ufuklarım acıyor
serpileceğim yerler dikene dönmüş
batıyor da batıyor
kanırtıyor içlerimi, en içerimi
küflenmiş sızıları akıtıyor
çocuk bedenimle döktüğüm gözyaşları
kendimi aşmaya çalışırken
en kötüsü seninle karşılaşmak oldu
daha da büyürüm
açılır ve ulaşırım sandım sana
yanılgılar denizinde boğuldum bi süre
sonra bir gözü bantlı gerçek
Akmayan yaşlarla sıcacık yüzün;
yavrum, bugün seni pek üzgün gördüm.
Gözünde bir küçük noktadır hüzün,
Neşeni ne bugün, ne de dün gördüm.
Eğri dallar gibi halsiz, yorgunsun,
Birikmiş sulardan daha durgunsun,
Görünmez bıçakla içten vurgunsun,
Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm.
Geçti bir cenaze peşinde ömrüm;
Bilemem, vardığın neresi bugün?
Her gün yürüdüğün kadar yürüdün,
Arkasından kendi ölünün; gördüm.
(Necip Fazıl Kısakürek)
Akmayan yaşlarla sıcacık yüzün;
Yavrum,bugün seni pek ölgün gördüm.
Gözünde bir küçük noktadır hüzün,
Neş'eni ne bugün,ne de dün gördüm.
Eğri dallar gibi halsiz, yorgunsun,
Birikmiş sulardan daha durgunsun,
Görünmez bıçakla içten vurgunsun,
Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm.
Geçti cenaze peşinde ömrün;
Bilemem, vardığın neresi, bugün?
Her güm yürüdüğüm kadar yürüdün,
Arkasından kendi ölünün; gördüm...
(1926)
sen ki
basit ve ucuz sevdalara
meyl ettin,
bu kahredici zulmü
bilerek işledin etime
kemiğime
ve ben şimdi
aynadaki üzüntülü halime
tükürüp,
sevinçlerimi paylaşıyorum
geceyle...
Dolabın kapağını kapatır kapatmaz aynadaki yansımamı görüp irkiliyorum. Taranmamış saçlar, şişmiş gözler, bembeyaz kesilmiş bir ten. Yüzüme soğuk su çarpıp parmaklarımı saçlarımda gezdiriyorum ama hâlâ bir terslik var. Lily’nin derderiyle uğraşmaktan hayalete dönmüşüm. Anneliğin, başta kimsenin uyarmadığı karanlık tarafı bu; öpücüklerden, kucaklaşmalardan ibaret olmayan kısmı. Rahminizde besleyip büyüttüğünüz çocuğun, size sonsuz sevgi getireceğini düşündüğünüz çocuğun, gün gelip ruhunuzu küçük bir asalak gibi kemirmeye başlayacağını söylemiyorlar.
Aynadaki halime bakarken içimden, Yakında benden geriye bir şey kalmayacak, diye geçiriyorum.
Akmayan yaşlarla sıcacık yüzün;
yavrum, bugün seni pek üzgün gördüm.
Gözünde bir küçük noktadır hüzün,
Neşeni ne bugün, ne de dün gördüm.
Eğri dallar gibi halsiz, yorgunsun,
Birikmiş sulardan daha durgunsun,
Görünmez bıçakla içten vurgunsun,
Seni öz yurdunda bir sürgün gördüm.
Geçti bir cenaze peşinde ömrüm;
Bilemem, vardığın neresi, bugün?
Her gün yürüdüğün kadar yürüdün,
Arkasından kendi ölünün; gördüm.
Bakışlarım karardı gözlerim yaşla doldu
Arıyorum beni, benden alan yollarda
Özlemle sarıyorum şu kollarımı
Yine sadece ben varım aralarında.
Bakıyorum aynada bu perişan halime
Anlatıyorum beni, aynadaki kendime
Eğer silmez isem yaşlar damlıyor dizlerime
Akan yaş gözlerimin, gözlerim yine benim.
Kendime teselli veriyorum ses benim, duyan benim
Mektup için hazırlanmış boş olan zarflar benim
Dönüp kendi haline yine de gülen benim
Durağı meçhul olan yine yürüyen benim.
Bomboş olan dünyada fikir benim söz benim
Var olan hislerimi söylemez kalem benim
Büyük bir uçurumun güvensiz kenarında
Düşeceğinden bihaber yine bekleyen benim.
"Bakışlarım kararlı gözlerim yaşla dolu
Arıyorum beni,benden alan yollarda
Özlemle sarıyorum şu kollarımı
Yine sadece ben varım aralarında
Bakıyorum aynada bu perişan halime
Atlatıyorum beni,aynadaki kendime
Eğer silmez isem yaşlar damlıyor dizlerime
Akan yaş gözlerimin, gözlerim yine benim.
Kendime teselli veriyorum ses benim,duyan benim
Mektup için hazırlanmış boş alan zarflar benim
Dönüp kendi haline yine de gülen benim
Durağı meçhul olan yine yürüyen benim.
Bomboş olan dünyada fikir benim söz benim
Var olan hislerimi söylenemez kalem benim
Büyük bir uçurumun güvensiz kenarında
Düşeceğinden bi-haber yine bekleyen benim.
Ayşe PEHLİVAN