dayanak olan.
Yeter ki yan!
Dumanın bulut olur.
Yeter ki yak!
Ummanlar kazan olur.
Nerede ateş,
orada su.
Nerede su,
orada ateş.
Ne tuhaf kimya!.."
Aşktaki karar ve sebatım kim de var?
Kim benim kadar aşk sarhoşu olur?
Ben, suyu arayan , susamış biri gibiyim.
Sevgilim rüzgar gibi uçuyor.
Sevgilim gibi kimin sevgilisi var?
Ey aşk sarhoşu!
Bu denli kendini harap etmen niye? Bağrını dertle kana bulayan kim? Göğsüne aşk yarasını yakan kim? Adına aşk adını takan kim? Kıblen hangi gönül Kâbesi de kalbin bu denli meyletti?
Bir kitap bu kadar mı zarif bir şekilde yazılır ...
aşk, şiir ve tarih bu kadar mı güzel harmanlanarak anlatılır .
Aşkın Mecnun hâli,
İnsan hâli,
İlahi hâli
Ve şiirin en naif haliyle dans etmesinin resmi...
Şiir, sanat , tasavvuf, tarih, gizem ve binlerce yıllık geçmiş..
Tarihi olaylar, sahsiyetler, Avrupa'nın pek fazla bilinmeyen yönleri,
Dünyaya hükmetmek isteyen karanlık eller, kumpaslar...
Osmanlının yükselişinden çöküşüne giden süreçte sanatın ve şiirin (dîvan) aynı paralellikte çöküşü...
Koskoca bir coğrafya da 450 yıllık bir serüven...
Bir güzelin elinde defter haline gelmiş hayatın , Fuzulî ile Mecnunlaşmasının serüven dolu hüzünlü hikâyesi.
Divan şiirine benim bile ilgi duymamı sağlayan usta;
Teşekkürler sana
Sevgili İskender Pala
Esîr-i derd-i aşk u mest-i câm-ı hüsn çok ammâ
Biziz meşhur olan Leyla sana Mecnûn bana derler
Aşk derdinin esiri ve güzellik kadehinin sarhoşu çoktur ama asıl meşhur olan biziz, sana Leyla, bana Mecnun derler.
Fuzûlî