Mehmet Efe'nin kült romanı. Sohbetini sevdiğim bir arkadaşımın önerisiyle elime aldığım, kendimi bulduğum, kimi sayfalarda gözyaşı döktüğüm, bende özel yer edinen romantik öykü. 80'lerin içinden gelen bir haykırış, dışavurum. Bizim neslin yalnızca işittiği, okuduğu belki de üzerinde durmadığı büyük ruhsal çöküntüler, isyanlar, bağırışlar.
İrfan ve Nurhan'ın aşkı. Onunla tanışan İrfan'ın kendiyle tanışma süreci. İrfan'ın Nurhan'a ait olan günlüğü okumasıyla sarsılan fikirleri. Sonrasında kalıp düşüncelerini sorgulaması, kendini anlamlandırma süreci. Ezbere konuşulan cümleler, kaç yıllık ev arkadaşını dahi tanımadığını görmesiyle derinleşen sorgulama. En sonunda bir gölgenin, perdenin diğer yanından süzülmesiyle tazelenen bir ruh.
Kitapların zaman, mekan ve ruh haline göre farklı anlamlar ifade ettiğini düşünürüm. Şimdi olmasaydı aynı satırda yine gözyaşı döker miydim? Ya da çizdiğim her satır aynı etkiyi verir miydi, bilmiyorum. Ama kitapların, dile dökemediğim hislerimi bana denk getirdiğini çok iyi biliyorum.
Sevgiler