James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.
Kendimi, bu incelemeyi yapacak yetkinlikte görmesem de kitabın bende bıraktığı etkiye dayanarak bunu kendime bir vazife sayıyorum.
Kitabın bilinen özellikleriyle başlamak istiyorum. 70li yıllarda, ilk yayımlandığı zamanlarda toplumculuk akımının popüler olmasından dolayı yeterli ilgiyi görememiş romanımız. Hatta bireyselci olduğu için birçok
Kahramanım kim? diye soruyorum kendime. Öyle ya herkesin bir kahramanı vardır. Benim kahramanım kim?
Galiba kahramandan ziyade, kahramanlarım var benim. Başta babam. Benim en büyük kahramanım. Hemen sonra da Selim Işık. Tutunamayanlar’ın prensi.
(Çok uzun bir sessizlik)
Ama senin dostların var.
(Uzun bir sessizlik)
Çok dostun var.
Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
YEMİN
Canım sağ oldukça rahmetli babam
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Ak sütün emziren ihtiyar anam,
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Yerindedir daha aklım, iradem
Ve işte yeminim, işte ifadem!
İlk insan, ilk nebi Hazreti Âdem,
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Meylim ne şöhrete, ne saltanata;
Hak için sarıldım ben bu sanata;
Kür-Şad, Bilge