Ey Yaratılanların en güzeli, Tanrının yarattıklarının
Sonuncu en iyisi, gözün görebileceği, aklın düşünebileceği en güzel şey,
Kutsal, tatlı kadın! Nasıl böyle birden kaybettin kendini,
Soldun ve ölüme yaklaştın? Yasağı nasıl ihlal ettin,
Yasak, kutsal meyveyi nasıl kopardın? Seni lanetli bir düşman kandırdı,
Ama kim bilmiyorum ve seninle beraber ben de mahvoldum;
Hiç kuşkusuz seninle birlikte ben de öleceğim.
Sensiz nasıl yaşarım? Senin tatlı konuşmandan
Aşkından nasıl vazgeçerim de bu vahşi ormanlarda
Kimsesiz yaşarım? Bir kaburgamı daha versem ve Tanrı
Bir Havva daha yaratsa bile senin kaybını asla unutamam.
Hayır, hayır! Doğanın bağı çekiyor beni, sen benim
Erimsin, kemiğimsin, mutluluk ya da acılarda ayrılamayız biz.’
‘Ama ben seninle
Birlikte mahvolmaya hazırım; eğer sen ölürsen
Ben de yaşayamam, hemen arkandan ben de ölürüm,
Bunu hissediyorum. Ben senin içindeyim, sen benimsin,
Ayrılamayız, birliğiz, sen gidersen ben de giderim.'
Seni lanetli bir düşman kandırdı,
Ama kim bilmiyorum ve seninle beraber ben de mahvoldum;
Hiç kuşkusuz seninle birlikte ben de öleceğim.
Sensiz nasıl yaşarım? Senin tatlı konuşmandan
Aşkından nasıl vazgeçerim de bu vahşi ormanlarda kimsesiz yaşarım?
Bir kaburgamı daha versem ve Tanrı
Bir Havva daha yaratsa bile senin kaybını asla unutamam.
Hayır, hayır! Doğanın bağı çekiyor beni, sen benim
Erimsin, kemiğimsin, mutluluk ya da acılarda ayrılamayız biz.
...silâh arkadaşlarının bazılarının meclisten kurtulma yönünde yaptıkları tekliflere asla iltifat etmemiş, her seferinde “meşruiyetten ayrılamayız” demiştir.