Bağırtı ve coşkunluk içinde birçok kafile geçiyor. Hep gölgeli sessizlikte ve onların arkasında duracak yalnız sen misin? Ve bekleyecek, ağlayacak, nafile bir arzuyla kalbini yıpratacak yalnız ben miyim?
Bir el kavradı beni sıkıca bileklerimden. İkimiz de aynı anda döndük elin sahibine. "Yapma," diye bağırdı sevdiğim, adama. Acı bir bağırtı teslim aldı çarşıyı. Dudaklarını görmedim ama sesi kulaklarımı deldi. Sevdiğim üstüne kapandı k a nlı bedenimin. Sonra bir ses daha, saçları yüzümde k aldı, kumralına kan bulandı. Gözlerinden bir damla bal düştü dudaklarıma. Baharat kokularına kan kokusu karıştı, çarşının neşesi feryada figana kesildi. Bakmayın böyle anlattığıma, ben de ruhumu teslim ettim orada. Sevdiğim oracıkta çekti gitti, aldı canımı hüzünlü ba kışlarıyla. Mezarım kanlı gözlerindedir şimdi, Semra'nın mezarıysa köyde bir ağacın altında. Gülüşü bende kaldı.
"Ne renk olursak olalım bütün çocuklar için güzeliz. Birbirimizi niye kıskanalım?"
Renklerin seçimine yetişemeyen bir topun diğerleri tarafından kucaklanmasını anlatan minik bir öykü. Geç kalmak her zaman felaketle sonuçlanmıyor. Çocuklar için hepimizin bir anlamı var. Annesini anne diye, babasını baba diye sever çocuk. Birini seçip diğerini daha az sevmez. Ya da biriyle bağı daha kuvvetli olunca diğerinden soğumaz. Bu hikâyede olduğu gibi, farklı renklere ilgi duyabilirler. Bunlar normal durumlar. Önemli olan bizim onların sevdiği renklere bürünebilmemiz. Bir çocuğa ben buyum, işine gelirse denir mi? Şahsen ben dün hakim savcı oyununda dünyanın cetvelini yedim. Ama bazende onlar benden bağırtı yiyor. Bu bizi birbirimizden soğutmuyor. Zamanla birbirimizin alanına saygı duymayı öğreneceğiz. Bazen beni istemedikleri zaman ne yapacağım diye düşünüyorum ama galiba başa gelen çekilir. Yaşayıp göreceğiz.
"Ertesi sabah pembe düşlerin içinden çıkıp sabun ve kirli çamaşır kokan zorlu bir hayatın bağırtı çağırtısıyla dolu buharlı bir ortama gözlerini açtı. "
Apartman görevlisi Veysel Çavuş;Köyde toprakları olmadığı için şehre gelmişler eşi Elmasla bu işi birlikte yapıyordu.Birde bebekleri var.
Apartmanın birinci katında sessizce apartmana gelip giden öğrenciler oturuyor.
Öğrencilerin katında çatışmada öğrencilerin bir kısmı ölüyor,bir kısmı yaralanıyor.Yaralı ile ölüyü yan yana bir cipe koyup götürmek istediler.
Merhametli Veysel yaralıya elindeki testiden su içirmek istedi ama müsaade etmediler.
Herkes durumu seyrediyor ama bir şey yapmıyorlardı.
Veysel eşi Elmas ve çocuğu ile birlikte oradan ayrılıp,bir tarafı sürülmüş,sürülmeyen tarafında hayvanlar otlanan tarlaya gitti.
Veysel Çavuş diz çöktü.Yüzünü
göğe kaldırdı.Ağzını alabildiği-ne açarak,dizlerinin üzerine bastırdığı ellerinden destek alıp
ciğerlerinin bütün gücüyle,yılla-
rın içinde biriktiği seslerin hepsiyle ve herkesin sesiyle up-
uzun bir bağırtı koyverdi.