Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Ahmed Arif’i Yaşamak
Kırmızı karanfil ve Ahmed Arif hakkında bildiklerimi birlikte düşününce ortaya çıkardığım sentez beni ürpertiyor. Belki katılırsınız belki de “amma yaptın be” der güler geçersiniz, bilemem ama burada bir yerde dursun bakalım.
Ahmed Arif’in aşk şiirlerinin öznesi bilen bilir Leyla Erbil’dir. Hayatı boyunca onu sever, ona yazar. Ki bunu kendi de
Geçen haftalarda okuduğum Mehmet Güreli'nin Bedrufi'nin Nefesi adlı kitabından, bir sayfa kadar not çıkarmıştım. Notlardan biri de Arthur Schnitzler'in Ölüler Susar adlı kitabına aitti. Şansıma hemen buldum kitabı. Ne kadar çok bilmediğimiz yazar var. Bir kitap okurken başka eserlere ulaşmayı çok seviyorum. Dedektif gibi iz sürüyorum resmen. İyi ki de tanışma fırsatım oldu bu yazarla da. Kısa kısa öykülerden oluşuyor kitap. Genelde aşk, ölüm üzerine yazılmış şeyler. Zaten kendisine de ona neden hep aynı konuları yazıyorsunuz diye sorduklarında "Ben aşk ve ölüm üzerine yazarım. Bunlardan başka yazılacak bir konu olabilir mi?" demiştir. Yeşil Kravat adlı öykü sadece iki sayfa ancak çok etkili. Çoğunluğun istediği zaman, nasıl da birini ötekileştirebileceğini gözler önüne seriyor. Teğmen Gustl adlı öykü ise bilinç akışı tekniği ile yazılan bir öykü. Kitaptaki diğer öykülere göre epey uzun sayılır. O kadar sayfa nasıl bir iç monolog yazılabilir gerçekten inanılmaz. Bir fırıncı tarafından aşağılanan Teğmen Gustl bunu gururuna yediremeyip intihar etmeyi düşünürken olaylar başka türlü gelişir. Tavsiye edeceğim ve sevdiğim yazarlar arasına girdi bile Arthur Schnitzler.
Merhabalar
Bugün harika bir kitapla geldim. Yazarın kalemiyle ilk defa olarak tanıştım ve sevdim. Avrupa modern edebiyatının öncülerinden olan Arthur Shnitzler'in kıymetli bir kalemi var.
@cemyayinevi 'nden çıkan #ölülersusar kitabını severek okudum. Kitap 19 öyküden oluşuyor. Öykülerin genel konusu, aşk, ihanet, ölüm duyguları üzerine yazılmış. Her bir öyküde derin duygular saklıdır. Benim en çok "Kör Geronimo ve ağabeyi Carlo" etkiledi diyebilirim. Kitabı okurken etkilenmemek elde değil. Sanki her bir öykünün içindeymişsin bizzat kendin yasıyormuşsun hissi veriyor.
Kitapta yer alan öykülerden "Teğmen Gustl" Almancada birinci tekil kişi ağzından yazılmış, bilinç akışı tekniği kullanılan ilk öyküdür. Bu öykü Schnitzler'in tıbbi kurul üyesi olarak sürdürdüğü yedek subaylık görevinden ayrılmasına neden olur.
Yazarın kaleminde nedense Zweig izlerini gördüm. Duyguları güzel anlatması ve öykülerdeki karamsarlık sanki Zweig okuyormuşum tadını verdi.
Ben severek okudum ve size de tavsiye ederim.
Kitapla huzurla kalın...
.
.
.
#arthurschintzler #schnitzler #arthurschnitzler #cemyayınevi #ilkaneninkitapları #kitapdünyası #kitap #tavsiyekitap #kitaplar
Her şeyin tanımı yapılır ama aşka gelince diller susar yürek konuşur... Onu da yüreğiyle hisseden anlar. Bir gül bahçesi hayal edin içlerinden bir tanesi eşsiz güzelliktedir, diğer güller sadece koklamak ve koparılmak içindir, işte kitabımızın baş kahramanı Florentino Ariza’ nın aşkı tam bu tarife göre... Aklı, yüreği, ruhu Fermina Daza’ da bedeni başka yerde, bekareti yüreğinde, sessizce beklemekte... Marquez’in okuduğum ikinci kitabı eleştirdiğim çok yer olmasına rağmen elimden düşüremediğim yer yer duygulandığım güzel bir eserdi. Florentino Ariza’nın Fermina Daza’ ya duyduğu yarım yüzyıllık bir aşkın hikayesi. Ülkedeki kolera salgını insanları yavaş yavaş öldürmekte ve yazar Florentino Ariza’nın aşkını da ölümcül ve bulaşıcı olan koleraya benzetmektedir. Masum başlayan bir aşkın gerçek yüzüyle acımasızca yüzleşen karakterlerin, ruhlarının iç çözümlemeleriyle efsaneleşen bir eser okunmayı bekliyor.
Bir kadını ya da bir erkeği 20 yıl boyunca sevebilir misiniz?
İntikam hırsı uğruna hayatına mal olsa yaptıklarınız, vicdanınız susar mı?
Fikret, Şimal'le Ayvalık'ta tanışır. Yıllar boyu büyük bir aşkla sever ve de kavuşur daha sonra terk edilir.
Saplantı derecesinde sevdiği kadına, çevresindeki insanlara da zarar verir.
Şimal'in yakın arkadaşları Nilgün ve Yasemin birbirlerinden hazzetmezler. Nilgün değil ama Yasemin sırf çocukluk arkadaşı olduğu için sevmez Nilgün'ü.
Bir de Yasemin'in depremde hayatlarını kaybeden abisinin ve yengesinin emaneti Selin vardır. Hiç ilgilenmediği, sevgiden ve ilgiden mahrum o Selin.
Fikret ise tüm intikam bayraklarını çekerek Yasemin'in yeğeni, yani Selin'e yaklaşıp Şimal'den haber alabilmek adına Selin'in hesabına servet değerinde bir meblağ yatırır.
Selin içinse içinde bulunduğu bir ilgi denizi Fikret'e karşı aşk olarak uyanır.
Fikret, hem iş arkadaşı hem de en yakın dostu olarak bildiği Gül'e anlatır duygularını ve planlanladıklarını. Fikret'in nefret ettiği Yasemin'le yolları aynı düzlüğe çıkar Gül'ün .
Bununla yüzleştiğinde Şimal'i arayarak her şeyi anlatır, fakat çarpıtarak.
Yalan yanlış verdiği bilgiler yüzünden roman öyle bir noktaya varır ki, devam eden sayfalar boyunca puzzle gibi yerleştiriyorsunuz kalan olayları.
Kalbin imzası
'Zifiri karanlıkta üzerinize bağlayıp körebe oyunu oynadınız mı hiç?'
'haykırıyorum yüreğime "bir sus be mübarek ,bir dur ."diye... Zorlama diyor yüreğim usuldan ama tehditkâr susarsam nefesin biter diyor.'
' Yürekler körelmiş o şehirde'
'insan yüreğini örtemiyorsa sevgi yüreğiyle üşüyor.'
' ulaşılmaz bir yalnızlık
Her şeyin tanımı yapılır ama aşka gelince diller susar yürek konuşur... Onu da yüreğiyle hisseden anlar.
Bir gül bahçesi hayal edin içlerinden bir tanesi eşsiz güzelliktedir, diğer güller sadece koklamak ve koparılmak içindir, işte kitabımızın baş kahramanı Florentino Ariza’ nın aşkı tam bu tarife göre...
Aklı, yüreği, ruhu Fermina Daza’ da bedeni başka yerde, bekareti yüreğinde, sessizce beklemekte...
Marquez’in okuduğum ikinci kitabı eleştirdiğim çok yer olmasına rağmen elimden düşüremediğim yer yer duygulandığım güzel bir eserdi. Florentino Ariza’nın Fermina Daza’ ya duyduğu yarım yüzyıllık bir aşkın hikayesi. Ülkedeki kolera salgını insanları yavaş yavaş öldürmekte ve yazar Florentino Ariza’nın aşkını da ölümcül ve bulaşıcı olan koleraya benzetmektedir.
Masum başlayan bir aşkın gerçek yüzüyle acımasızca yüzleşen karakterlerin, ruhlarının iç çözümlemeleriyle efsaneleşen bir eser okunmayı bekliyor.
KELEBEĞİN GÜNLÜĞÜ
“Sevgini aşka çevir artık.Aşka dönüşmeyen sevgi,mevsimlik çiçek gibi solar gider.
.
Gerçek hayat hikayelerini okumayı çok severim ben.Kelebeğin Günlüğünde Çağlanın hikayesini okuyacaksınız.
Küçük yaşta annesini kaybetmiştir babasıyla yaşamaktadır.
Bir gün Vapurda Meçhul Dost adını verdiği kütüphane müdürü ile karşılaşır hayata bakışı ve hayatı bundan sonra değişir.
Çağlanın başına gelenleri üzülerek okudum.
Nasıl başarılı biri olduğu ne zorluklar çektiğini çıktığı ruhani yolculukta hissettiklerini okuyunca çok şaşırıcaksınız.
Dostluk,ihanet,aşk,sevgi,hırs hepsi çok güzel anlatılmış.
Altı çizilecek çok yer var kitapta.
Bir kaç tanesini sizler için aşağıya bırakıyorum.
.
Herakleitos ne demiş:”Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.Değişmeyen insan düşünmüyor demektir.”
.
“Bazen dil susar,gönüller konuşur.Gönülden gönüle yollar varsa gidiş geliş de vardır.”
.
“Açlık,nefsin terbiyecisidir,susuzluk aklın imtihanıdır.İkisine de kavuşmak için sabır toplamak lazım.Sabır,güzel şeylerin anasıdır.”
Tehlikeli Bir Kitap!
Müthiş bir kitap... Benim okuduğum baskı Türkiye İş Bankası'nın Modern Klasikler serisindendi. Kitabımızda beş öykü yer alıyor:
-Mutlu Prens
-Harika Fişek
-Bencil Dev
-Bülbül ve Gül
-Vefalı Dost
Öykülerden hepsini çok beğendim, seçim yapamam. Çocuk kitabı olsun olmasın verilen mesajlar, öykülerin anlatım dili, alegori ve daha bir sürü öge
Öncelikle bu romanın anlaşılmasını zorlaştıran teknik bazı hususlardan bahsetmek istiyorum. Klasik roman kurgusunda hikâyenin bir anlatıcısı vardır ve bu ya olaylara dahil olan kahramanlardan biri ya da ilâhi (kahramanların davranış,duygu,düşünce...her şeyini bilen) anlatımıdır. Oysa bu romanda bazen mektup, bazen günlük, bazen anı biçiminde;
