Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
184 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kendini gerçekleştirmenin aslında en önemli olgu olduğunu toplumda entegre olmakla bireyleşme arasında kalmaktansa bunu seçmenin daha olumlu sonuçlar vereceğini bizlere gösteriyor. Özellikle yalnız kalmanın kötü bir şey olmadığını bunun nihai amacının kendini gerçekleştirmek olduğunu hissetmek ve bunu bu kitapta görmek çok iyi hissettirdi bana. Kitabı okurken aaa aynen vallahi öyle dediğim o kadar çok yer oldu. Sevgili yazar bize o kadar gerçekçi nedenlerle ve sonuçlarla aktarmış ki kişisel gelişim kitaplarını çok tercih etmesem de kitabı elimden düşüremedim.Ortak yaşam ilişkilerinde yarım+yarım kişiler yerine 1+1 kişilerin olması gerektiğini gösteriyor kitap bizlere.En sevdiğim alıntı ise "Kişiler bizi değil, gösterdiğimiz yanlarımızı kabul ederler.Sonunda , kabul edilen gerçek benliğimiz olmadığından, kendimizi de kabul edilmiş hissedemeyiz".
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201923,2bin okunma
80 syf.
5/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
İlk defa japon edebiyatı ile ilgili bir kitap okuyorum. Değişik bir roman hissiyati uyandırdı ben de. Kitabın başında yazarın okuduğum biyografisine dayanarak konuşacağım. Yazar hayatında defalarca intihar etmeyi denemiş ve ilk intiharında bunu bir kadınla beraber deniyor ve olayın sonucunda kadın ölüyor yazar hayatta kalıyor. Romanda bu süreç sonrasında yazarın hastanede bu romanı yazışı ve süreci anlatılıyor. Roman devam ederken yazar ara ara araya girip kendini acımasızca eleştiriyor. Yazdığı romanı beğenmiyor ve bence o da romanı neden yazdığını nasıl yazdığını nasıl sık sık sorguluyor. Romanının akışında yazarın sık sık müdahalelerini görmeniz mümkün. Kitabı çok beğendiğimi söyleyemem. Ama kolay okunan bir kitap. Okumaya başladıktan sonra kısa bir süre içinde bitirdim. Zaten Hepi topu 77 sayfa. Romanda yazarın gerçek hayatından parçalara rastlamak mümkün diye hissettim. Hatta 64. sayfada diyor ki: İyi bir yazar olamayacağım anlaşılan soyutlarının biri olduğunu söylüyorlar.Aynen öyle. Hatta birbirine de şöyle geçiyor ki burada yazanlar benim de düşüncelerimle hemen hemen Özdeşleşiyor. bence yazar tüm süreci özetlemiş bu paragrafta. Zaten bu romanin başarısız olacağı en başından beri belli. Sadece bir duruş, sergiliyor. Söz konusu böyle bir roman olduğunda bir sayfa yazmakla yüz sayfa yazmak aslında aynı şeydir. Gerçi ben en başından beri buna hazırdım. Sayfa 48
Soytarı Çiçekleri
Soytarı Çiçekleri
Soytarı Çiçekleri
Soytarı ÇiçekleriOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20231,577 okunma
Reklam
613 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kur'an neden değiştirilemez ve neden onun gibisi yazılamaz? Ben bundan 6 yıl önce Kuran'da hem ''İsa'' hem de ''Adem'' kelimesinin her birinin 25 defa geçtiğini öğrenmiştim. Sonra dikkat ettim ki her iki isminde babası yoktu. Dahası da vardı. İnsan kelimesi 65 defa geçer ve insanın yaratılış
Kur'an-ı Kerim
Kur'an-ı KerimKolektif · Hayrât Neşriyat · 201239 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Loe okumayı nasıl da seviyorum! Pürüzsüz Dilek Başak çevirisi ile! Doppler gibi akıp gidiyor, delirtiyor, hüzünlendiriyor ve acayip keyif veriyor. Ah Loe! Yazdıklarını okurken aldığımız hazzı bi bilsen. Bu arada sevmeyeni de sevmiyor Loe'yi. Nina Faber uzun süredir üretememiş bir şair. İstanbul'da kaldığı süre boyunca onlarca şiir yazıyor ve ülkesine döndüğünde bu şiirlerin arasından seçimler yapılıp derlenip Boğaziçi kitabı çıkarılıyor. Kitap çıkarken Nina'nın içindeki birikmişlikler de ortaya çıkıyor. Öfkeler, hüzünler, şiddet, müzik, dans... Bu ortaya çıkış öyle sıradan bir çıkış değil elbet. Hani o delirme anı vardır ya, bildiniz mi? Hah işte aynen öyle. Çıkıyor ve kaybolmuyor. Kelebek etkisi gibi; elmasını ısırıp şarabından bir yudum içme sakinliğinde. Çünkü düzen bazılarını delirtir. Hem de tertemiz! Mis gibi! Bir de o mal sayımı var diye okuma etkinliğini iptal eden kişinin adının Bjørn Hansen olduğunu görünce Dag Solstad diye heyecanlanan bir ben değilim, değil mi? Aynı Hansen değiller sanırım ama gene de bi gülümseme yaratıp keyif vermedi mi? Canım Loe yarattığın karakterleri seviyorum. Oldukları gibi. Pürü sevgimle. Ay bi de o sondaki eleştiri düğümü resmi!!!
Mal Sayımı
Mal SayımıErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 2023153 okunma
260 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Varlık zamanın özüdür." vs "Zaman varlığın özüdür."
Martin Heidegger
Martin Heidegger
'in 1927 yılında yazdığı Magnum Opusu '
Varlık ve Zaman
Varlık ve Zaman
'; filozofun nezdinde henüz miâdını doldurmamışken, onun ışığında
Immanuel Kant
Immanuel Kant
ve
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
felsefeleri hakkında kritiklerini ders notları olarak oluşturmaya başlamıştı. İşte bu kitap da Heidegger'in Hegel'in en meşhur -ama onu kapsayan
Mantık Bilimi (Büyük Mantık)
Mantık Bilimi (Büyük Mantık)
ve
Mantık Bilimi (Küçük Mantık)
Mantık Bilimi (Küçük Mantık)
eserleri kadar
Hegel’in Tinin Fenomenolojisi
Hegel’in Tinin FenomenolojisiMartin Heidegger · Alfa Yayınları · 202050 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kitabı elime aldım ve bırakamadım. Kitap bittiğinde anlık boşluğa düşme hissini çok seviyorum. Düşünüyorum, sorguluyorum. Tam da o andayım. Hayatın tam içinden bazen kendimi bulduğum bir yerdeyken bazen ise bana çok uzak bir hikayedeydim. Okurken bir an küçük kızın tek bir cümlesi ile boğazım düğüm düğümken başka bir an ananesi ile tatlı atışmalarında yüzümde anlamsız bir gülümseme yer almış. Bazen bir cümlenin ağırlığında kalmışım. “Kendi mutluluğunu hayal edememek.” Duygudan duyguya nasıl geçtiğimi farkedemedim bile. Aynı kitabın kahramanı gibi beni de iyi bir kitaba denk gelmek çok mutlu etmiştir. Bu kitap ta aynen öyle oldu benim için.
Güneşin İki Yüzü
Güneşin İki YüzüBahar Eriş · Alfa Yayıncılık · 2023683 okunma
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
Toplumun Kanayan Yarası Taklitçilik Üzerine
DNA örneğiyle, esinlenmeyle kopyala yapıştır şeklindeki taklitçilik arasındaki çizgiye vurgu yaparak esinlenmenin kötü bir şey olmadığı taklitçiliğin yanlış olduğuna değinen kitap. Zaten oldum olası gördüğü her şeyi aynen taklit eden insanlardan hazzetmem. Taklit etmeyin fikir alın aldığınız fikirleri geliştirin lütfen
Bir Sanatçı Gibi Araklayın
Bir Sanatçı Gibi Araklayın
Hayır anlayacaklarını bilsem alır bu kitabı hediye ederim kendilerine… Bunu da “aa taklit et diyo” şeklinde anlayacaklarını bildiğim için öyle bir şeye girişmiyorum
Bir Sanatçı Gibi Araklayın
Bir Sanatçı Gibi AraklayınAustin Kleon · Butik Yayıncılık · 2012390 okunma
196 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhaba kitap sever dostlar. Bugün sizlere @kafkayayinevi den çıkan #ölüleridefnetmek kitabı ile geldim. Latin Amerika'nın cesur sesi Karina Sainz Borgo'nun dokunaklı, heyecan verici ilk romanı, bildiğimiz dünyanın ne kadar çabuk parçalanabileceğinin tüyler ürpertici bir hatırlatıcısı. Adelaida'nın annesinin cenazesi karşılıyor bizi ilk sayfalarda. Cenazeden sonra yaşarken ölmüş bir vaziyette araca binmek için giderken birinin ona mezarlıklarda ki soygundan bahsetmesi ile ürperdi ve korkuyla annesinin mezarına baktı. Ve ağlamaya başladı. Annesi ve kendisi için. Artık tek kişilik bir aileydi. Parçalanmış hayatını parçalanmış bir dünya da tek başına yaşamak zorundaydı. Her sokakta, her evde ölüm vardı. Şehre ölü yağıyordu. Aynen öyle, metafor olmaksızın, her yere ölü yağıyordu. Peki Adelaida içinde bulunduğu şartlarda ne kadar ileri gidebilecekti? Kitap Venezüela'nın devrim ve darbe döneminde halkın yaşamış olduğu ağır şartları anlatıyor. Dünyanın ne kadar çabuk parçalanabileceğini, insanların acımasızlığını okurken ruh haliniz de büyük dalgalanmalar yaşatıyor. Kime yerde nefes almakta zorlanırken kini yerde kalbinizin ağrıdığını hissediyorsunuz. Dili biraz ağır olsa da içinde azıcık kasvetli bir hava olsa da vazgeçmeden devam edin derim. Son zamanların en iyi kitabını kesinlikle okumalısınız. Kitapla ve sevgiyle kalın.
Ölüleri Defnetmek
Ölüleri Defnetmek
Karina Sainz Borgo
Karina Sainz Borgo
Ölüleri Defnetmek
Ölüleri DefnetmekKarina Sainz Borgo · Kafka Kitap · 202151 okunma
84 syf.
10/10 puan verdi
Benim için Şükrü Erbaş her zaman bir başka oldu. Sevgisi,hürmeti, nezaketi... Bu kitap hakkında ne yazsam eksik kalır. Öyle güzel sevmiş ki Hatice'sini,her mısra ağlıyor gibiydi. Hatice Erbaş'ın yokluğunda ,evdeki varlığını hissetmek için,Hatice Erbaş'ın düzenini aynen devam ettirme çabası: " Merak etme,mutfağı tertemiz ettim Terlikler senin istediğin gibi duruyor Çamaşır ipini silmeden asmıyorum çamaşırı" belki de yokluğuna inanamama süreci bilemiyorum,büyük bir yumru gibi oturdu boğazıma. Kalabalıklar içinde bile yalnız hissetmesi, en ufak izinin silinecek olmasına korkması, izler silinince tamamen kaybedecekmiş gibi korkusu beni ağlattı: "Misafirler gitti Biz kaldık yine. Eşyaların düzeni bozulmasın diye Çırpınıp durdum sessizce. Yeri değişen her şeyin Seni biraz daha uzaklaştırdığını söyledim Öylece baktılar yüzüme. Insan anılarını nasıl korur başka" sevgiye,aşka, emeğe,bir ömre vefa bu olsa gerek... Yokluğunda sadece ölümü düşünmek ve bir an önce kavuşmayı arzulamak: "Ömür Hanım Seni çok özledim,çok Ben gelene kadar çürüme ne olur." bol bol iç çektim, her mısrada ah be ne güzel sevmiş dedim. Yazmakla bitmeyecek kadar hürmet edilesi bir sevgi... Teşekkürler Şükrü Erbaş ♡ "Ömür Hanım, iyi ki ben de seninle yaşadım dünyayı."
Yaşıyoruz Sessizce
Yaşıyoruz SessizceŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201612,9bin okunma
528 syf.
·
Puan vermedi
Gökçen
Merhabaaa Bugün size okurken asla bitmesin isteyip, sonunu deli gibi merak ettiğim bir kitapla geldim Gökçen kız masalını bilir misiniz ? Kalbi sadece sevdiğine olan Gökçen kız... İki asker ailenin çocukları olan Gökçen ve Murathan. Daha çocuklukta aşıktılar birbirlerine. Babaları Yusuf ve Ali silah arkadaşıydı. Askeri lojmanda asla birbirlerinden ayrılmayan Murahtan ve Gökçen babalarının aynı gün, kol kola şehit olmasıyla hayatları tuzla buz olur. Gökçen 6, Murathan 8 yaşındayken ayrılırlar birbirlerinden. Herkes kendi memleketine döner. Kepçük ve Pamuğun hikayesi de burada başlar aslında... Yıllar geçer Murathan babası gibi Özel Kuvvetler Askeri olur. Gökçen küçükken Kepçüğüne söz verdiği gibi doktor olur. Tayininin Murathanin olduğu yere çıkmasıyla tekrar kavuşurlar. Peki sizce yıllar sonra Murathan Pamuğunu, Gökçen'ini tanıyabilmiş midir? Gökçen Kepçüğünü, Murathan'ını tanıyabildi mi ? Hiç unutmamışlardı ki... Hani bazen kendinizi o kitabın içinde hisseder, yeri gelir kahkahalarla güler yeri gelir hıçkıra hıçkıra ağlarsınız ya aynen öyle oldu benim içinde. Asla bitmesin dediğim ama sonunu çok merak ettiğim bir kitaptı. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen çok güzel kaleme alınmış. Okuyucuya o duyguları çok güzel yansıtmış. 2. kitabına çabuk kavuşmak dileğiyle diyorum Elinize, kaleminize sağlık.
Gökçen
GökçenLoresima · Ephesus Yayınları · 20231,640 okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.