Bir giyimlik şal mı verdi,
Bir tutacak dal mı verdi,
Tükenmeyen mal mı verdi
Nem alacak tanrı benim?
Ne değirmen ne taşım var,
Ne devletlü bir başım var
Ne sırrım ne sırdaşım var
İskender’e sormuşlar:
“Babanı mı hocanı mı daha çok seversin?”
Şöyle cevap vermiş:
“Hocamı; çünkü babam fani varlığımın nedeni, hocam ise sonsuz hayatımın sebebidir.
Babam beni göklerden indirdi, hocam ise yerden göklere çıkaracaktır.”
"Görevliye dağınık yemek tepsisi götürdüm.
Babam dedi ki:
"Yemek ikram etmek Mal sadakasıdır.
Düzgün vermek ise Gönül sadakasıdır.
Birincisi karnı doyurur.
İkincisi ise kalbi doldurur.
İkramlar, sevgi ve iyilikle birlikte olsun ki küçük düşürmesin.."
Aile albümünde sevdiğim bir fotoğraf var, o da babamla benim fotoğrafım.
Babam bir divanın üstünde uzanmış kitap okuyor, ben de yanına yatmışım. Bir yaşında olmalıyım, mutlu bir halim var; başıma kötü bir şey gelmez, babamla birlikteyim. ..
.
"8 yaşında falandım. Babam gözümün önünde anama yumruk vurunca kendimi dışarı attım. Etrafıma baktım. Tavuklar, köpekler, koçlar, sığırlar...
Hiç bir hayvanın erkeği, dişisine kuvvetini denemiyor.
O zaman dedim ki ;
" Dişisine vuran erkeğe hayvan bile demek yanlış. Hayvana haksızlık..."
Baştan söyleyeyim bu bir “inceleme” değildir.. Bu yazı, 19 yıldır hiç dinmemiş bir özlemin dışavurumu olabilir ancak veya sayıklama. Hatırlamak için yazmıyorum bunları çünkü hatırlama eylemi unutma eylemi bağlantılı ve ben hiç unutmadım.
3 Temmuz 2000, öğlene doğru haberlerde görmüş de bizimkiler söylediler: Kemal Sunal ölmüş diye. Ben tabii