Freud'a göre insanın benliği onun hayvanî ihtiyaç ve istekleriyle toplumdan gelen yasaklar arasında bir denge kurmaktadır. Şahsiyetimizde toplumu temsil eden sosyal şuur'a Freud "üst-ben" (süper-ego) adını veriyor. Toplum, insan benliğini daima kendi isteklerine ve yasaklarına göre davranmaya zorlar, hayvanî tabiatımızı temsil
Sayfa 44 - Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2020Kitabı okuyor
86 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Okunması ve içselleştirilmesi dileğiyle. Taha'nın feryadı!
Yazan: Taha Tuğyan (
Taha Tuğyan
Taha Tuğyan
) Bu inceleme metni, eser bağlamında bir iç döküşün yansımasıdır. Eseri kaleme alan
Henry David Thoreau
Henry David Thoreau
'yu saygıyla anıyorum. Düşüncelerinizi merak ediyorum..! Devlet, hükümet, siyaset, politika, yasa vb. unsurlar insanın içinde yaşamak durumunda olduğu toplumu kurmak ve onun devamlılığını sağlamak adına gerekli unsurlar
Sivil İtaatsizlik - Yürüyüş
Sivil İtaatsizlik - YürüyüşHenry David Thoreau · Dergah Yayınları · 2017376 okunma
Reklam
Ahlâk bütün toplumu ayakta tutan temel değerler sistemidir, bu bakımdan diğer bütün sistemleri ahlâkın sınırlarını aşmayacak bir ölçüde işlemelidir. Birtakım kişilerin başka türlü değerler uğrunda ahlâkî değerleri hiçe saymaları herşeyden önce cemiyet dediğimiz sosyal birliği ortadan kaldırır ki, bu olmayınca da zaten hiçbir değer sisteminin ayakta durması bahis konusu olamaz. Herkesin kendi çıkarları veya kendi önem verdikleri şeyler uğrunda başkalarını düşünmediği bir dünyada ne sanat hayatından, ne iktisadî veya sosyal hayattan söz edilebilir. Bu gerçeği belirtmek isteyen bir felsefeci, "ahlâkın gayesi yaşamak değil, yaşatmaktır" diyor. Şu hâlde, ahlâk terbiyesi veren kişiler -anne, baba, mürebbi, öğretmen, din adamı, hatta politikacı ve devlet adamı- bu gerçeği daima gözönünde bulundurmalı, insanı bütün yönleriyle öğrenmeli ve öğretmelidirler. | Erol Güngör, Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlâk, Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2020, s. 30.
Sayfa 30 - Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2020Kitabı okuyor
238 syf.
7/10 puan verdi
Hz. Muhammed'in Örnekliğine Dair Bir Dizi Tefekkürler
Seyyid Süleyman Nedvi'nin "Hazret-i Muhammed (a.s.) Hakkında Konferanslar" kitabı, yazarın seri olarak vermiş olduğu sekiz konferanstan oluşmaktadır. Bu konferanslar 1925 yılında Hindistan'daki Madras Üniversitesi'nde Urduca dilinde verilmiştir. Konferansların çok beğenilmesi üzerine Seyyid Süleyman Nedvi, bu metinleri bir
Hazreti Muhammed Hakkında Konferanslar
Hazreti Muhammed Hakkında KonferanslarSeyyid Süleyman Nedvi · Diyanet İşleri Başkanlığı · 19573 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
"Her şey mutlak surette aleni olsa, ahlak bünyesinde fesat mikropları barınamaz." İsminden romantizm dolu bir aşk hikayesi okuyacağınız düşüneceğiz bu eserin Hüseyin Rahmi'ye ait olduğunu görünce bu işin içinde kesin bir hinlik vardır düşüncesi kafanızda oluşmadıysa kitap sizi bu konuda hayal kırıklığına uğratabilir. Çünkü Hüseyin Rahmi Gürpınar absürtlüklerin adamı. Kitap ikiye ayrılmış ve görücü usulü evlenmiş bir çiftin birbirlerinin arkasından çevirdikleri gönül işlerini direkt olarak "Karımı/Kocamı nasıl aldattım?" başlıklarıyla karakterlerin ağzından anlatıyor. Söz konusu aldatmak olunca okurken bu kadar eğlenemedim maalesef. Türk Edebiyatı'nın farklı bir eseri ve Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın külliyatını bitirme düşüncesiyle başladım ve bitirdim. Bu tür metinlerin çok ince bir çizgisi var ve herkesin bu hassasiyetle yazabileceği bir tür değil. Gelse gelse yine Hüseyin Rahmi Gürpınar gelirdi üstesinden. Yine de okunuşu kolay ve duru bir Türkçeyle okumanın edebi zevkini almak isteyen okurlara tavsiye edebilirim. . . . . İş Bankası Kültür Yayınları'ndan okudum ve şu deyimle birlikte dipnotu çok ilgimi çekti bunu da paylaşmak istedim; . Ahfeş'in keçisi gibi başını sallamak: Söylenen sözü anlamadan kafa sallayarak onaylamak anlamında kullanılan deyim. Ahfeş genellikle meşhur Arap dili bilginleri için kullanılan bir lakaptır. Anlatıya göre Ahfeş, dersini keçisine anlatır ve keçinin başına bağladığı ipi çekerek kendisini tasdik ettirirmiş. . . 6/10
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda ÖğütürHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20223,347 okunma
—Kuyara ile Adako, dedi —Ne o? Bir ilkçağ trajedisinin adı mı? Paleti bırakıp gittim yanına oturdum. —Bütün çağların trajedisi bu, Kuyara; ‘Kumda yatma rahatlığı.’ Adako: ‘Ağaç dalı kompleksi.’ Şimdi kumda yattığım için kuyara diyorum. Daha da genişletilebilir. Kuyara, alışılmış tatların sürüp gitmesindeki rahatlıktır. Düşünmeden uyuyuvermek. Biteviye geçen günlerin kolaylığı. Ya adako? Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır. Buna ben ‘ağaç dalı kompleksi’ diyorum. Genç hastalığıdır. Çoğunlukla Kuyara dişidir, Adako erkek. Pek seyrek cins değiştirdikleri de olur. Ağaç dalı kompleksine tutulmuş kişi tedirgindir. İnsanların ağaç dallarını budayıp gövdeye yaklaştırdıkları gibi, yakınları onun içindeki bu Adako'yu da budarlar. Onu gövdeden ayırmamak için ellerinden geleni yaparlar. Kimi insana ne yapılsa yararı olmaz. Asi daldır o. Ayrılır. Balta işlemez ona.
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
480 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.